Kendimi ihbar ediyorum
Müslümanların mağdur olduğu vesayet dönemlerinde medyanın kullandığı bir jargon vardı: “Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen…” Aba altından sopa göstermeydi bunun adı.
Haber daha sonra üstü kapalı gönderme, karalama veya tehdit cümleleri ile devam ederdi. O yıllarda bir yazı kaleme almış ve aynen şunu demiştim: “Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen değil; Fethullah Gülen’e yakınlığı ile şeref duyan.” Dindar muhafazakâr diye bilinen AKP iktidarı döneminde aynı mantık örgüsü üzerine kurulu bir yazı kaleme alacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama akla gelmeyen başa geldi. Olsun, zaten bu süreç hiç akla gelmeyen şeylerin yaşandığı dönem olarak anılacak ileride. Bu kervana ben de katılmışım; çok mu?
Mevzu şu; Aydınlık Gazetesi “Fethullah Gülen suç örgütü” başlıklı bir dizi yayınladı geçen hafta. Habere göre 45 kişilik bir isim listesi üzerinde duruluyormuş ve bu isimler Latif Erdoğan’a sorulmuş. Orada benim de adım geçiyor. Hakkımda yazılan bir satırlık cümle şu şekilde: “Ahmet Kurucan: Fethullah Gülen’den özel ders alan “mollalar”dandır.”
Şimdi dikkat; eğer Fethullah Gülen’den özel ders almak suç ise kendimi ihbar ediyorum, ben bu suçu işledim. Aslında derinlemesine bir gözle bakacak olursanız bu ihbarı 1990’dan verdiğim konferanslarda, yaptığım sohbetlerde yüzlerce defa söyledim. Fiili yazarlık hayatımın başladığı 1992 yılından beri değişik vesilelerde yüzlerce, binlerce defa yazdım. Bir kez daha yazayım ve ihbar olacağı için nefsi mütekellim vahde sigasıyla ifade edeyim.
1985 Ankara İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Mezun olur olmaz Hocaefendi’nin yanına gittim. Yaklaşık 3 yıl kendisinden özel ders aldım. Tefsir, fıkıh, hadis, kelam, tasavvuf, usul, Arapça ve belagat kitaplarını Hocaefendi ile birlikte hoca talebe disiplini bağlı kalarak arz-takrir metodu ile okudum. Okuduğum kitapları gerek ders gerekse sohbetler esnasında tuttuğum notları kitaplaştırdığımız Fasıldan Fasıla serisinin ilk cildinde açıkça yazdım. Yaklaşık 19 yıl önce yazdığım kitap isimlerini bir daha yazayım: Tefsir’den İ.Kesir’in Muhtasaru Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azim ve Muhammed Ali es-Sâbûnî’nin Revaiü’l-Beyan Tefsir-i Âyâti’l-Ahkâm; hadisten Buhari; fıkıhtan Ebu’l-Hasen Burhânüddin el-Mergînânî’nin El-Hidâye’si, usul-u fıkıhtan Abdülkerim Zeydan’ın El-Veciz’i; kelamdan Mehmed Vehbi Efendi’nin El-Akaidü’l-Hayriyye’si; tasavvuftan Kuşeyrî’nin Er-Risâletü’l-Kuşeyriyye fî Ulûmi’t-Tasavvuf’u; alet ilmi olarak Arapçadan Ali Cârim Mustafa Emin’in En-Nahvu’l-Vâdıh’ı; belagattan da Ahmet el-Haşimî’nin Cevahirü’l-belağa fi’l-meani ve’l-beyan ve’l-bedi’ isimli kitapları.
Daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nda tam 7 yıl Manisa’nın Ahmetli, İzmir’in Aliağa ve İstanbul’un Kadıköy ilçelerinde vaizlik görevi yaptım. Ahmetli ve Aliağa’da görev yaptığım yıllarda Turgutlu ve Manisa İmam Hatip Lisesi ve İzmir İlahiyat Fakültesi talebelerine gönüllü olarak hafta sonları Arapça, fıkıh, hadis, tefsir dersleri verdim. İstanbul’da kaldığım süreçte Marmara İlahiyat Fakültesi talebeleri ile aynı dersleri yaptım.
Neden? İslam geleneğinden habersiz yaşayanlar için haklı ve yerinde diye nitelendirebileceğim bu soruyu Diyanet İşleri Başkanlığı, Haseki Eğitim Merkezi ve ilahiyat fakültelerinde görev yapan hocalarımızla, aynı türden programları yıllardan beri devam ettiren Aziz Mahmud Hüdayi’den Akabe Vakfı’na kadar vakıflarda görev yapan hocalarımıza sormak lazım.
Ne hissediyor, ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben ağlanacak halimize bu satırları yazarken sadece gülüyorum. Aylar önce bir yazıma başlık yaptığım gibi savrulmanın böylesi diyor ve kendi kendime lahavle çekiyorum.
Dindar nesil yetiştireceğiz diye siyaset meydanlarını çınlatan, imam hatip liselerini orta eğitimin merkezine koyan, liselere siyer dersi koymakla övünen bir iktidarın İslami ilimleri bana göre master ve doktora dersi seviyesinde öğrenilmesini, öğretilmesini suç unsuru olarak göreceğinin emarelerini vermesi ne kadar da acı?
Sözü uzatmaya gerek yok. 5 yıllık ilahiyat tahsilim boyunca okuduğum ve öğrendiğimden çok daha fazlasını Hocaefendi’nin yanında okudum ve öğrendim. Eğer bu suç ise kendimi ihbar ediyorum, ben bu suçu işledim; hem de seve seve.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment