EĞİTİM – Amerika’nın eğitim sistemini anlamak
Amerika’nın eğitim sistemini anlamak için Amerika’yı anlamak gerekir öncelikle. Her sahada olduğu gibi eğitim sahasında da kişinin performansına dayalı ve ekonomik değerlerin rolünün büyük olduğu bir sistem eğitim sistemi. Üniversiteye başvuru yapmak bir şirkete iş başvurusu yapmaktan farksız ve üniversiteler hem öğrenciyi seçme hakkına hem de seçtiği en iyilerden direk ya da dolaylı olarak para alma hakkına sahip.
Ülkemizdeki tek sınava bağlı seçme yerleştirme anlayışından farklı olarak Amerika’da öğrenciyi bir bütün olarak ele alır yüksek öğrenim kurumları. Bir öğrencinin okuldaki derslerinde gösterdiği başarıdan tutun sosyal yönündeki becerilerine, öğretmenlerinden aldığı referans mektuplarına, kendilerini ifade ettikleri niyet mektuplarına, kazanılan sertifika ve başarılara, yapılan stajlara ve ülke çapında aldıkları çeşitli sınav skorlarına bağlı olarak öğrencileri değerlendirirler. Bir öğrenciye ait tüm bilgilere sahip olduktan ve bütüncül bir değerlendirme sürecinden geçirdikten sonra öğrenciye bizzat üniversiteler tarafından kabul verilir. Genel bir başvuru sistemi yoktur. Öğrenciler istedikleri üniversitelere tek tek başvuru yaparlar ya da ‘Commonapp’ gibi ortak başvuru sistemlerini kullanırlar.
Bir öğrencinin kabul alması elbette ki yeterli değildir. Çünkü Amerika’da ülkemizden farklı olarak devlet üniversiteleri bile öğrencilerden ciddi rakamlarda ücret talep etmekteler. Bu sebeple maliyet barajını aşmak için de kabul almakla birlikte üniversiteden burs alabilecek seviyede başarılı bir profil çizmek gerekiyor ki indirim elde edilebilsin. Üniversite ücretleri genelde kredi, yurt, yemek ve diğer masraflar birlikte sayılarak hesap ediliyor ve genelde, iki yıllık üniversiteleri saymazsak, bu rakam yıllık en az on beş yirmi bin doları buluyor. Peki Amerika’da insanlar bu fiyatlarda üniversiteyi nasıl okuyor? Bu sorunun tek bir cevabı yok elbette. Çünkü kabul sonrası maliyet hesaplamaları için pek çok parametre var. Öğrencinin ekonomik seviyesi, yerli ya da yabancı oluşu, akademik ya da sosyal başarı seviyesi, yurtta kalıp kalmayacağı ve benzeri parametreler maliyeti öngörmenizi sağlıyor.
Amerika vatandaşları için aynı Türkiye’de olduğu gibi bir kredi başvuru sistemi var. FAFSA (Free Application for Federal Student Aid) olarak bilinen bu sisteme yalnızca Amerikan vatandaşları ve Green Card sahipleri başvurabiliyor. Bu sistem üniversiteye başvuru sonrası aktif hale geliyor ve öğrencinin tüm ailesinin ekonomik gelir tablosunu analiz amaçlı sorgulama yapıyor. Bu başvurunun yapılması sonrası devlet bu bilgileri üniversitelerle paylaşıyor ve üniversiteler buna göre öğrencilere bir maliyet planlaması çıkarıyor. Genelde düşük gelirli öğrenciler devlet ve üniversite tarafından desteklenirken orta ve üst gelirli öğrenciler yalnızca başarı odaklı üniversite bursu alabiliyor ve kalan kısmı kredi olarak borçlanıp üniversite sonrası taksitli bir planla geri ödüyor.
Yabancı öğrenciler ise daha önce de belirttiğimiz gibi sınırlı sayıda burs imkanına sahip. Yüzde yüz burs veren üniversiteler sınırlı. “IVY league” olarak Harvard, Yale, MIT gibi sınırlı sayıdaki üniversiteler yüzde yüz burs veriyor sadece kabul alınırsa. O yüzden yabancı öğrenciler için doğru üniversiteyi bulmaktan hemen sonra gelen konu maliyetini nasıl karşılayacağı oluyor. Bu konu da çözülemeyecek bir problem değil çünkü beş bine yakın üniversitesi olan bir ülkeden ve çoklu seçeneklerinden bahsediyoruz. Peki nereden başlamalı? Nasıl araştırmalı? Nelere dikkat edilmeli? Bir sonraki yazımızda bu ve bunun gibi sorulara cevap vermeye çalışacağız. Preferences Preferences Preferences § 1 2 3 4 5 6 7 8 9 0 – = Backspace Tab q w e r t y u i o p [ ] Return capslock a s d f g h j k l ; ‘ shift ` z x c v b n m , . / shift English Deutsch Español Français Italiano Português Русский alt alt Preferences
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment