Ayrımcı mesaj, tazminat ödetti
Türkiye’de insanlar, nesebi gayr-i sahih ‘paralel’ yaftalarıyla ve ardı arkası kesilmeyen yargısız infazlarla işinden gücünden ediliyor. Ehl-i vicdanı galeyana, ehl-i semavatı da ihtizaza getirecek çapta büyük zulümler irtikab ediliyor.
Bazen, “Bu ülke böyle gelmiş böyle gidecek” düşünceleriyle ümitsizliğe ve inkisara düçar oluyorum.
Her toplumda densizler ve dengesizler vardır. Azınlıktadırlar. Çıkardıkları gürültü rahatsızlık uyandırmaz. Türkiye’de ise bu azınlık güruhun gürültü ve o tantanası, toplumu yönetecek derekeye geldi, ne yazık ki!
İşte sosyal medyada arz-ı endam ve dahi icra-yı faaliyette bulunan AK-Troller!
Kendisine ister havuz, ister başka bir sıfat bulun, ama kesinlikle insaflı olmayan bir medya, internet siteleri, radyo ve televizyonlar her gün, her an yüzlerde yalan haber ve iftira fabrikasyonuna devam ediyor. Maksat haber vermek, haberdar etmek değil, zihin bulandırmak, moral ve maneviyat bozarak yıpratmaya çalışmak, algı oluşturmak… Acı olan da yalan söyleyeninin yaptığının yanına kar kalması!
Yoğun ve amansız bir kara propagandayla, masum insanların zihni iğfal ediliyor.
Adalet tatile çıktığından bu ayrımcılık ve iftira mesajlarını atanların, yalan haberleri ve insafsız tezviratları tefrika edenlerin yargılanmaması… Tahkir ve tezyif, iftira ve tezvirat, yalan ve dolan atmak, sonra da kenara çekilivermek bu kadar kolay.
Bazı şeylerin Kanada’da nasıl olduğunu göstermek için mukayese babında yazılar kaleme alıyorum. Bilmem ki bir faydası olur mu olmaz mı.
Birilerinin mengeneleri çoktan çürümüş vicdan kapıları sonuna kadar sürmeli olduğundan beyhude kürek çektiğim zehabına da kapılmıyor değilim hani.
Bugünkü örneğim Ottawa’dan, yıllarca bir mukimi olarak müftehir olduğum yeşil ve sakin başkentten.
Kendisi bir göçmen olan Malek Bouraoi, Haziran 2013’te bir şirkete iş başvurusu yapıyor. Şirket yetkililerinden Jessi, işyerlerinde sadece beyaz adamları çalıştırdığını söylüyor ve Malek’le aralarında ayak üstü bir tartışma yaşanıyor.
Malek olay yerinden ayrılınca, telefonuna bir mesaj düşüyor. İşte o küçük mesaj mahkemede delil olmaya ve sonuçta işyeri sahibinin cezayı yemesine yetiyor. Şirket ayrımcılık yapığından dolayı 8 bin dolarlık ceza alıyor. Ayrımcılık yapan bir şirket olarak kayda geçmesi ve rezil olması da cabası.
Olayın arka planı şöyle:
Şirket yöneticisi Jessi, iş başvurusu yapan Malek’e hangi ülkede doğduğunu ve açıkça da siyahi mi yoksa beyaz ırktan mı olduğunu soruyor.
Bir siyahi olan Malek, Kanada’da doğmadığını ama İngilizcesinin iyi olduğunu belirtiyor. Ayrıca kendisine sorulan bu soruları da yersiz bulduğunu belirtiyor. Tartışmadan sonra da Jessi, Malek’e önce İngilizce öğrenmesi gerektiğini de belirten alay dolu mesajını gönderiyor. Mesajlaşmalar böyle sürüyor.
Malek de Ontario İnsan Hakları Kurumu’na Jessi ile ilgili olarak suç duyurusu yapıyor.
Bu suç duyurusudan haberdar olan işveren Jessi, Malek’i arayarak başvurusunu geri çekmesini, nasılsa davayı kaybedeceğini ve sonuçta da kendisine binlerce dolarlık yasal masraf açılacağını söyleyerek göçmeni tehdit ediyor, yasaları bilmediğini düşünerek onu caydırmaya, korkutmaya çalışıyor. Malek geri adım atmayınca, biraz daha alttan alıyor. Ama Malek’i davasından geri döndürmeyi başaramıyor.
Devlet kurumu, şirket yetkilisinin işe başvuran şahsı ırkından, doğduğu yerden ve renginden dolayı tahkir ve tezyif ettiği hükmüne varıyor ve şirkete 8 bin dolarlık cezayı kesiyor.
Ottawa’da bazı durumlarda göçmenlerin iş bulabilmesi kolay bir iş değil.
Ama yasalar hiç kimsenin kimseye hakaret etmesine müsaade etmiyor. Ayrımcılık Kanada’da en büyük suçlardan.
Kimse meydanlarda “Gelin kardeş olalım” nutukları irad etmiyor burada. Yasası var, sosyal hayatın bir kaydı var, kuydu var, herkes yasa önünde eşit ve bunları uygulamayan da konumu ne olursa olsun ceremesine katlanıyor.
Türkiye’de her gün itibar suikastleri oluyor. Gerek kişiler gerekse kurumlar, medya üzerinden kıyıma maruz kalıyor. Manevi soykırımlar işleniyor. Ama kötülüğü, ayrımcılığı yapanın yaptığı yanına kar kalıyor.
Bazılarına da hukuku ve adaleti işletmektense, meydanlarda adalet nutukları ve tiradları irad etmek daha kolay geliyor.
Başta da belirttiğim gibi, işler Kanada’da böyle yürürken Türkiye’de de nice masum insan ‘paralel’ yaftalarıyla ve ardı arkası kesilmeyen yargısız infazlarla işinden gücünden ediliyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment