Irak’ı kim bölüyor?
Irak Amerika’nın hesaplı adımları nedeniyle mi bölünmenin eşiğine geldi, yoksa beceriksizliği sonucu mu?
Komplo teorilerini sevenler katılmayabilir ama bana göre ikincisi. Birkaç uzmanın harita eskizlerine bakarak ABD’nin Ortadoğu politikasının kodlarını çözdüğünü sananlar, farkında olmaksızın en büyük yanlışlarına dahi muazzam başarılar yüklüyor olabilir. Doğrusu Washington o kadar krediyi hak etmiyor…
Başkan George W. Bush’un danışmanları, 2003 Irak işgalinden kısa süre sonra liderlerine ‘Mission Accomplished’ (Görev Tamam) tabelası önünde poz verdirecek derecede kördü. Halbuki baskıcı rejimleri yıkmak genelde kolaydır ama yerine işleyen rejimler koymak çok zordur. Hele Ortadoğu gibi kompleks bir coğrafyada. Irak, buna en büyük delil.
Bush ve Obama yönetimleri Irak’ı bölme değil, birliğini sağlayarak ayakta tutma politikası güttü. Çünkü Irak ABD’nin prestij projesiydi. Askeri müdahalenin ardından ülkenin bölünmesi, bölgedeki yaygın Amerikan karşıtı komplo teorilerini tescillerdi. Çok dinli ve çok etnisiteli Ortadoğu’daki dost ve müttefiklerde bile ‘bizi de mi parçalayacaklar’ korkusuna yol açardı. Ve ABD büyük stratejik kayıplara uğrardı. Kısacası, zor da olsa Irak’ı dökmeden taşımaktan başka çare yoktu.
ABD’NİN MALİKİ YANILGISI
ABD Şiileri ön plana çıkaran politikalar güttü. Zira demokrasi kuruyor ve istikrar getiriyoruz derken ülkedeki en büyük çoğunluğu dışlamak olmazdı. Sünni Araplara ve Kürtlere de yönetime katılma hakkı tanıyan federal Irak anayasası ile Şiilerin dengeleneceği ümid ediliyordu. Ancak Şii başbakan Nuri el-Maliki’nin Tahran’la ortak hareket ederek maksimalistleşeceği ve otoriterleşeceği hesap edilemedi. Mezhepçi ve dışlayıcı politikalar güden Maliki, Irak’ın birliğine ve özgürlüğüne en büyük tehdit haline geldi. Sünni Araplar IŞİD gibi radikal grupların kucağına itilirken, Bağdat’a zaten pamuk ipliğiyle bağlı olan Kürtlerin bağımsızlık arayışları hızlandı.
Maliki’yi keşfedip Washington’a sunduğunu iddia eden Ali Khedery’nin 3 Temmuz’da Washington Post’ta çıkan pişmanlık ve eleştirilerle dolu makalesi, Amerika’nın Irak düşünüşüne içerden ışık tutuyor. Khedery, Irak’ta en uzun süre çalışan Amerikalı yetkili. 2003-2009 arasında ABD’nin beş Bağdat büyükelçisine ve Merkez Komutanlığı’na üst düzey danışmanlık yapmış. Arkadaşı Maliki’nin zaman içinde uğradığı anti-demokratik dönüşümü ve İran’ın kontrolüne girişini anlatıyor. Washington Maliki’den destek çekme telkinlerine kulak kapayınca, memuriyetten istifa etmiş. ABD’deki ‘en ateşli’ Maliki destekçisi bazı devlet adamlarının Irak’ın geleceğinin İran tarafından belirlenmesine göz yumduğunu öne sürüyor. ‘İronik şekilde, aynı yetkililer bugün Irak’ı kurtarmak için kıvranıyor, ama Maliki’nin istismarlarını kamuoyuna açık şekilde kınamayı reddediyor ve ona siyasi rakiplerine karşı kullanabileceği silahlar veriyor.’ diyor. Khedery’nin işaret ettiği Malikicilerin başında ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın geldiği muhakkak. Başkan Obama’nın tensibiyle Washington’da Irak dosyası Biden’ın uhdesinde. Nitekim Başbakan Erdoğan da IŞİD krizinden beri üç kez onunla görüştü. Senatörken Irak’ın bölünmesi yönünde görüşler beyan eden Biden, bugünse dağılmayı engellemekle görevli. Aşırı şüpheciler ‘Acaba Biden sonunda Irak’ın parçalanmasına zemin hazırlayacağını tahmin ettiği için Maliki’de bu denli ısrar etmiş olabilir mi?’ diye aklından geçirebilir. Ama bunlar fanteziden öteye zor gider.
KÜRT BAĞIMSIZLIĞINA DESTEK VAR MI?
Amerika’nın Irak’ı (kasten) parçalayacağı korkusuyla hareket edenler kadar, bu ihtimalden faydalanmak isteyenler de yanılıyor. ‘Yeni realite’ler muvacehesinde bağımsızlık için uluslararası camianın nabzını yoklayan Iraklı Kürtler, karşılarında frene basan bir Beyaz Saray buldu. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’ye söyledikleriyle, Biden’ın geçen hafta Washington’da temaslar yapan üst düzey Erbil heyetine mesajları örtüşüyordu: Irak’ın bölünmesi değil, herkesi bir araya getirecek yeni bir hükümet kurulması yönünde çalışın. Anlaşılan Başkan Obama, Irak’ın kendi nezaretinde dağılmasına razı değil. Hanesine bu başarısızlığın da yazılmasını istemiyor. Kırılan vazoyu göstermelik şekilde zamkla yapıştırmaya kararlı.
IŞİD tehdidi Washington’u ikileme soktu. Bağdat da Erbil de teröristlere karşı kendilerini ve vatanlarını savunmak için Amerika’dan silah istiyor. ABD Kürtlere silah verse, bağımsızlıklarına zemin hazırlıyor konumuna düşecek. Maliki’ye daha fazla askeri yardım yapsa, siyasi rakiplerine karşı kullanmayacağının garantisi yok. Bari IŞİD’in neş’et ettiği bataklığı kurutmak için Suriye’deki ılımlı muhaliflere askeri desteği artıralım diye düşündüler. Ama onun da hayata geçirilmesi ve semere vermesi uzun zaman alabilir. Washington Irak’taki terör tehdidi Amerikan çıkarlarını doğrudan tehdit eder hale gelirse nokta operasyonlar düzenleme hakkını saklı tutuyor. Yani sonuçta Irak’ta iş yine başa düşebilir.
Türkiye Irak konusunda ABD’ye şimdiye dek genelde isabetli telkinlerde bulunmuş olmakla gurur duyabilir. Ancak Ankara’nın Irak Kürtleriyle petrol kardeşliğini fazla ileri götürmesi Washington’un ‘tek Irak’ politikasıyla örtüşmüyor. Bağdat’ı by-pass ederek Türkiye üzerinden dünyaya petrol satarlarsa Kürtlerin bağımsızlık eğiliminin artacağından endişeliler. Amerikan baskıları yüzünden, Akdeniz’de dolaşan dört tanker ham petrolden sadece birine kaçak göçek bir alıcı çıktı. O da, öteden beri Araplar ve İslamcılara karşı Kürt kartına oynayan İsrail’den. Türkiye’de ABD’nin Irak’ı böldüğü kanaati yaygın iken, Washington’da ise Ankara politikalarının Kürtleri Irak’tan kopmaya cesaretlendirebileceği kaygısı hakim. Ne ilginç bir tezat değil mi?
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment