New York’un sokak kedileri (!)
İyi kötü New York’u (NY) bilen herkes bu yazının başlığını okuyunca ‘Kedi de nereden çıktı? NY’ta sokak kedisi yok ki!’ der. Çünkü, bu kentte sokaklarda başı boş dolaşan kedilere rastlamak imkansızdır.
NY sokaklarında en çok görebileceğiniz hayvan sincaptır. Minicik bedeninin ardından beklenmedik bir cüsseyle yükselen pofuduk kuyruğu havada, yaz kış koşuşturan sincapları, karşıdan karşıya geçerken, bir ağacın gölgesinde yiyecek ararken, ya da iki minik elinin arasına sıkıştırdığı nevalesini yemeğe çalışırken görmek oldukça sıradandır bir New Yorklu için…
Manhattan’ın atları da meşhurdur. Şehrin göbeğinde yemyeşil uzanan Central Park’taki faytonları çeken birbirinden güzel atları, her mevsim, günün her saati görmek mümkün. Bir de polis atları var. NY’ta asayişi sağlamakla görevli bir grup polis, at sırtında görev yapıyor. NY’un ihtişamlı gökdelenlerini kıskandırabilecek kadar görkemli bir irilikte olan bu atlar, asil duruşları ile muhteşemler. Parlak tüyleri, pırıl pırıl yeleleri ile şehrin kalabalık bölgelerinde, sokak şenliklerinde ya da yürüyüşlerde karşınıza çıkıp sizi kendilerine hayran bırakıyorlar.
Bizde sokaklarda sadece güvercin, kumru, serçe ve denize yakın yerlerde karabatak, martı gibi deniz kuşları görmek mümkünken, NY’ta çok değişik kuşlara da rastlayabilirsiniz. Parklarda, sokaklarda muhabbet kuşları, papağanlar bile karşınıza çıkar.
Parklarda ayrıca kazlar görebilirsiniz. Grup halinde gezerler. Caddede karşıdan karşıya geçişleri çok şirin olur. Büyükten küçüğe sıralanır paytak paytak dolaşırlar.
NY sokaklarında vahşi hayvanlara bile rastlayabilirsiniz. Birkaç sene önce ünlü Metropolitan Müzesi’nin yakınlarında bir bankta oturmuş kitap okuyordum. Yaşlıca bir hanımın ‘Sakın korkma ve ani hareket etme. Hemen yanında bir rakun var’ diyen sesiyle irkildim. Bir an ne yapacağımı bilemedim, sonra hızla ayağa kalktım. O anda rakun da bir çırpıda oturduğum bankın kenarına bıraktığım sandviçi kapıp kaçtı. Çalıların arasına saklandı. Meğer açmış yiyecek arıyormuş!
Gerçi, NY’ta her gün bir rakunla burun buruna gelmezsiniz ama hafiften şehir dışına çıkarsanız değil rakun; geyik, porsuk, köstebek, hatta ayı görmeniz işten bile değil!
Bir sabah New Jersey’de arabayla gidiyorduk. Kocaman simsiyah bir ayının bir evin bahçesindeki çöp kutusunu karıştırdığını gördük. Hemen acil yardım hattı 911’i aradık. Telefonu açan görevli ile aramızdaki diyalog aynen şöyle gelişti:
– … adreste bir ayı çöpleri karıştırıyor.
– Oradan hemen uzaklaşın.
– Ama ev halkına haber vermek lazım. Şu anda biri evin bahçesine çıksa hayatı tehlikeye girebilir.
– Buranın halkı ayılara alışıktır. Ama siz değilsiniz. Yolunuza devam edin!
NY’un içine geri dönersek, Parlament sigarasının dünyaya sattığı o ışıltılı imajına inat, Manhattan’ın fareleri de çok meşhurdur. Yolda yürürken her an karşınıza bir fare çıkabilir. Hatta metrodaysanız mutlaka ama mutlaka bir fareye rastlarsınız. Hem de fındık faresi falan değil. Kocaman, besili bir kedi büyüklüğünde gemeler görürsünüz. Aslında Manhattan’daki farelerin çokluğu bile sokaklarda kedi olmayışının açık bir göstergesi.
Niçin sokak hayvanları hakkında yazdığımı merak etmiş olabirsiniz. Hatta kiminiz kedilerden, farelerden bahseden bir yazıyı uygunsuz bile bulmuş olabilirsiniz! Ama Türkiye’de bir bakan, seçim gecesi yaşanan elektrik kısıntılarından bir kediyi sorumlu tutabildiğine ve günlerdir “kedi lobisi”nden bahsedildiğine göre bence New York şehrinin varolmayan masum sokak kedilerinden bahsetmenin de pek bir sakıncası yok!
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment