Ortak hedeflere yönelterek
Bir evvelki yazımda bahsettiğim, “Barış Pedagojisi Dersleri Konferansı” üzerinde bugün de devam etmek istiyorum.
Frankfurt’ta kurulan GEBİF (Gesellschaft für Bildung und Förderung) Yani “Eğitim ve Danışmanlık Kurumu” bu sene de aynı konuda bir organize yaptı. Dün meseleye bir giriş yapmıştık…
Türk Profesör Havva Hanımefendi’nin gençlerimizin haksızlığa uğramalarının dezavantaja sebep olan yönlerini resmî belgelere bağlı olarak anlatmasından sonra sıra, Hayfa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gavriel Salomon’a gelmişti. Ama üst üste iki ameliyat geçirdiği için gelememiş. Halbuki 2013 Ekim’deki ilk konferansta çok orijinal şeyler söylemiş: “Biz öğrencilerimizi ortak hedeflerde grup grup yarıştırıyor ve birinci gelenlere ödül veriyoruz. Ama gruplara ayırırken her grubun içine mutlaka bir Müslüman, bir Hıristiyan, bir de Musevî öğrenci koyuyorduk. Böylece öğrenciler, beraber çalışırken yarışı kendi gruplarının kazanması için gayret ediyor, kaynaşıyor, kardeş oluyorlardı. Barış eğitimi kolay bir şey değil… Her yönden desteklenmesi ve ısrarla ve dikkatle devam edilmesi gerekiyor. Sanki denize bir avuç şeker atmak gibi bir şey… Yani devamlı şeker atmak gerekiyor…” demişti.
Heidelberg Üniversitesi’nden Prof. Dr. Volker Lenhart, Kant’ın bir lokantada liseler için yazdığı “Zum Ewigen Frieden” (Ebedî Barış) yazısı üzerinde durdu.
Avusturya Alpen-Adria Üniversitesi’nden Prof. Dr. Werner Winstersteiner, “küresel vatandaşlık” üzerine tebliğini sunup ırkçı görüşlere karşı yapılacaklar üzerinde durdu. Ama her şeyden önce barış eğitimi ile bir şeylerin değişebileceğine dair güçlü bir ümit ve inancın olması gerektiğini söyledi.
Polonya’daki Vistula Üniversitemizden Prof. Dr. Longin Pastusiak, Sovyetler’in dağılmasından sonra Yeni Avrupa’da hâlâ barış içinde bir düzene sahip olunamadığını ifade etti. 1991-1999 senelerinde baba Bush’un tam 43 defa “Yeni Dünya Düzeni”nden bahsettiğini, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler’de de Yeni Dünya Düzeni’nden bahsedildiğini ama bir türlü o düzenin kurulamadığını ifade ettikten sonra “Hâlâ dünyanın 70 bölgesinde çatışmaların olduğunu söyledi. Çünkü dünya nizamı tek veya birkaç süper gücün jandarmalığına bırakılamaz. Bütün paydaların işin içinde olması gerekir.” dedi. Sonra da “Fazlasıyla yavaş ilerleyen gayretlerle problem çözülemez. Hızlı hareket etmeliyiz. Yerel düşünelim ama küresel olarak hareket edelim.” diye konuşmasını bitirdi.
Belarusian Üniversitesi’nden Prof. Dr. Marina Mojeiko, dinî bilgilerin küçük yaşlarda doğru olarak çocuklara verilmesi gerektiğini söyledi. “Bir dinler tarihi uzmanı olarak, üniversite talebelerine ne anlatmışsam, bahsettiğim dine temâyül gösterdiklerine şahit oldum. Demek ki, gençler çok boş!.. Bir satanist (şeytana tapan) öğrencim vardı, sırf satanist arkadaşlarının kendisini de şeytana kurban etmelerinden korktuğundan dolayı ülkeyi terk etti.” dedi.
ABD’nin Northern Iowa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Radhi, Al-Mabuk, üç sene çalışıp dünyadaki pek çok Hizmet okulları üzerinde araştırmalar yaparak bir kitap yazdığını söyledi. Gözlemlerine dayanarak, daha âdil ve barışçı bir dünya için Hizmet Hareketi’nin okullarında her şeyin en mükemmel şekilde verildiğini, Bosna gibi çatışma bölgelerinde bile sözlü idealleri yansıtmanın ötesinde yaşanan gerçekler olarak harika güzelliklere şâhit olduğunu bütün samimiyetini ortaya koyarak ifade etti. Sonra herkesin, mutlaka bir Hizmet okulunu ziyaret etmelerini tavsiye etti…
Aslında, birbirinin kutsalına saldırarak dünyayı bir dinamit fıçısı haline getirenlere karşı da, ‘Barış Eğitimi’ derslerinin içine, kutsala yani kendi kutsalı gibi başkalarının kutsalına da saygı dersi de konulmalıdır. Yoksa, haddini aşan ifadeler ve azgın–taşkın mâna ifade eden karikatürlerle radikal görünümlü provokatörlere malzeme verilmiş olunuyor. Onun için daha çocukken bunun çaresini düşünüp eğitimini de vermemiz gerekiyor…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment