ABD’nin en sayılı akvaryumlarından biri New York, Brooklyn’de bulunuyor. Türkiye’den bir misafirim geldiğinde eğer mevsim müsaitse onu mutlaka bu akvaryuma getirip yunus gösterisini izletmeleyi ihmal etmem ve bu gösteriyi her izlediğimde sanki ilk kez izliyormuşcasına yunusların şirinliğine ve zekasına hayran kalırım…
Akvaryumlarda şirin balıklar olduğu kadar piranalar, köpek balıkları gibi ürkütücü balıklar da sergilenir. Özellikle turistik yerlerdeki akvaryumlarda en ilgi çekici olan ya piranalara balık ve karides atılarak yapılan ya da “ Hayatınızda hiç canlı bir köpek balığına dokundunuz mu?” sorusuyla başlayan gösterilerdir. ABD’ye ilk geldiğimiz yaz New Jersey’in koylarından biri olan Cape May’de ben de büyük bir hevesle canlı köpek balığına dokunabilmek için bu küçük akvaryumlardan birini ziyaret etmiştim. Ama dokunduğum köpek balığı öyle Jaws filmlerinde gördüğümüz cinsten heybetli bir canavar değil; iri bir palamutu andıran çirkin bir balık çıktı! Başında bekleyen görevli “Isırırsa koparır” cinsinden uyarılarla balığın ağzını tutarak ziyaretcilerin Jawscığı okşamasına eşlik etti. Canlı köpek balığını Jaws’a dokunamamanın hüsranıyla okşarken bir fotoraf çektirip akvaryumdan ayrıldık…
Sözü köpek balığından açmışken menüdeki köpek balığını atlamamak lazım. Açıkcası bir Akdeniz kızı olarak “Denizden babam çıksa yerim” diyenlerdenim. Ama ne yalan söyleyeyim okyanus balıkları bizim alıştığımız lezzette değil. Ben Ege’nin çuprasının Marmara’nın kalkanının ya da Karadeniz’in hamsisinin lezzetini burada yediğim hiç balığın tadına değişmem Belki de bu sebeple bir arayıştan olacak yaz aylarında sahil kasabalarındaki lokantaların menülerini süsleyen köpek balığı şiş, köpek balığı ızgara gibi değişik lezzetleri denemeyi ihmal etmiyorum. Sonuç çok enteresan değil. Ton balığına benzer bir lezzet…
Bilirsiniz, ABD’de her yaz köpek balığı saldırıları yaşanır. Aç köpek balıkları kıyılara kadar yaklaşarak kendilerine av ararlar. Kimi zaman bir kaç kol bacak parçalar; kimi zaman can alırlar. Bir kaç yaz öncesinde köpek balığı saldırıları çok büyük haber olmuştu. Oysa, uzmanlar her yaz aynı oranda saldırı olduğunu ve basının haber bulamadığından bu konunun üzerine fazla gittiğini iddia etmişlerdi. Sanırım, bu yaz pek haber sıkıntısı çekmiyorlar ki, öyle sekiz sütüna manşet köpek balığı saldırısı haberlerine pek fazla rastlamıyoruz. Bugünlerde Amerikan basını yalnız bir köpek balığından bahsediyor: “Havuzdaki köpek balığından!”
Bu balık başka balık. Ona okyanusta değil yalnız havuzda rastlamak mümkün (Tabi o da şanslıysanız)27 yaşında, yaklaşık iki metre uzunluğunda, özel yetiştirilmiş, milyon dolarlık bir fenomen. 7 yaşında yüzmeye başlamış. 11 yaşında ilk ulusal başarısını kazanmış; henüz 19 yaşındayken, 2004 Olimpiyatlarından 6 altın ve 2 bronz madalya ile dönmüştü. Üstelik kimse için hayati bir tehlike de oluşturmuyor. Bu köpek balığının adı: Michael Phelps
ABD bugünlerde herkes bu genç adamı konuşuyor. ABD’li milli yüzücü Mark Spitz’in 1972 Olimpiyatlarında yedi altın madalya alarak kırdığı rekoru, 2008 Pekin Olimpiyatları’ndan sekiz madalya ile bir adım ileri götüren Baltimore’lu spocu aynı zamanda bir olimpiyatta en çok birincilik alan alan yüzücü olarak da Olimpiyat tarihine geçmişti.
Birçok yüzücü sponsor bulmakta güçlük çekerken Speedo, Omega,Power Bar gibi şirketlerden milyonlarca dolar kazanan Phelps’in bu yılki olimpiyatlardan sıra dışı başarılarla döneceği zaten baştan belliydi ve performansı da beklentileri boşa çıkarmadı.
2012 Olimpiyatları’nda kazandığı dört altın ve iki gümüş madalya ile toplam kazandığı madalya sayısı 22 ye ulaştı ve böylece tüm zamanların en çok madalyalı yüzücüsü olarak bir Olimpiyat tarihi daha yazdı.
Olimpiyatlar tüm heyecanıyla sürüyor. Nefesimizi tutup Türk milliler için “hiç olmazsa bir tane madalya alalım”diye dua ederken ‘bakalım, bu yıl daha ne sıradışı başarılara tanık olacağız’ diye düşünmekten de kendini alamıyor insan!
İyi seyirler…
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment