İnsanlar evlenmekten ve ebeveyn olmaktan korkar oldu
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başbakanlık’a bağlı görev yapan ve bölge müdürlükleri vasıtasıyla dönemsel olarak ülkemizdeki genel tarım sayımından tutun da, genel sanayi ve işyerleri sayımına, oradan milli gelirimizden, aylık ve yıllık enflasyon hesabımıza kadar devletimiz ve milletimiz için önemli olan hususları araştırıp, çalışmalarını istatistikî rakamlara dönüştürüp bize bildiren kurumun adıdır. TÜİK sadece yukarıda örnek verdiğim hususların tespitini yapmakla kalmıyor, bize her yıl ülke ve şehir çapında evlenme ve boşanma istatistiklerini, evlenme ve boşanma yaşlarını, boşanma sebeplerinin dağılımını, doğan çocuklarımızın ve ölen insanımızın sayısını da yaptığı çalışmalarla gözler önüne seriyor. Bu kurum işini ciddiyetle yapadursun, son zamanlarda aile yapımız ve nüfusumuzla alakalı ortaya koyduğu rakamlar maalesef evlilik hayatımız ve ülke geleceğimiz adına oldukça iç karartıcı neticeleri bizlere haber veriyor.
İç karartıcı rakamlar
Aile istatistikleri her geçen yıl evlilik yaşımızın hem erkeklerde hem kadınlarda daha ileri yaşlara kaydığını, doğan çocuk sayısının hızla azaldığını ve boşanma oranlarının durdurulamayan yükselişinin devam ettiğini gösteriyor. Her geçen yıl aile kurumunun aleyhine değişen bu istatistikî bilgiler, aslında evliliklerimizin millet adına almış olduğu derin yaranın gözden ırak edilmemesi gerektiğinin göstergesi olarak bize acı acı tebessüm ediyor. Bu istatistikî değerleri yorumlarken bu vahim değişimi sadece insanların uzayan eğitim dönemlerine veya bitmeyen kariyerlerini tamamlama gayretlerine verecek olursak, aslında kendisini maskeleyerek ilk etapta fark edilemeyen asıl sebebi görmezden gelmiş oluruz.
Asıl ve ana sebep odur ki: Biz yeni nesil olarak evlenmekten ve ebeveyn olmaktan korkar olduk. Eş ve ebeveyn olma vasıflarını taşımaktan kaçar olduk. Üstelik bu korku diğer fobilerimize de benzemiyor. Diğer korkularımız bizi ve yakın çevremizi tesir altına alırken yeni neslimizdeki eş ve ebeveyn olma korkusu eğer kısa vadede yenilmezse uzun vadede aile hayatımızda ve milli varlığımızda açacağı yaranın bizleri millet olarak bir tükenişe doğru götürebileceği kuvvetle muhtemel gibi görünüyor.
Şu an boşanmaya dair yapılan istatistikî çalışmalarda, toplumun daha çok odaklandığı rakamlar ekonomiye ait veriler olsa da, bu verilerde dönem dönem yaşanan sıkıntılar, devletimizi ve milletimizi panikletip konuyla alakalı devlet büyüklerini önlem alma telaşına kaptırsa da bana göre asıl büyük tehlike aile istatistiklerinde saklı. Zira Türk aile yapısında yaşanan problemler milli bekamıza zarar veriyor. Görünen o ki bizde de tıpkı Batı medeniyetlerinde olduğu gibi yakın zaman içerisinde önce boşanmalarda patlama yaşanacak, arkasından insanlar aile kurumuna olan güvenini tamamen kaybedecek, dolayısıyla nüfus olarak önce artış yavaşlayacak, sonra duracak, daha sonrada gerilemeye başlayacağız. Doksan milyonu belki seksen milyonu görmeden sürekli yaşlanan ve yalnız yaşamaya başlayan batı milletleri benzeri bir toplum olmaktan kurtulamayacağız. İlgili rakamlara göre bu söylemiş olduğumuz kehanetlerin vuku bulması uzak gibi görünmüyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment