Amerikan rüyası kabusa mı dönüşüyor?
“Öyle bir güce sahibiz ki, bu nesli insanlık tarihinin en iyisi yapmak da; en son nesli yapmak da elimizde.”
John F. Kennedy
Cuma günü yaşanan Connecticut’taki dehşet verici olay ve bir kaç ay önce sinema salonunda meydana gelen akıllara sığmayacak vahşetin mimarlarının eğitimli ve genç insanlar olduğunu hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor.
Her nesil yenilikler, yeni buluşlar ve semboller peşindedir ve kendisinin bir önceki nesilden daha ilerde daha şanslı olduğuna inanır. Üstelik bir önceki nesilden ileri gitmek de zorundadır çünkü onun omuzlarında yükselir. Her zaman çocuklarımızın bizden daha büyük fırsatlara sahip olduğuna inandık ama galiba son günlerde ABD’ de bu teori değişiyor.
ABD’de yeni nesilin durumu pek içaçıcı değil . Yapılan son çalışmalar, Amerikan eğitim sisteminin biran önce ciddi bir reforma ihtiyacı olduğunu gösteriyor; gençlerin intihar istatistiklerinde ciddi bir yükseliş dikkat çekiyor; yeni mezunlar için iş bulmak en önemli problemlerin başında geliyor; evlenme ve çocuk sahibi olma oranları sürekli düşüşte; aile yapısı ise çöküşte.
Belki kulağınıza çılgınca gelebilir ama son verilere göre ABD’de her gün 7,000 lise öğrencisinin okulu bıraktığına inanabilir misiniz? Hatta, College Board adlı kurumun son açıkladığı rapora göre, bu sayı cok daha yüksek görünüyor: ABD’de her gün saat başı 857 lise öğrencisi okulu bırakıyor. Haziran ayında, Washington’da başkan adaylarının yapılacaklar listesinin başına eğitimi koymaları için büyük bir çaba harcandı. Herkesin ABD’de yükselen eğitim sorununun ne kadar büyük olduğunu kavraması için problemi görselleştirmek adına okulu terk eden her öğrenciyi temsilen 857 okul sırası Washington Anıtı’nın önüne sıralandı.
Devlet okullarının başarısı da sorgulanır hale geldi. Zira, geçen Eylül ayında ABD’li liseliler bizdeki öğrenci seçme yerleştirme sınavının benzeri olan SAT’ de son kırk yılın en düsük skorunu yaptı.
Bunların yanı sıra, üniversiteyi kazabilen gençler arasında da intihar oranlarının yükselişinde inanılmaz bir artış var. Virjinya Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, üniversite öğrencileri arasında görülen ölüm sebeplerinin başını intihar çekiyor.
Üniversite mezunlarına baktığımızdaysa lise ve üniversiteyi bitirmenin sağlıklı ve mutlu bir yaşama başlangıç için yeterli olmadığını görüyoruz çünkü ABD’ de iş bulmak başlı başına bir iş haline geldi. 2012 mezunları, 2008’de üniversiteye ilk adım attığında Wall Street’in devlerinden Lehman Brothers çökmüştü ve bu ekomik krizi tetiklemiş; durgunluğu da arttırmıştı. Gelin görün ki, son dört yılda olumlu bir gelişme olmadı ve iş bulmak hala büyük bir problem. Bir çok yeni mezun harıl harıl iş bakıyor. Harvard Üniversitesi Politika Enstitüsü’nün Mart ve Nisan aylarında yaptırdığı ankete göre, günümüzde, Amerikalı gençlerin en çok endişe duydukları konuların başında işssizlik oranlarındaki artış geliyor. Demokrat bir düsünce kurumu olan Ekonomik Politika Enstitüsü’nden Heidi Shierholz da kısıtlı iş imkanlarının sebep olduğu depresyonun 30 yaşın altında 9,5 milyon genci etkilediğini söylüyor.
Öte yandan, PEW Araştırma Merkezi verilerine göre, ABD’de evlilik ve doğum oranları da 1920’den bu yana en düşük seviyesine ulaştı.
Herşey ekonomi ile ilişkili gibi. Ekonomik refaha ulaşıldığında iş imkanları artıyor. Sağlam bir işi olanlar, evlenme ve çocuk sahibi olmaya daha iyimser bakabiliyor. Tabi, bol kazançlı bir meslek hayali de erken yaşlarda akademik başarı için etken bir motivasyon oluyor. Yani, ekonominin bozulması adeta domino taşlarının art arda yıkılması misali kökten herşeyi olumsuz etkiliyor.
37 yaşındaki Amerikalı yıldız Cloe Sevigny, “Biz son Amerikan nesliyiz. 1990 öncesi ve sonrası arasında dağlar kadar fark var. Günümüz çocuklarına üzülüyorum.” diyor. Siz de bu görüşü paylaşıyor musunuz?
Geçen hafta, Washinton Post’taki köşesinde Robert J. Samuelson da “Ekonomi kayıp bir nesil mi yaratıyor?” diye soruyordu . Bu soruyu ciddiye alıp üzerinde düşünmek lazım. Gençler hayata atılmak için hazırlıklarını yaparken etraflarındaki herşey adeta çöküşte. ABD gençlerin daha iyimser olması ve mutlulukla başarıya ulaşabilmesi için yeni metotlar bulmak zorunda. Ama nasıl?
1 Comment
Only registered users can comment.
Türkiye de de aynı koşullar hakim .
Üniversite öğrencileri bitirdikleri okulun ne iş imkanı yaratacağını bilmeden okuyor.Lise talebeleri ise inanılmaz bir olumsuzlukla hazırlanıyor sınavlara.Eskiden orta okul için yapılan sınavlar daha iyi bir lisede eğitim içindi.Şimdi ise kim iyi kim kötü ayırt edilemiyor.Özel okulların ayrı bir havası vardı ama şimdi sanki aileler çocuklarını biraz daha kötülükten koruyabilmek için özel okulları tercih ediyor.Ekonominin tüm dünyada bozulması gibi eğitimde bozuldu galiba..