Suriye’de Amerikan Rus tangosu
Suriye’de düğümün bir türlü çözülemeyişinin en önemli sebebi ABD ile Rusya’nın her konuda anlaşamamaları.
Ancak bana göre statükonun devamını ABD ile Rusya’nın fikir ayrılıklarından çok, şu kritik konuda mutabık olmalarına borçluyuz: Makbul ve makul bir alternatif hazırlanmadan rejimin yıkılması halinde iplerin tamamının fazla İslami tonlu ve yer yer radikal unsurların eline geçmesinden korkuyorlar.
Gerek ABD gerek Rusya’nın Ortadoğu ve İslam dünyasına yönelik yaklaşımlarında ana benzerlik, laiklik kaygısı. Birinin dine karşı komünizmden tevarüs eden alerjik reaksiyonları sürüyor. Diğeri ise daha yumuşak olmakla beraber, özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında, İslam soslu radikal ideolojileri tehdit değerlendirmelerinin merkezine oturtmuş durumda. Suriye’deki zımni ittifaklarının temelinde, rejim yıkılsa dahi laik karakterinin korunmasını garantileme kaygısı var. Anlaşmazlıkların çoğu bana göre taktik konularda. Bu vesileyle istedikleri siyasi zemini hazırlama adına zaman kazanmış da oluyorlar. Tabii bu arada olan, Esed’in hayatlarını karartmaya devam ettiği milyonlarca Suriyeliye oluyor.
İster Sünni ister Şii olsun İslam ülkelerinin sekülarist modellerle ve liderlerce yönetilmesi, ABD ve Rusya’nın güçlü bağlantılarının olduğu yerli gayrimüslim unsurları korumanın da en etkili yolu. Zira ABD ve Rusya için Ortadoğu, sırf Müslümanlara bırakılamayacak kadar önemli. Rusya’nın Ortodoks, ABD’nin Yahudi hassasiyetleri ön planda. İslam unsurları arasında ise laik ve dünyevi karakteri baskın olan mezhepler, etnik ve ideolojik gruplar sempatilerini daha çok celbediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye’deki kimyasal silahlarla ilgili kırmızı çizgilerini ikrar vesilesiyle, geçen hafta Rusyalı meslektaşı Sergey Lavrov ile Dublin’de bir müzakere yaptı. Kimyasal silahların radikallerin eline geçmemesi noktasında ABD ile Rusya’nın görüşleri örtüşüyor. Ama neticede genel statükoyu değiştirecek ciddi bir karar çıkmış gibi gözükmüyor. Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Lahdar Brahimi’nin yeni bir arabuluculuk turu başlatmasına yeşil ışık yakıldı. Büyük ihtimalle selefi Annan’ınki gibi akim kalacak bu girişim, olsa olsa ABD ve Rusya’ya Suriye’de siyasi taşlarını yerleştirmek için biraz daha zaman kazandırmaya yarar.
Clinton, ABD’nin “birlik içinde, demokratik” yeni Suriye rejimine geçiş sürecinde “Sünni, Alevi, Hıristiyan, Kürt, Dürzi, kadın, erkek tüm vatandaşların” temsil edilmesinde ısrarlı olduğunu söyledi. Bu tür bir gelecekte Esed’in yeri olmadığını ekledi. Söylediğinin Rusya’nın pozisyonundan tek farkı, Moskova’nın Esed’i hâlâ tamamen gözden çıkarmamış -ya da şimdilik öyle görünmek istiyor- olması. Ancak Ruslar, siyasi sahadaki şartlar arzu ettikleri yönde değişir değişmez, Esed’in tutunduğu son ipi de kesmekten imtina etmeyecektir. Suriye’deki müstakbel rejimin mümkün mertebe laik ve demokratik karakter taşıması, Rusya’nın göbekten bağlı olduğu bazı kesimlerin hayatiyetinin devamı adına önemli.
Haddizatında, aşırı uçlara kaymış, laik çizgiden çok uzaklaşmış bir yeni Suriye, Türkiye’nin de çıkarına değil. Ancak krizin tesirlerine fazlaca maruz kalmasından dolayı Türkiye’nin ABD ve Rusya kadar sabırlı davranma ve uzun süren fikri egzersizler yapma lüksü bulunmuyor. Onlar yeni Suriye yemeğini kısık ateşte pişirerek ağızlarına tam layık hale getirmek istiyor. Ankara ise bir an evvel sofraya koyma derdinde olduğundan ateşi harlandırmak istiyor. Ne var ki, Ortadoğu mutfağında ahçıbaşı Türkiye gibi bölgesel değil, ABD ve Rusya gibi küresel güçler. Ve bu güçler, Ankara’nın istişaresiz hamleler yapıp tüm hesaplarını bozmasından, erken doğuma sebebiyet vermesinden endişe ediyorlar. Bir kısım etkili silahların Türkiye üzerinden Suriye’deki bazı radikal direnişçilere geçmesinden rahatsızlar. ABD ve NATO, Patriot füzelerini Türkiye’nin ateşini yükseltmek değil, düşürmek için verdi. Suriye sınırları içinde kullanılmayacağını da defalarca ikrar ettiler.
Ankara, Esed sonrasında laik ve mümkünse demokratik bir Suriye’nin inşası için büyük güçlerce yapılan hazırlıklara katkılarını daha da artırarak rejim değişikliği sürecini hızlandırabilir. Ülkedeki Sünnilere ilaveten Aleviler, gayrimüslimler, Kürtler ve diğer tüm gruplarla bağlarını güçlendirebilir. Yeni Suriye’de de etkisini sürdürecek Alevi-Nusayri kesimle angajman adına Türkiye’deki Alevilerin çoğunluğunu temsil eden siyasi ve sivil hareketler özel stratejik değer taşıyor. Türkiye, geniş açılımlarıyla ABD ve Rusya gibi büyük oyuncuların Suriye’nin geleceğine ilişkin malum korkularını daha çabuk yenmelerine yardımcı olabilir. Dolayısıyla diplomatik sahada da Esed’in ipinin çekilmesi hedefine daha çabuk ulaşılabilir.
Suriye’de sona gelindikçe ve parsayı toplama vakti yaklaştıkça ABD ile Rusya sürecin siyasi kontrolünü iyice ele geçirmeye başlıyor. Aralarındaki gerginlik de bence kontrollü. Askerî şartların hızla Esed aleyhine işlemesi, büyük pazarlığın daha erken sonuçlanmasına yol açabilir. Laiklik ortak paydasında yeni bir Suriye rejiminin temelleri bir bir atılıyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment