PSİKOLOJİ-Kadınlar daha takıntılı
Tıbbi adı Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olan takıntının, kişinin bazı davranışları tekrar tekrar yapmaya zorunlu hissettiği, ciddi sıkıntılar yaşadığı bir kaygı bozukluğu türü olduğu ve mutlaka tedavi edilmesi gerektiği bildirildi.
Psikolog Sevim Buzkan Ertuğrul genellikle çocukluk ve erken yetişkinlikte ortaya çıkan bu durumun, toplumun yüzde 2 ile 3’ünü kapsadığını, takıntının kadınlarda görülme olasılığı erkeklere göre daha fazla olduğunu söyledi. Psikolog Sevim Buzkan Ertuğrul şöyle konuştu:
“Obsesyon; beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan, kişinin kontrol edemediği ve tekrarlayıcı bir biçimde kendini gösteren düşünceler bütünüdür. Birçoğumuz benzer düşüncelere kapılırız; ancak obsesyonları olan bireyler günlük işlevlerini yerine getiremeyecek şekilde bu düşüncelerden kurtulamazlar, kontrol edemezler ve hayatlarını bu düşüncelere göre devam ettirirler.
Klinik olarak en çok görülen obsesyonlar; pislik ve mikrop bulaşmasından korkma, öfke dolu tepkiler göstermeye yönelik korkular, bedensel fonksiyonların bozulmasına yönelik korkular, hata yapmaktan korkma vb. şekildedir.
Kompulsiyon; kişinin içinde bulunduğu sıkıntıyı azaltmak ve kendisine göre herhangi bir felaketin olmasını önlemek amacıyla tekrarlayıcı ve durduramadığı şekilde ortaya koyduğu davranışlar bütünüdür.
Klinik olarak en çok görülen kompulsiyonlar; sık sık el yıkama, duş alma, ocak, ütü, kilit vb. kontrol etme, herhangi bir işi yaparken belirli sayıda yapma, bir şeyleri belirli ve sırasıyla yapma, belirli kelime ve cümleleri tekrar etme, belirgin eşyalardan kaçınma şeklindedir. Obsesyon hastalığın düşünce kısmını oluştururken, kompulsiyon davranışlar sonucunda düşünceyi yok etmeyi amaçlar. Birey obsesyon ve kompulsiyonlarla uğraştığı için kendini ciddi anlamda yorgun hisseder.”
Psikolog Sevim Buzkan Ertuğrul, takıntıların psikolojik sorunlar içerisinde tedavisi en güç olanlardan biri olduğuna değindi. Ertuğrul, ”Sabır ve inançla yola çıkmak gerekir. Bilişsel davranışçı psikoterapi ve farmakolojik tedavi (ilaç tedavisi) uygulanır. Terapi yönteminde bireyin rahatsız olduğu düşünce ve davranışlar sıralanarak bunların üzerinde çalışılır ve birey bu durumlarla kademeli olarak yüzleştirilir, bu süre içerisinde gevşeme egzersizleriyle mücadele kolaylaştırılır. Yüzleştirme sonrası bireyin bu durumu günlük yaşantısına aktarması sağlanır. Unutmamak gerekir ki Obsesif Kompulsif Bozukluk kendiliğinden geçen bir rahatsızlık değildir; mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir” uyarısında bulundu.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment