Krizler Obama’nın yakasını bırakmıyor

Krizler Obama’nın yakasını bırakmıyor

ABD Başkanı Barack Obama’nın evdeki hesabı, uluslararası çarşıya uymadı. Bu yıl dünyayla fazla haşır neşir olmak istemiyor, ekonomi ve iç işlerine odaklanmayı hedefliyordu. Zira 2014, Amerikan Kongresi’ndeki siyasi dengeleri değiştirebilecek önemli bir ara seçim senesi. Ancak Vladimir Putin’li Rusya’nın Ukrayna hamlesi Obama’nın tüm planlarını bozdu. Hatta Amerikan dış politikasında genel bir yeniden düzenlemeye dahi yol açabilir.

Başkan Obama, Ukrayna krizinin başından beri müdahaleci liberal ve neocon dış politika ekolleri tarafından yeterince güçlü liderlik sergileyememekle eleştiriliyor. Tecritçi ve realist ekoller ise ABD’yi birinci dereceden ilgilendiren stratejik çıkar ve tehdit olmadığı gerekçesiyle, Obama’nın sakin tavrını destekliyor. Ne var ki, Obama işi savaş noktasına götürmese dahi, Rusya’nın yaydığı korku dalgası Doğu Avrupa’dan Uzak Asya’ya geniş bir coğrafyada güvenlik kaygılarını depreştirerek stratejik hesapları değiştireceğe benziyor. ABD, dolayısıyla Obama özellikle dost ve müttefiklerden gelecek yardım ve güvence taleplerine daha fazla odaklanma mecburiyetinde kalabilir. ‘Dünya olmasa, dış politika ne güzel idare edilirdi’ havasındaki bir Beyaz Saray yönetimi için, bu kötü haber…

YENİ YAPTIRIM SİNYALLERİ

Başkan Obama, Ukrayna krizinin merkezde olduğu Avrupa turundan döndükten sonraki iki hafta boyunca meseleyi ağzına almamıştı. Muhalefetin etkili isimlerinden Senatör John McCain, önceki pazar Face the Nation programında ‘ABD başkanı nerde? ABD’nin başkanının daha zorlayıcı ve güçlü şekilde konuşması gerekmez mi? Başkan eğer Ruslar daha fazla eylem yaparsa yaptırımları artıracağını söylememiş miydi?’ diye soruyordu. Obama sessizliğini çarşamba günü CBS Televizyonu’nda yayınlanan röportajla kerhen bozdu. Diğer hükümet sözcüleriyle birlikte, Rusya’ya yeni yaptırım sinyalleri verdi.

Ukrayna ve Rusya’nın Cenevre’de ülkenin doğusundaki Moskova güdümlü militan işgallerini durdurması ümit edilen anlaşmaya imza atması, krizin ateşini düşürmeye çalışan Obama’ya biraz yaradı. Ancak Rus orduları Ukrayna sınırlarına dayanmışken, ABD Kongresi’nin de bastırdığı yeni yaptırımlar mukadder. Beyaz Saray, Avrupa’da özellikle Rusya’yla önemli ekonomik çıkarları olan Almanya’nın etkili yaptırımlara iştahsızlığını gidermekte zorlanıyor. Öte yandan Putin rejiminin saadet zincirinde yer alan bazı oligarkların büyük Batı şirketleriyle ortaklıkları, planlanan bazı şahsi yaptırımların boyutunu olumsuz etkiliyor.

NATO’YA İŞ ÇIKTI

Ukrayna krizinin, NATO’nun üzerinden ölü toprağını biraz atmasına vesile olduğu muhakkak. Lüksemburg’da AB savunma bakanlarına verdiği brifing vesilesiyle konuşan NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, şu üç yolun takip edileceğini bildirdi: Savunma planlarını güçlendirme, tatbikatları artırma ve asker sevkiyatı. Nitekim NATO’nun Baltık ülkelerindeki hava devriye faaliyetleri artırıldı. Polonya’ya ilave F-16’lar gönderildi. ABD, Polonya ve Estonya’da küçük çaplı askerî tatbikatlar planlıyor. Hatta Polonya’ya ve Baltık bölgesine ek Amerikan askerleri gönderme kararı alındığı bildiriliyor. 1 Nisan’daki NATO Dışişleri toplantısındaki Rusya’yla ortak tatbikatları iptal kararının ardından birbiri ardına gelen bu askerî hamleler, ABD ve NATO’nun özellikle Doğu Avrupalı müttefiklerine güven aşılama niyetini ortaya koyuyor. NATO üyesi olmalarına rağmen hâlâ sisteme tam entegre edilmemekten yakınan bölge ülkelerine bu sayede gün doğdu…

Şu durumda Başkan Obama’nın önümüzdeki dönemde Avrupa’ya daha fazla vakit harcamaktan başka çaresi yok. Rusya’yla ‘reset’ politikası sebebiyle askıya alınan füze savunma projesi tekrar günyüzüne çıkabilir. ABD ve Avrupa’nın savunma bütçelerini kısma hayalleri suya düşebilir. Rusya’yla krizin ABD’nin Çin’le ilişkilerine de enteresan yansımaları olabilir. Obama, hem Pekin’i hem Moskova’yı aynı anda karşısına almak istemeyebilir. Dolayısıyla Çin’in bölgeye nüfuzunu dengelemeyi hedefleyen ve bu amaçla salı günü Japonya, Güney Kore, Malezya ve Filipinler’i kapsayan bir geziye çıkan Obama, ‘Asya mihveri’ politikasında vites düşürebilir. Amerikalılar, Çin’in Rusya’dan cesaretlenip üzerlerindeki baskıyı artırmasından endişe eden Asyalı dostlarını yatıştırmak için ekstra diplomatik enerji harcamak zorunda.

SURİYE DENGELERİ NASIL ETKİLENİR?

Ukrayna krizinin Suriye’deki dengeleri nasıl etkileyeceği de önemli. ABD ile Rusya şu ana kadar Suriye’yi Ukrayna tartışmasının dışında bırakmaya kararlı görüntüsü verdi. NATO’nun Rusya’yla angajmanını asgariye indiren kararlarına rağmen Afganistan’dan Avrupa’ya Rusya üzerinden uzanan transit hattının işleyişine dokunulmaması, Suriye için de model olabilir. Rusya ile Batı’nın nevzuhur mini Soğuk Savaş’ının bölgesel boyutta kalma ihtimali yüksek. Zira ekonomisi daha şimdiden yaptırımlardan etkilenen Rusya’nın global çapta ve uzun soluklu bir mücadeleye gözü kesmeyecektir. Putin, sınırlarını zorlayan, ama nerde durması gerektiğini bilecek kadar da tecrübeli bir stratejist.  

Ukrayna krizi sadece yakın çevresinde değil çok daha geniş bir jeo-stratejik düzlemde ABD’ye yeni meşguliyetler çıkararak Obama’nın nispi konforunu bozdu. Obama, Bush’tan miras aldığı Afganistan ve Irak enkazlarını temizleyip düze çıkacakken, Libya’da mecburen savaşa girmiş, Suriye’de ise girmesine ramak kalmıştı. Bunların olumsuz siyasi tesirlerinden yeni yeni kurtuluyorken, sakınan göze batan çöp misali Ukrayna krizi peydah oldu. Gerginliğin artması, Amerikan halkının istekleri doğrultusunda savaştan mümkün mertebe kaçınmasına rağmen ulusal güvenlik notunu bir türlü yükseltemeyen Obama’yı daha da aşağı çekebilir. O nedenle Putin, Doğu Ukrayna’da yeni toprak bonusları alamasa bile, Kırım yanına kâr kalacaktır.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.