Bir peygamber ve bir babanın ortak noktası

Sağlıklı toplum yapısı, şahsiyeti sağlam, yani iyi kötü ayırımı yapabilen ve bu ayırımı yaptıktan sonra iyiden yana tavır alabilen fertlerle mümkün olmaktadır. Şahsiyet mefhumu kelime olarak kişinin her ne kadar olumlu ve olumsuz bütün özelliklerini kapsayan bir mana taşıyor olsa da günlük konuşmalarımızda insanlar tarafından daha çok olumlu özellikleri nitelendiren bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani özünde şahsiyetsiz kimse yoktur. İnsanlar iyi de, kötü de olsa mutlaka bir şahsiyete sahiptir. Ama toplum içerisinde fertler arası ahenk ancak bütüncül düşünebilen, fedakâr, çalışkan, hesap verebilme sorumluluğuna sahip insanlarla tesis edilebilecek bir olgudur.

Sağlam şahsiyetli fertler en tesirli eğitim kurumu olan ailede yetişmektedir. Zira aile, çocuğun ilk gözünü açtığı, hayatı ilk yorumladığı merkezdir. İnsanın yetişkin özelliklerinin belirlendiği, hayat görüşünün şekillendiği, psikolojik ve sosyal becerilerinin oluştuğu kurumun adıdır aile. Bu kurumun ifade ettiği mana, şahıs bazında da millet bazında da kesinlikle küçümsenmeyecek kadar büyük öneme sahiptir.

Aile milletten daha önemli bir kurumdur

Aile milletten daha önemli bir kurumdur. Milletleri oluşturan fertler ağacın dal, yaprak ve meyvelerine benzer. Aile ise gövde ve köklerdir. Kar, tipi, fırtına ağaçların dallarını kırıp yapraklarını dökebilir. Ama kök ve gövde sağlamsa bu ağaçlar meyveye duracak yani milletler ayağa kalkacak demektir. Her milletin tarihinde taş üstünde taşın kalmadığı, zor zamanların yaşandığı dönemleri mutlaka olmuştur. Bu zor zamanlarda milletleri ayağa kaldıracak fertler kişilik yapısı oturmuş ailelerin yetiştirdiği sağlam karakterdeki evlatlardan çıkacaktır.

Aslında millet olmak demek bir açıdan da bir toplumun bir insan gibi hareket edebilmesi manasına gelmektedir. Nasıl ki vücut organlarımızın her biri birbirine muhalefet etmeden, uyum içerisinde üstelik birbirinin işini kolaylaştırır mahiyette görev ifa ediyorlarsa aynı şekilde bir milleti oluşturan fertler de huzurlu bir toplum olabilme adına en azından belli konularda aynı ahenk içerisinde hayat sürebilmek zorundadır. Yani üzerine düşen nitelikli insan yetiştirme vazifesini eda edemeyen aileler milli misyondan uzak kalmaktadır.

Ailenin reisi olma hüviyetine sahip olan babalar sahip oldukları liderlik misyonuyla çocukları üzerinde tekil değil çoğul tesir gücüne sahip olan mümtaz şahıslardır. Çocuğun şahsiyetinin oluşumunda babanın benimsemiş olduğu ahlaki prensiplerin önemi çok büyüktür. Baba konumunun tesir gücüyle benimsediği ahlaki prensiplerini kısa zamanda evladına aksettirir. Eğer ahlaki prensipler vicdan kaynaklı ise bu süreç oldukça kısa sürecek demektir. Zira çocuklar iyi ve güzel olana yatkın olarak yaratılmışlardır.

Sorumluluk ve dua

Efendimiz (sav) “Babanın çocuğuna duası, Peygamber’in ümmetine olan duası gibidir” buyurmaktadır. Pek çok insan bu hadisi yorumlarken baba duasının tesir gücü olarak ifadeye yaklaşırlar. Doğrudur, babanın duasının müspet veya menfi tesir gücü, hadiste kast edilen en belirgin noktadır. Allah (cc) peygamberlerin sorumlu olduğu ümmetinin kurtuluşu için nasıl dua ederse babadan da evladı adına benzer duaları beklemektedir. Peygamberler ümmetlerinin kurtuluşunu ana hedefleri olarak tayin etmiş ve gece gündüz demeden bu hedefe ulaşmak için çalışmışlardır. Dua bu adanmışlığın bir parçasıdır. Öncesinde muazzam gayretleri mevcuttur. Dua gayreti tamamlayan son noktanın adıdır. Bu gayretlerin yüzü suyu hürmetine de Allah (cc) onların duasına ivedilikle cevap vermektedir. Bu kısım hadisin meseleye sorumluluk penceresinden baktığımızda izah buyurduğu ilk kısmıdır.

Hadisin ikinci kısmı babanın ailesini ve evladını üzerindeki konumunu hatırlatmaktadır. Nasıl ki peygamberler seçkin insanlardır, bizlerle aralarında çok önemli farklar vardır, seçkin insan olmaları münasebetiyle o ulvi vazifelere tayin buyurulmuşlardır işte aynen öyle babalar da diğer fertler açısından bakıldığında benzer bir şekilde aile içerisine farklı konumda bulunan insanlardır. Büyük sorumluluklarla mücehhez kılınmışlardır. Peygamberin ümmetinde oluşturduğu müspet değişimi o da sahip olduğu farklı konumuyla ailesinde oluşturmakla mükelleftir. Bütün bu farklılıklar ve sorumlulukların gereği olarak da duasına peygamber duası kuvveti bahş olunmuştur. Hadisin ikinci kısmı babanın konum farkını hem kendisine hem çevresine hatırlatmakladır.

Hadisten daha başka manalarda çıkarmak mümkün. Mesela babalara ‘evlatlarınıza hayır dua edin ya da evlatlara babanızın hayır duasını mutlaka alın’ çıkarılacak o farklı manalardan bir tanesi olabilir. Yukarıda saydığımız manalardan hangi birine nazar ederseniz edin Efendimiz’in (sav) peygamberlerin insanlara yönelik olan eğitici sıfatına babanın da aile içerisinde sahip olduğu hususuna parmak bastığına şahit olursunuz.

Maalesef baba çocuk eğitiminde herkesten daha fazla sorumluluk ve tesir sahibiyken bu ulvi vazife günümüzde sadece annelerin omuzlarına bırakılmış bulunmaktadır. Babalar çocuklarının eğitimine sadece ekonomik kaynak vasfıyla katkıda bulunmakta evladının eğitimini değil, eğitim masraflarını tek yükümlülükleri olarak görmektedirler.

 

 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.