Obama şaşırtmadı Erdoğan şaşırttı
Ermeni Anma Günü 24 Nisan, Washington’da Türkler için de önemli bir tarih. Zira ABD başkanlarının her yıl yaptığı açıklamada ‘soykırım’ kelimesini kullanıp kullanmayacağı merak edilir. Şimdiye dek görev başındayken o kelimeyi telaffuz eden ABD başkanı olmadı. Ermenilerin çok ümit bağladığı Başkan Barack Obama da, geleneği bozmadı. Türkiye, ABD için stratejik önemini koruduğu sürece, görünür gelecekte bozulacağa da benzemiyor.
Evet, Obama yine şaşırtmadı. Ama bu kez 23 Nisan’da Ankara’dan ezber bozucu bir hamle geldi. Tarihte ilk kez Türkiye Cumhuriyeti adına bir başbakan, 1915’te başlarına gelen feci olaylardan dolayı Ermenilere taziye mesajı yayınladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin bu takdire şayan hareketi, başta ABD tüm dünyada Türkiye’nin imajına olumlu katkıda bulunabilir. Ve Türk-Ermeni ihtilaflarının giderilmesine, en azından şiddetinin düşürülmesine yardımcı olabilir.
Başbakan’ın 1915 açıklamasına Washington’daki tepkiler genelde olumlu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 24 Nisan’ı anma amaçlı tweet’inde ‘çarpıcı bir açıklama’ dedi. Amerikan yönetiminin bu ‘olumlu adım’dan ‘memnuniyet’i, Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki tarafından ifade edildi. Psaki, açıklamayı ‘gerçeklerin tam, açık yüreklice ve adil şekilde kabul edilebileceği’ yönünde ‘olumlu bir işaret’ olarak gördüklerini belirtti. Türklerle Ermeniler arasında ilişkilerin düzeltilmesi hedefini ‘ilerleteceği’ ümidinde olduklarını kaydetti. Kısacası Obama yönetimi Ankara’yı takdir ederken, Türkiye’nin tarihiyle yüzleşmeyi daha da ileri noktalara götürüp Ermenileri iyice rahatlatması arzusunu da gizlemiyor. Zira Ermenilerin rahatlaması, Amerikalıların da rahatlaması demek. ABD, stratejik müttefiki Türkiye ile etkili Ermeni diasporası ve onların gözdesi Ermenistan arasında kalmaktan bıkmış durumda.
HÜKÜMETİN AMACI NE?
Erdoğan hükümeti 1915 çıkışıyla, uluslararası arenada rüşvet, yolsuzluk ve hukuk skandallarıyla sarsılan imajını düzeltme ve dış baskıları azaltma gayesi mi güdüyor? Muhtemelen umulan sonuçlardan biri bu. Ancak girişimde partizan hesaplardan çok devlet aklının rol oynadığı yönündeki emareler güçlü. Bazı iç siyasi riskler göze alınmış. Anlık değil, oldukça uzun zamandır planlanan bir eyleme benziyor. Metin devlet dışı bazı uzmanlardan da alınan katkılarla gergef gibi işlenmiş. Aslında zımni (ve geç kalmış) bir özür niteliği taşıyor olsa da, Türkiye’yi soykırım iddiaları konusunda hukuken bağlayıcı bir ifade yer almamasına büyük özen gösterilmiş. Belli ki Ankara 1915 olaylarının yüzüncü sene-i devriyesi olan 2015’te artacağı tahmin edilen Türkiye karşıtı dalgayı empati hamlesiyle biraz sönümlendirme hedefi güdüyor.
Ermeni diasporası ve Erivan’daki bazı şahin unsurlar başbakanlık açıklamasının değerini olduğundan ne kadar düşük göstermeye çalışırsa çalışsın, oyun planlarını tekrar gözden geçirmek mecburiyetinde kalacaklardır. Çünkü psikolojik savaşta kullanılan ‘acımasız Türk’ klişesi eskisi kadar etkili olmayabilir. Hamlenin en önemli getirilerinden biri de, her iki toplumdaki mutedil ve çözüm yanlısı kesimlerin elini güçlendirmesi. İşte burada, meselenin devletleri aşan sivil boyutu ön plana çıkıyor.
HİZMET HAREKETİ’NİN STRATEJİK DEĞERİ
Peki en güçlü Ermeni diasporasının yaşadığı Amerika’da Türk devletinin yeni açılımına kimler sivil boyut katabilir ve kolaylaştırıcı rol oynayabilir? Tabii ki diaspora Türkleri. Aynen Türkiye’de olduğu gibi, Amerika’daki Türkler arasında da Ermeni meselesinde üslup ve taktik farklılıkları var. Kimi daha sert, kavgacı ve tavizsiz; kimi yumuşak, uzlaşmacı ve ılımlı. Her birinin yeri ayrı tabii. Ancak özellikle Ankara’nın son çıkışından sonraki süreçte, diyalog yanlısı ekollerin haklılığı daha iyi anlaşılacak ve hareket alanı genişleyecektir. Bu noktada, Türkiye için stratejik katma değeriyle en çok temayüz eden unsurlardan biri Hizmet Hareketi.
Amerika’daki en yaygın ve büyük Türk sivil toplum ağını kurmuş olan Hizmet camiası, yeri geldiğinde Ermeni tasarılarıyla medeni bir üslupla mücadele ediyor. Zira bu tür girişimlerin ihtilafın çözümüne engel olacağını düşünüyor. Diğer yandan, en uçtakiler dâhil Ermeni toplumuyla diyalog kurmaktan çekinmiyorlar. Çünkü samimane diyalog, her ihtilafın ilacı. Kimseye sövmemişler. Kavga etmemişler. Devletten çok önce münasebetlerinde empati dilini kullanmışlar. Ermeni diasporasında birçoklarının güvenini kazanmaya başlamışlar. Ve Ankara’dan takdir görmüşler.
YA HİZMET’E SÖZLÜ SOYKIRIM?
Kaderin cilvesine bakın ki, Ermeni açılım ruhunu ete kemiğe büründürmeye namzet Hizmet camiası, şu sıralar hükümetten ‘bir numaralı düşman’ muamelesi görüyor. Koca bir toplumsal kesim, başta başbakan olmak üzere hükümet yetkililerinin nefret söylemlerine maruz bırakılıyor. Bir çeşit sözlü soykırıma tabi tutuluyor. Hayatın her alanında fiili ayrımcılığa uğratılıyor. Ellerinden gelse tüm Hizmet camiasını tehcir edecekler sanki! Hatta Türkiye’deki varlıklarından hazımsızlık yetmiyor, yurtdışında açtıkları Türk okullarını dahi yok etme gayreti içerisindeler.
Başbakan Erdoğan, Ermenilerin gönlünü almak üzere altına imza attığı güzel metinde ‘zamanın ruhu’nun ‘nefreti ayıplayıp saygı ve hoşgörüyü yüceltmeyi’ gerektirdiğini söylüyordu. Zamanın ruhu ölçüsü, Türkiye’de başta Hizmet camiası şeytanlaştırılmaya çalışılan tüm toplumsal kesimlere işletilse hiç fena olmaz. Aksi halde Ermenilere verilen ‘acılarınızı paylaşıyoruz’ mesajının etkisi ve inandırıcılığı da zayıf kalır.
Empati becerisi ve cesareti, bir ülkenin uluslararası marka değerini artırır. Stratejik ve ekonomik getirilerin önünü açar. 1915 açılımı, Türkiye’ye ve dünyaya hayırlı olsun.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment