Obama’nın boğuştuğu üç hayalet
ABD’nin Suriye’ye muhtemel askerî müdahalesi çok bilinmeyenli denkleme dönüştü. Amerikan Kongresi, Başkan Obama’nın eylem planını onaylayacak mı? (Göstergeler hiç de parlak değil) Onaylamasa dahi Obama saldırı yetkisini kullanır mı? ‘Sınırlı’ denilen operasyon nerde başlar, nerde biter? Bir yandan sahadaki güçler dengesini değiştirmeyeceğiz mesajı verip diğer yandan Esed’in askerî gücü azaltılacak demek ne anlama geliyor? Gel de çık bu muammanın içinden!
Önceki cumartesi Suriye’ye askerî müdahaleyi Kongre’ye götürme kararını açıklayan Başkan Obama, adeta Washington’un ortasına pimi çekilmiş bombayı atıp G-20 toplantıları vesilesiyle yurtdışına çıktı. Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ikna için ter ve dil döktüğü Senato ve Temsilciler Meclisi’nin ilgili komisyonları, kimyasal saldırının Esed güçlerince yapıldığına kanaat getirdiler. Ama bunu İngiltere’nin bile katılmayı reddettiği bir askerî müdahaleyle cezalandırmanın ABD’nin çıkarı olup olmadığı hususunda siyasetçilerin tereddütleri tam giderilemedi.
KERRY İŞTİYAKLI, PENTAGON DURGUN
Bakan Kerry, Suriye’de daha aktif rol oynanmasını isteyen diplomasi bürokrasisinden de aldığı güçle, Başkan’ın müdahale kararını aslanlar gibi savundu. Ancak sunumlarda kendisine eşlik eden Savunma Bakanı Chuck Hagel ile Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey’in durgunluğu, askerî bürokrasinin savaşa isteksizliğinin nişanesiydi. Yani Obama, kamuoyu ve Kongre şöyle dursun, kendi kabinesi ve bürokrasisinin bir kesimini dahi ikna edememiş durumda. Yönetimin içinden gelen farklı sinyaller ve kamuoyundaki müdahale karşıtlığı siyaset dünyasındaki kakafoniyle karışınca, Kongre’den onay alma ihtimali düşüyor.
Hafta sonunda ABD’ye dönen Obama, sahaya bizzat inerek kamuoyuna ve dolayısıyla Kongre’ye yönelik büyük bir ikna taarruzu başlatıyor. Haftalık radyo konuşmasını Suriye meselesine ayıran Obama, bugün çok sayıda Amerikan medya kuruluşuna üst üste röportajlar verecek. Yarın ise Beyaz Saray’dan halka hitap edecek. İkinci Dünya Savaşı ve Kosova’ya da halkın onayı olmadığını hatırlatan Obama, Kongre üyelerine kendi gibi akıntıya karşı kürek çekme telkininde bulunuyor. Ancak seçmen gazabına uğramak istemeyen siyasetçileri yanına çekmesi hiç de kolay olacağa benzemiyor.
Hafta başında Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçi liderler John Boehner ve Eric Cantor ile Demokratların lideri Nancy Pelosi’nin Obama’ya destek vermesi, Beyaz Saray’ı ümitlendirdi. Senato Dış İlişkiler Komitesi de Suriye’ye müdahaleye ilişkin tasarıyı bazı değişikliklerle 7’ye karşı 10 oyla genel kurula havale etti. Obama, Kongre’nin onayından ‘emin’ olduğu yönünde açıklamalar yaptı. Ancak hafta sonuna doğru, Senato genel kurulunda yeterli oyu toplamanın hiç de garanti olmadığı, Temsilciler Meclisi’nde ise işin deveye hendek atlatmaya benzeyeceği anlaşıldı.
RENGİNİ BELLİ ETMEYENLER ÇOĞUNLUKTA
Halihazırda rengini belli etmeyen Kongre üyeleri çoğunlukta. Seçmenlerden gelen baskıların da etkisiyle özellikle Cumhuriyetçi muhalefetin kontrol ettiği Temsilciler Meclisi’ndeki şu anki eğilim ret yönünde. Senato’da bir engelleme taktiğiyle karşılaşılmazsa, tasarı bu hafta içinde görüşülecek. Temsilciler Meclisi’ndeki durum ise çok daha karışık ve belirsiz. Tasarının onaylanması için iki meclisten de geçmesi gerekiyor. Obama, onay alamazsa ne yapacağı sorusunu ise cevapsız bırakıyor.
Başkan’ın, partisindeki savaş karşıtı liberaller şöyle dursun, en sadık destekçileri siyahları bile iknada zorlandığı görünüyor. Sadece Demokratlar değil, Cumhuriyetçiler de bölünmüş durumda. Cumhuriyetçilerin geleneksel ve ulusal güvenlikçi kanadı bu kerteden sonra Suriye’ye operasyon yapılmamasının Amerika’nın çıkarlarına zarar vereceği görüşünde. Aşırı muhafazakâr Çay Partisi hareketi ve savaş karşıtı liberteryan kanadı ise saldırıya uğramadıkça Amerikan ordusunun kullanılmasına karşı. Saldırı sonrası için siyasî plan olmaması da çoklarını rahatsız ediyor.
Beyaz Saray, Suriye rejimine daha ağır darbe indirilmesini isteyen Senatör John McCain gibi etkili Cumhuriyetçileri ikna için operasyonun sanıldığı kadar cılız olmayacağı telkininde bulunuyor. Bu kez de, savaş karşıtlarını işkillendiriyor. Son sinyaller, Esed rejiminin tekrar kimyasal silah kullanmasını engellemenin ötesinde, özellikle hava gücünün daha anlamlı şekilde zayıflatılması planları yapıldığı yönünde.
Obama, halkı ve siyasetçileri ikna sürecinde üç büyük hayaletle savaşıyor: 11 Eylül 2001 terör saldırıları, 2003 Irak Savaşı ve 2009 ekonomik krizi. 11 Eylül’ün Amerikan şuuraltında bıraktığı korku ve öfke izleri, İslam coğrafyasından el etek çekme eğiliminin temel amillerinden. Müdahale karşıtları, Suriye’deki direnişte radikal ve terörist grupların rolünü abartarak korku damarını işliyor. Beyaz Saray her ne kadar ‘sınırlı olacak, asker postalı yere değmeyecek’ dese de, Suriye’ye müdahalenin Irak Savaşı türü bir macera olmayacağına halkı inandıramıyor. Yeni bir ekonomik kriz korkusu ve gelecekten güvensizlik de Amerikalıları genel manada dış dünyadan kendilerini soyutlayarak içe kapanmaya itiyor.
Kamuoyunda derin kuşkular varken, Başkan Obama’nın yetkisi dahilindeki bir operasyonu Kongre’ye götürmesinin (varsa) hikmetlerini anlamak zor. Bu hamlesiyle sadece Suriye’ye müdahale kararını değil, tüm dış politikasını, hatta müstakbel Amerikan başkanlarınınkini riske attı. Kongre’den onay alamazsa, Amerikan icra kanadının dış politikada yeri geldiğinde yasamanın ve kamuoyunun güdümünden bağımsız hareket etme kabiliyeti zayıflayabilir. Başkanların ağzından çıkan lafların dünyadaki ağırlığı azalabilir. Bu da ABD hegemonyasının sonunun başlangıcı olabilir. Suriye kararı, işte bu denli kritik.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment