İyi eş olmayı imanın olgunluğu kabul kabul eden Peygamber
Kur’an, Efendimiz’den (sav) bahsederken özellikle bizlere O’nun büyüklüğünü vurgulamak düşüncesiyle potansiyelinin büyüklüğüne işaret eden genel tabirler kullanır. Örneğin O’ndan Ahzab Suresi 21. ayette ‘üsvetün hasene’ yani güzel örnek, her yönüyle örnek alınacak insan diye bahsederken, Kalem suresi 4. ayette. ise “Ve sen pek yüce bir ahlâk üzerindesin!” diyerek bütüncül yaklaşımlar sergiler.
Bu iki betimleme Efendimizin her hususta biz ümmetine ne kadar önem arz eden bir örnek kişilik olduğunu ispat etmek için verilmiştir. İstisnasız O (sav), hayatın her ünitesinde ve kademesinde kendisine problemlerin çözümü adına başvurulması -mevcut potansiyelinin gereği olarak- şart olan bir kaynaktır. Birazcık üzerinde düşündüğümüzde herhangi bir sahanın herhangi bir probleminin çözümü adına mutlaka Efendiler Efendisi’nin (sav) hayatından alınabilecek reçete hükmünde dersler olduğunu görüp çözümü bulup çıkarırız. Şu problem var ki onun çözümüne dair Peygamberin Efendimiz’in hayatından bir çıkış yolu bulamadık diyebileceğimiz bir hususa henüz rast gelinmemiştir.
Hz Peygamber’in (sav) hayatı sosyal bilimcilerin başucu kaynağı olmalıdır
Psikolog, sosyolog, ekonomist, siyasal bilimci, insana hitap eden bütün bilimsel branşlardan hangisi olursa olsun hem mevcut bilgilerini test edebilme hem tıkanıklıklarını giderebilme adına O’na başvurmakla mükelleftirler. Onun (sav) tüm hayatı aile kurumunu zamanın ve zeminin getirdiği yıpratıcılıktan muhafaza etmeye çalışan insaflı aile danışmanları için de başucu kaynağı olacak mahiyettedir.
Her biri hikmet noktasında farklı sebeplerle yapmış olduğu pek çok evlilikle ve birbirinden farklı kişilik tiplerine sahip eşleriyle Efendimiz’in (sav) aile hayatı tam manasıyla biz aile danışmanları için bir hazine hükmündedir. Bugün neredeyse dünya milletlerinin her birinde aile hayatında yaşanmakta olan problemlerin çokluğu, insanların bu sahada onun tavsiyelerinden uzak bir hayat sürmesinden kaynaklanmaktadır.
21. Asrın insanının en büyük problemi
Bu kısa yazımızda ben de kendime göre ummandan bir katre hükmünde olmak üzere O’nun (sav) pek çok cana minnet kabul edilebilecek tavsiyelerinden bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. 21. asrın insanının en önemli problemi itidalsizlik yani dengesizliktir. Önceki nesillere nispetle daha eğitimli, daha engin düşünceli olduğu halde günümüz insanının bu birikimi hayat üniteleri arasındaki dengeyi kurmaya yetmemektedir. Bu üniteler arası geçişlerde üzerine düşen sorumlulukları ifa adına sarf etmesi gereken gayretleri hakkıyla sarf edememesi dolayısıyla ihmal edilen ünitede problem yaşanması önemli sosyal yaraların açılmasına sebep olmaktadır.
İnsanlar ve Üniteler
İnsanların hayatı şu dört ünite içerisinde devam eder;
1) Aile Hayatı: Eş ve çocuklardan oluşan ünitenin adıdır. Bu ünite bir eş ve bir ebeveyn olarak yüklenmiş olduğumuz sorumlulukları kapsar.
2) Çalışma Hayatı: İş hayatımızın kapsadığı sahanın adıdır. Bir meslek erbabı olarak yüklenmiş olduğumuz sorumlulukları bu ünite kapsamaktadır.
3) Sosyal Çevremiz: Arkadaş, ibadet, sosyal sorumluluklar, akrabalarımız ve bir kısım hobilerimizden müteşekkil olan hayatımıza bakan ünitedir.
4) Şahsi Hayat: Kendi bedensel ihtiyaçlarımızı karşılamak düşüncesiyle yemek, içmek uyumak, temizlenmek gibi bedensel ihtiyaçlarımızı karşıladığımız bazen de sadece kendimizi dinlemek için şahsımıza ayırdığımız zamandan oluşan dilimdir.
Başarılı ve huzurlu bir insan olmak -ki mutlu insanı tarif ederken bu iki unsuru birbirinden ayırmadan tarif etmek gerekir- bu dört ünite arasındaki gerekli dengeyi ve sağlıklı geçişi doğru bir şekilde sağlayanın kazanımıdır. Çapraz mantıkla mevzuya baktığımızda bütün problemlerimiz bu üniteler arasındaki dengesizliklerden kaynaklanmaktadır. Bir ünitenin beklentilerini karşılayamayan ve mutlu ve başarılı olamayan fertler çevresindeki diğer insanların da mutlu ve başarılı olmasına engel olacaktır.
Efendiler Efendisi (sav) itidal insanıdır
Peygamber Efendimiz (sav) den alabileceğimiz en güzel derslerden bir tanesi bir itidal insanı olarak bu geçişleri nasıl sağladığıdır. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki hitap ettiği kesim geniş olan ve sosyal sorumlulukları yüksek bulunan insanlar bu geçişleri sağlamak ve ilgili ünitenin ihtiyaçlarını karşılamak mevzuunda zorlanmaktadırlar. Peygamber Efendimiz (sav) bu yönüyle emsalsiz bir örnektir. Hem bir peygamber, hem bir devlet reisi, hem bir öğretmen, eş, hem de toplum içerisinde sıkıntı yaşamakta olan pek çok kişinin birincil destekçisidir.
Kendisi bir beşer olduğu halde hiçbir beşerin yürütmediği kadar ağır olan bir programı gündelik hayatın akışı içerisinde takip ediyor ve hitap ettiği hiçbir kesim onun sorumluluklarında ihmale şahit olmuyordu. Modern çağın sözde donanımlı insanı bu ünitelerden bazen bir tanesini bazen de iki tanesini dengeli bir şekilde takip edebildiği halde bazen iki bazen de üç ünitesinde aksaklıklar yaşamaktadır. Psikologlara ve aile danışmanlarına başvuran kişiler sık sık ya eşlerinin ailesiyle alakalı ihmalinden ya kendi kendisine yeterli vakit ayıramadığından ya da sosyal çevresindeki yetersizliğinden bazen de işyerindeki verimsizliğinden dolayı şikâyette bulunmaktadır ve pek çok zaman tek değil birden fazla ünitedeki problemlerini dile getirmektedirler.
Problemin çözümü bu ünitelerin her birinin birbirine tercih edilemez olduğunu bilip hiç birinden vazgeçmemek şekliyle olacaktır. Bu hususa gene Efendimiz’den (sav) den bir örnekle ifademize izah getirmeye çalışalım. İbadet ve takvada sınırlarını zorlayıp aşmak temayülünde olan birkaç sahabe, Efendimiz’in eşlerine gelerek O’nun ibadet hayatından sordular. Kendilerine anlatınca azımsar gibi oldular ve kendi kendilerine; “Biz nerede, Rasulullah nerede? Onun gerçekten geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştır. Bu kadar ibadet onu kurtarır ama bize yetmez dediler ve onlardan biri; ben ömrüm oldukça geceleri uyumayıp namaz kılacağım, diğeri; ben de yılın tamamını oruçlu geçireceğim, öbürü de; Ben de kendimi kadınlardan uzaklaştırıp asla evlenmeyeceğim.” dedi.
Ben Allah’tan en çok korkanınızım
Az sonra Efendimiz (sav) çıka geldiler ve “Az önce şöyle şöyle söyleyen sizler misiniz?” diye bu insanlardan sordular. Onlar evet dediler. Bunun üzerine Resülü Ekrem (sav), “Allah’a yemin olsun ki içinizde ben Allah’tan en çok saygı ile korkanınızım ve takva üzere bulunanınızım. Buna rağmen ben bazen oruç tutuyorum bazen de iftar ediyorum. Geceleri hem uyuyorum hem de namaz kılıyorum. Hem de evlilik hayatımı devam ettiriyorum. Bu benim yolumdur. Benim yolumdan yüz çeviren benden değildir.” buyurmuştur. Bu hadis çok net bir şekilde insanların sorumlu olduğu üniteleri sayıp bu üniteler karşısındaki olması gereken duruşlarını hatırlatmaktadır. Ben sorumlu olduğum hiçbir üniteyi ihmal etmiyorum siz nasıl edebiliyorsunuz diyerek bu dengenin önemini hatırlatmaktadır. Veda hutbesinde kendisini dinleyen yüz binden fazla insana “Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.” buyurmuştur.
İnsanlar sonradan telafi edilebilir olma özelliğine bakarak kriz esnasında üniteler arasında ihmal edilebilirlik sıralaması oluşturmaktadır. Bu üniteler içinde en çok ihmal edilen ünite aile hayatına bakan ünite olmaktadır. Sonrasında sosyal hayata bakan ünite daha sonrasında şahsi hayat en son iş hayatına bakan ünite gelmektedir. Özellikle yaşamış olduğumuz dönemde maddi unsurların her zamankinden daha çok ön plana çıkmış olması insanların iş hayatı ünitesine yoğunlaşmasına ve özellikle aile hayatı ünitesinin sürekli ihmal edilebilir hale gelmesine sebep olmuştur. Boşanan çiftlerin evliliklerinde nitelikli beraberliğin az olması bu ihmalin ne kadar önemli sıkıntılara sebep olduğunun göstergesidir.
Üniteler arası etkileşim
Aslında bütün bu üniteler arasında doğrusal bir etkileşim söz konusudur. Bir tanesini aksatmaya başladığınızda diğerinde bu aksatmanın menfi tesirini görürsünüz. Aile hayatını ihmal edip evinde mutsuz olan bir insanın iş hayatında hedeflediği başarıyı yakalaması mümkün değildir. Zihinde yer eden ailevi problemler onu verimsizleştirecektir. Bu münasebetle her biri mutlu ve başarılı olabilme adına ihtimamla gözetilmelidir.
Çok çabuk gözden çıkarılan aile ünitesi mutlaka muhafaza altına alınmalı ve mensupları tarafından gerekli ihtimamla şartlarına riayet ederek yaşanmalıdır. Efendimiz (sav) bu hususu ihtarla “İmanı en olgun olan mümin, ahlâkça en güzel olandır. Sizin en hayırlınız da eşlerine en güzel davrananızdır.” buyurmuştur. Sadece böyle söylemekle kalmamış aynı zamanda söylemiş olduğu bu hakikatleri gündeminin yoğunluğuna rağmen birbirinden yaş, millet, kişilik olarak farklı eşleriyle yuvasında yaşamıştır. Onun bütün eşleriyle yaşadığı örnek aile hayatında kayda geçecek kadar önem arz eden bir sıkıntının yaşanmamış olması peygamberlik delilleri arasında yer almaktadır.
1 Comment
Only registered users can comment.
Günümüzde Efendimiz’in (s.a.v) aile hayatını örnek almaya o kadar çok ihtiyacımız varki. Allah Efendimizi örnek alanlardan eylesin. Amin. Bizleri bilgilendirdiğiniz teşekkür ederim. Allah razı olsun.