Boşanmış anne babanın çocuğu olmak

Boşanmış anne babanın çocuğu olmak

Psikolog Yaprak Veziroğlu, boşanmış çiftlerin en çok merak ettiği soruları cevapladı. Veziroğlu, “Çocukların kavgalarda ebeveynlerden birinin tarafını tutması teşvik edilmemelidir. Eğer çocuğun taraf tutması istenirse, çocuk ile diğer ebeveyn arasında yaşanacak soğukluk çocuğun suçluluk duymasına yol açarak onu olumsuz etkiler” dedi.

 

“Boşanma öncesinde anne ve baba arasında çocuklar tarafından gözlemlenen “çatışma” yaşanmış ya da yaşanmamış olabilir” diyen uzman Psikolog Veziroğlu şunları söyledi; “Bazı ebeveynler hiç kavga etmediklerini, bu şekilde çocuklarını koruduklarını düşünürler. Oysa çocuklar mutlaka neden-sonuç ilişkisini kurarlar. Eğer boşanma öncesinde hiçbir çatışmaya şahit olmadılarsa, anne ve babasının neden ayrıldığını anlayamazlar. Hatta okul öncesi yaştakiler gözle görülür bir problem yoksa sorunu kendilerinin yarattığını sanabilirler. Bunun tam aksi olan anne ve baba arasında tehdit, dayak, küfür, vb. içeren büyük kavgalar da çocuklar için şahit olunmaması gereken durumlardır. Çünkü çocuğun en güvende hissettiği yuvası çatırdamaktadır ve bu durum çocuğu korkutur. Başına neler geleceğini bilememek çocuğun huzurunu tamamen kaçırır. “

 

Anne ve babaları en çok zorlayan olayın, boşanma haberinin çocuğa verilme anı olduğunu ifade eden Psikolojik Danışman Yaprak Veziroğlu, “Birlikte mi, yoksa anne ya da baba tek başına mı bunu çocuğa söylemelidir? Kötü haberin iyi bir söylenme şekli maalesef yoktur. Bu nedenle çocuğu üzmeden bunu söylemenin bir formülünü aramak faydasızdır. Yapmanız gereken şey suçun kendinde olmadığını anlamasını sağlamak, bundan sonra neler olacağını anlatarak onu hazırlamaktır. Anne ve baba birlikte, detaya girmeden boşanmanın nedeni (cinsellikle ilgili bilgilerden, birini kötüleyen sözlerden kaçınarak), bundan sonra kimin nerede yaşayacağı, ne sıklıkla görüşüleceği anlatılmalıdır. Çocuğun soru sormasına izin vermeli, sorular onun anlayacağı şekilde cevaplanmalıdır. Çocuğun kaldıramayacağı şeyleri o gün ve o an söylemek gereksizdir. Üzerinde durulması gereken en önemli şey, anne ve baba boşansa bile, hala onun annesi ve babası olmaya devam ettiklerini, ayrı evlerde de yaşasalar bunun hiç değişmeyeceğini söylemektir” diye konuştu.

 

Anne ve babası boşanan çocuğun yaşayacağı en büyük ruhsal sorunun, terk edilme korkusu olacağını kaydeden Veziroğlu, şunları ifade etti:

“Evden giden ebeveynin onu unutacağını, artık sevmeyeceğini sanır. Bu da kendine güvenini zedeler. Kimisi anne ve babasını bu işi başaramamış olmakla suçlar, onları bir araya tekrar nasıl getirebileceğini düşünüp durur. Kötü bir olayı kabullenememe, “yas” sürecinin en doğal parçasıdır. Bir suçlu ararlar. Çoğunlukla evden gideni suçlarlar; ya da kavgalarda kim daha agresif idiyse onu. Özellikle okul öncesi yaştakiler suçluluk, 6-8 yaştakiler üzüntü, 8-9 yaşın üzerindekiler kızgınlık duyarlar. Yetişkinliğe yaklaşmış çocukların boşanmayı kabullenmesi çok daha kolay olur, çünkü neyin neden olduğunu daha iyi bilirler.”

 

Eşlerin çocuklarına birbirlerini kötülememelerini tavsiye eden Veziroğlu, “Dünyanın en kötü annesi/babası da olsa, onun sahip olduğu tek anne/babadır. Bu da onu sevmesi için yeterlidir. Onu eleştirdiğinizde çocuğunuz sevdiği birini sevmemek zorunda kalacak, bu da onu çelişkiye sokup, suçluluk hissetmesine neden olacaktır” dedi.

 

Boşanmış eşler arasında çocukaların düzenli olarak anne veya babasını ziyaret etmelerine izin verilmesini tavsiye eden Veziroğlu, ”Çocuğun kendini terk edilmiş, sevilmeye layık olmayan biri gibi hissetmemesi için ayrı yaşadığı ebeveyninin onu ne zamanlar göreceğini bilmesi gerekir. Ancak o zaman kendini değerli hisseder” şeklinde konuştu.

 

Çocuk ile ebeveynin görüşme sıklığından daha önemli olanın görüşmenin keyifli geçip geçmemiş olduğuna işaret eden Veziroğlu, ”Nadiren bile görüşülse, çocuk “ben annem/babam için çok değerliyim” duygusunu yaşıyorsa problem yoktur. Ancak çocuğunu aldığında onu bir yük gibi görüp, babaanne/anneanneye bırakıp, kendi hayatını yaşayan bir ebeveyn çocuğa bu duyguyu veremez” şeklinde konuştu.

 

Çocuklar ile buluşmalarında ebeveynlerin özel birşeyler yapmalarına gerek olmadığını velirten Veziroğlu, asıl konunun birlikte vakit geçirilmesi olduğunu söyledi. Veziroğlu ayrıca çocuklara kendilerini affettirmek için sürekli hediye alan ebeveynleri de uyardı ve bunun çocukta doyumsuzluğa yol açacağı konusunda uyardı. 

 

Çocuklarla ebeveynlerin duygu paylaşımı yaşamalarını da tavsiye eden Veziroğlu, ”Kendinizi kötü hissediyorsanız, çocukla duygunuzu paylaşın. Ama bunu yaparken dozajını iyi ayarlamalısınız. ‘Çok kötüyüm, mahvoldum’ gibi olumsuz şeyler yerine ‘bugünlerde kendimi kötü hissediyorum, ama üstesinden geleceğim’ gibi geleceğe yönelik umutlu sözler kullanın” diye konuştu. 

 

Kardeşlerin birbirinden ayrılmasının çocuklar için ikinci bir yıkım olduğunu hatırlatan Veziroğlu, “Zaten aile parçalanmışken, bir de kardeşinden ayrılmak çocuk için zordur. Bu nedenle kardeşlerin ayrılmaması önerilir” dedi.

 

Çocukların bazen içinde bulundukları duruma karşın içe kapanma ya da öfke ile karşılık verebileceğine dikkat çeken Veziroğlu, utandığı için arkadaşlarıyla görüşmeyen, evden çıkmayan çocuklar için uzman yardımı almalarını tavsiye etti. 

 

Çocuğu susturmak için verilecek ceza türü yaptırımları önermeyen Psikolog Veziroğlu, bunun da çocukta içe kapanma gibi bir davranış geliştirebileceği konusunda uyardı. Veziroğlu, ” Sonunda öfke kendine döner ve “ben kötü biriyim” duygusu gelişir. Çocuğun duruma tepkisi normal sınırları aşarsa depresyon, kaygı bozuklukları, uyku sorunları, okul sorunları, davranış sorunları gibi ruhsal sıkıntılar ortaya çıkar. Bu durumda mutlaka bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak gerekir” diye konuştu.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.