Bu Dava
Bu dava devasadır. Devasa davalar, kameti balalar ister. Allah ile irtibatı güçlü olanların yoludur bu yol. Kolay değildir ağır yükleri taşımak. Sağlam bir iman, aşk-u iştiyak, ızdırap ve irade gerektirir. Davası devasa olanın ızdırar dilli duası olmalıdır. Gözyaşı ister bu yolun yolcularından.
Gönülden bağlanmak gerektir bu davaya. Gönüllü olmak gönülden olmakla olur. İçinde yanardağlar mağma mağma yorulmalı, okyanuslar hüznünü gözlerinden boşaltmalıdır da ah ile ağlayıp derdine başkasını agah eylememelidir bu yolun yolcusu. Gecesi gündüzünden aydınlık olana açıktır bu yol.
Herkese nasip olmaz bu yolun uzun soluklu hizmetkarı olmak. Beklentisi olanların yapacağı şey değildir. Her türlü zorluğu göğüslemek ister. Yar aşkıyla yanarken, yine yardan ayrı düşmeyi göze almak gerekir. Herkesin gittiği istikamette gidilmediği zaman bile herşeye rağmen deyip sadakat gerektirir. İnsanların çoğunun yapmadığı şeyleri yapmak veya yaptığını yapmamak icab eder bazen. Kendi yaşadığı toplumda kınanmayı göze alamayanlar yürüyemez bu yolda. Mecnun denir, yalancı denir, virus denir, haşhaşi denir ve daha nice akla gelmeyen ahlaka sığmayan şeyler söylenir.
Zindanlar vardır, sürgünler vardır bu yolda ama asla kırılmalar ve darılmalar yoktur. İzzet-i nefsime dokundu demez bu yolun yolcusu, dinin izzeti yanında benimkisinin lafı mı olur der. Tevazu ister, mahviyet ister. Bu yolun yolcusu kendisini sıfırlamayı bilendir. Başka da sıfırlayacak bir şeyi yoktur zaten.
“Bu yol uzundur, menzili çoktur, geçidi yoktur, derin suları vardır.” Yolda kalmamak için yol azığını sağlam almak gerekir. Azık kişinin Rabbi ile irtibatıdır. Rabbaniler kolay yürür bu yolda. Kudsiler ellerinde meşale bu yoldan giderek ulaşırlar hedeflerine. “Hedef Hak rızası” karanlık tek bir gönül kalmayıncaya kadar küheylanlar misali bu yolun erkanınca yürürler, koşarlar…
Bu yol vefa ister. Her türlü eza ve cefaya rağmen vefa ister yolcularından. Vefa; hem yola, hem de bu yolda kendilerinden önce yürüyüp buraları yol yapanlara vefa. Bir de beraber yürüdüğü dostlara, arkadaşlara, yoldaşlara vefa ister.
Almak yolu değildir bu hep vermek yoludur. Fedakarlık yolu, adanmışlık yoludur. Hayatını hep almaya göre planlamış olanlar anlayamazlar bu yolun yolcularını. Milletin malını hortumlayanlar, on almadan bir vermeyenler bilemezler bu yoldakilerin duyduğu lezzeti.
İnler değil, mağaralar vardır bu yolda. Hira vardır, Sevr vardır. Erek dağındaki mağara vardır. Çam dağındaki makam vardır. Tahta kulübe vardır. Ama asla in yoktur! Gelenlere hoşgeldin, geçenlere selam vardır.
‘Ben yaptım, ben ettim, ben eyledim’ olmadığı gibi; ‘biz biliriz biz!’ de yoktur. ‘yapan O’dur, eyleyen O’dur, bilen O’dur’ vardır bu yolun yolcularının dilinde.
‘Kök kazıma’ yoktur bu yolda gidenlerin lügatında. Kökleri sulama vardır. ‘Tohum saç git, kim hasat ederse etsin.’ demek vardır. Hasat edene de haset etmek asla ki yoktur. Fidanlar dikmek, güller dermek vardır.
Selam yoludur bu zulüm yolu değildir. Ne zalimin ne de zülme rıza gösterenlerin işi yoktur bu yolda. Zalim ne denli saldırgan olursa olsun hakkın ve hakikatin yanında durabilenlerin, en müstebid idarecilere karşı bile hak bildiği davada geri adım atmayanların yoludur.
Yalan yoktur bir de bu yolda; iftira yoktur, hakaret, dedikodu gıybet yoktur. Kimseyi aşağılama yoktur. Herkesi kendi konumunda kabul ederek, insana Allah’ın bir sanatı olarak saygı duymak ve yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmek vardır. Kindarların, nefret taşıyıcılarının gideceği yol değildir bu yol.
Memleket hasreti kuzgun bakışları ile ruhları delerken gurbet ve yanlızlık dalga dalga hücum ederken; kalplerine değil şüphe, vesvese bile gelmeyenlerin, bir an bile geriye dönmeyi düşünmeyenlerin yoludur.
Bu yol peygamberlerin yoludur, firavun’ların, Karun’ların değil. Meliklerin değil meleklerin yoludur. Kendini kul bilenlerin, kulluğu sultanlığa tercih edenlerin yoludur. Sahabe mesleğini meslek edinenlerin yoludur.
Sıddıkların yoludur bu yol. Sıddık Süleyman’ın yoludur. Sekiz sene hiç incitmeden Üstad’a hizmet eden Sıddık Süleyman’ın…
Ceylanlar’ın, Sungur’ların, Bayram’ların yolu. Hacı Ata’ların, Tuna boyu şehitlerinin, Adem Tatlı’ların hasılı tüm önden giden atlıların yoludur.
İnanan insan üstündür. Davasına inanan insan, davasının büyüklüğü ve ona varlığını adadığı nisbette üstündür. Zira Allah insanın kalbine bakar ve kalbindeki nisbetinde ona değer verir. Madem ki bugünler de geçecek. Bu da geçer yahu demek bize düştü ise bunu cana minnet saymak ve inandığımız nisbette de bu davaya sahip çıkmak gerekir. Madem ki durduğumuz yerden eminiz, emanette de emin olmak boynumuzun borcudur.
O halde hep beraber deriz:
“Çıktık dikenli yollara, sözverdik Allah’a, geriye dönmeyeceğiz. Dönersek kalleşiz.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment