SAĞLIK – ‘Önlenebilen zeka geriliği’nin en önemli nedeni: Alkol

Alkol (Etanol), Dünya Sağlık Örgütü tarafından hem fizyolojik hem de psikolojik bağımlılık yapan maddeler arasında sayılmaktadır. Alkolün bebekte anomali-sakatlık yaratan güçlü teratojen etkilere sahip bir madde olduğu bilinmektedir. Günlük 60-90 gram alkolün düzenli olarak alınması alkol alma “alışkanlığı”, günlük 120 gram ve üzeri alkolün düzenli olarak alınması ise alkolizm şeklinde tarif edilebilir. Bir bardak bira, bir kadeh şarap ya da alkollü kokteylde yaklaşık 15 gram alkol bulunur.

 

Şu an için Türkiye’de anne adayları arasında alkol kullanımı yaygın değildir, fakat bazı ülkelerde gebelik döneminde alkolizmin yaygınlığı ve bunun oluşturduğu sonuçlar ekonomik ve sosyal bir sorun oluşturmuş durumdadır. Amerika ve diğer bazı gelişmiş ülkelerde zeka geriliğinin belirlenebilen ve önlenebilen en önemli nedeni anne adayının gebelikte alkol kullanmasıdır. 

 

Alkol, anne kanından plasenta (bebeğin eşi) yoluyla direkt fetüsün (bebeğin) kanına geçer ve anne kanındaki miktarla eşitlenir. Fetüsün karaciğeri ve böbrekleri anneden geçen alkolü metabolize edip atamadığından, bebekte birikime bağlı hücre hasarları oluşur. Alkolün etken maddesi etanol plasenta fonksiyonunu bozarak bebek için gerekli maddelerin geçişini de bozarak azaltır ve sonuçta büyüme ve gelişme geriline neden olur. Bebeğin alkolden etkilenme derecesi alkolün kullanım sıklığı, alınma miktarı, alındığı gebelik haftası, bebeğin dokularının duyarlılığına bağlı olarak değişir.

Gebeliğin erken dönemlerinde alınan alkol düşüğe, organ gelişimi döneminde alınan alkol hücreler üzerindeki etkileriyle çeşitli organlarda gelişim kusurlarına, hücre çoğalmasının hızlı olduğu gebeliğin 14. haftasından itibaren alınan alkol hücrelerdeki toksik (zehirli) etkisiyle santral sinir sistemi hasarlarına neden olabilmektedir. Sadece erken dönemde değil gebeliğin her döneminde alkolün etkisine bağlı olarak anne karnında bebeğin ölme riski artar. Günlük alınan alkol miktarı arttıkça bebekte oluşabilecek sakatlıklar da doğru orantılı olarak artar.

 

Alkol, nörotoksik bir madde olarak gelişmekte olan bebeğin beyin hücrelerinin gelişimini engelleyen bir maddedir ve hamilelikte kesinlikle uzak durulmalıdır. Aşırı alkol tüketen toplumlarda çocuklardaki zeka geriliğinin en önemli nedeni anne adayının alkol kullanımıdır. Gebelik sırasında alkol tüketimi doğum öncesi ve sonrası büyüme geriliği, merkezi sinir sistemi fonksiyon bozukluğu ve tipik fasiyal dismorfizm ile karakterize fetal alkol sendromuna yol açmaktadır. Yakın zamanda yapılan çalışmalar, fetal morfolojik anomalilerin maternal kan alkol seviyesi ile orantılı olduğunu göstermiştir. Bundan dolayı hamilelik süresince ara sıra bile olsa alkol kullanılmasının fetotoksik tesirler meydana getirebileceği bilinmektedir.

 

Alkolün bebek üzerinde yarattığı en ciddi durum Fetal Alkol Sendromu olarak tanımlanır. Dünyada her 1000 canlı doğumdan ikisinde fetal alkol sendromu olduğu tahmin edilmektedir.

Fetal alkol sendromu, bebeğin doğmadan önceki dönemde sürekli ve yoğun bir şekilde alkole maruz kalması sonucu oluşan belirtiler topluluğudur. Belirtiler ilk kez 1973 yılında tanımlanmış ve alkolik anne adaylarının bebeklerinde görülen bu ortak belirtiler bir sendrom olarak tariflenmeye başlamıştır. 

 

Sendromun en belirgin özellikleri bebekte büyüme gelişme geriliği (bebek doğmadan önce oluşan gelişme geriliği), bebek büyüdükçe farkedilen gelişme geriliği, zeka geriliği, çeşitli davranış bozuklukları ve normaldışı yüz görünümüdür. 

 

Bunun dışında kalp anomalileri, omurilik anomalileri, kol-bacak anomalileri, genital sistem ve böbrek anomalileri, kulak anomalileri, göğüs kafesi şekil bozuklukları da sendromun bir parçası olarak görülebilmektedir. Doğumda normal olan bebeklerde bile büyüdükçe belirtiler oluşabilmekte, gelişme geriliği barizleşebilmekte ve alkole bağlı etkilerin gözlenmesi bebeğin iki yaşına geldiği döneme kadar gecikebilmektedir. Fetal alkol sendromlu bireyler yaşıtlarından daha ufak yapılı, IQ seviyeleri daha düşük, çeşitli davranış bozuklukları (aşırı aktivite, dikkat toplayamama gibi) gösteren bireyler olarak yaşamlarını sürdürürler.

 

Gebelik döneminde alkol kullanmakta olan anne adaylarının da alkolü hemen bırakmaları gebelik haftasının erkenliğiyle doğru orantılı bir şekilde bebeklerinin alkolden etkilenme riskini azaltacaktır.

Şu an için ‘sosyal’ içiciliğin (yani arada sırada alkol almanın) bile gebelik döneminde bebek üzerinde etkileri tam olarak bilinemediğinden gebeliğinizi planlandığız andan itibaren ve tüm gebelik boyunca alkol kullanımından kaçınınız.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.