“Tesettür ve Müslüman kadınlar hakkında yeniden düşünmek”
Hazır başörtüsü gündeme tekrar gelmişken size başörtüsünü ve daha fazlasını bulabileceğiniz bir kitap tavsiye etmek isterim: “Tesettür ve Müslüman Kadınlar Hakkında Yeniden Düşünmek.” Orjinal adıyla “Rethinking Muslim Women and the Veil.”
Katharine Bullock adlı sonradan Müslüman olmuş bir Kanadalı akademisyen tarafından yazılmış olan bu kitap, herhalde tesettür hakkında günümüze dek yazılmış en kapsamlı analizi ortaya koyuyor. Bullock, adeta ezber bozarak diğerlerinin tersine modernlik ve tesettürün çelişki oluşturmadığını bilakis uyumlu olduğunu savunuyor ve başörtüsü hakkında görmeye alışkın olmadığımız çok olumlu bir bakış açısı ortaya koyuyor.
Mevcut kitaplara göz gezdirdiğimizde bunların Müslüman olmayanlar ya da başörtüsü kullanamayan Müslüman hanımlar tarafından yazıldığını görüyoruz. Genelde bu kitaplarda ortaya atılan ortak görüş başörtüsünün otoriter ve ataerkil kültüre boyun eğmenin bir sembolü olduğu yönünde. Ancak, Bullock bu araştırmasıyla tesettürlü hanımların kişisel tecrübelerine ve görüşlerine yer vererek tesettür için alternatif, olumlu bir teori ortaya koyuyor. Bullock, kitap boyunca tesettürün nasıl hem erkeklerin kadınları zapt etmek için başvurduğu bir alet olarak algılandığını hem de feministlerin kapanmayı tercih eden kadınları baskıya boyun eğmekle suçladığını sorguluyor.
Araştırma, kolonileşme döneminde İslam coğrafyasında meydana gelen değişimi mercek altına alıyor ve 19’uncu yüzyılda Türkiye, Cezayir ve Mısır gibi Müslüman ülkelerde meydana gelen değişimlere, o dönemlerde Avrupa’da yazılan araştırmalara dikkat çekiyor. Bullock, Doğu’nun gizemli kadınının sırrını keşfetmek için kolonileşme döneminde tesettüre aleni saldırı olduğunu ve bugün çok olumsuz algılanmasının altında o dönemlerde atılan tohumların yattığını belirtiyor.
Farklı din ve kültürel geçmişlerden gelen Torontolu Müslüman kadınlarla yaptığı ropörtajlarda anlatılan deneyimleri adeta temel olarak kitaba yayan Bullock, İslam dünyasındaki tesettüre dönüşü, farklı lenslerle ortaya koymaya çalışıyor. Bullock’un araştırmasına göre, kadınlar, dini, siyasi, psikolojik, devrimci, ekonomik, kültürel, demografik, pratik ve manevi sebeplerle tesettürü seçiyor. Sebeplerdeki çeşitlilikten bahsederken Bullock, bu şekilde tesettürün bir baskı aleti olmadığını, farklı kültür ve geleneklerde birbirinden tamamiyle farklı sebeplerden ötürü tercih edildiğini vurgulayarak “tesettürlü Müslüman kadın” genellemesiyle bu denli çeşitlilik gösteren kadınları bir grup altında toplamanın yanlış olduğunu öne sürüyor. Adeta klişeleşen otoriter erkeklerden ‘kurtarılmaya’ çalışılan ‘kurban kadın’ düşüncesinin her zaman geçerli olmadığını vurguluyor.
“Rethinking Muslim Women and the Veil” ile Bullock, tesettürün kadını baskı altına almadığını bilakis özgürleştirdiğini, günümüzün kapitalist, materyalist kültürüne karşı liberal feminist bir baş kaldırı olduğunu öne sürüyor.
Özgür kadının kendi vücüdunun kontrolü hakkına sahip olduğuna dikkat çeken Bullock, tesettürün sadece başı kapatmayla bitmediğini, sadece bedenle değil ruhla da ilişkili olduğunu; hal, gidiş ve davranış ile de tamamlandığını savunuyor.
Bullock, tesettürü, günümüzde reklamcıların kandırmacalarından korunmak için iyi bir ‘mesafe’ olarak adlandırıyor ve 21’nci yüz yılın yaşlanmayan, her zaman bakımlı, zarif ve ince “ideal kadın” dayatmasına karşı güçlü bir başkaldırı olarak sunuyor.
Ayrıca, Bullock’un sistematik, dürüst ve büyük bir hassasiyetle ortaya koyduğu analiz, sözde dini bir vecibeyi yerine getirenlerle Allahın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için çabalayan samimi dindarlar arasında ince bir çizgi çiziyor.
Bu göz açıcı kitap, İslam dünyasında tesettürün yerini, temel sebeplerini ve tarihçesini kavramak açısından mutlaka okunmalı.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment