Karanlık gece parçaları gibi…
Peygamber Efendimiz (sas) buyurdu ki: “Muhakkak ki, ileride karanlık gece parçaları gibi fitneler olacak. ‘Ey Allah’ın Resûlü ondan kurtuluş nasıl olur?’ denildi.
O buyurdu ki: ‘Yüce Allah’ın Kitabı onda sizden öncekilerin haberleri, sizden sonrakilerin haberleri ve sizinle ilgili hükümler vardır. O bir eğlence vasıtası değildir. Hak ile bâtılı ayıran İlâhî bir kelâmdır. O’nu, kibirlenerek terk edenin Allah belini kırar. Kim doğru yolu O’ndan başkasında ararsa, Allah onu sapıklığa düşürür. O, Allah’ın sağlam ipidir. Apaçık nurudur. Hikmet dolu Kur’an’dır. Doğru yoldur. Nefsânî arzuların sapıtmamasına, görüşlerin dağılmamasına yegâne sebep O’dur. Âlimler O’na doymaz, Allah’tan korkarak günah işlemekten çekinenler, O’ndan usanmazlar. O’nun ilmini bilen ileri gider, O’nunla amel eden sevap kazanır. O’nunla hükmeden adâlet eder. O’na sımsıkı sarılan doğru yolu bulur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/91)
Hz. Ali (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sas) (bir gün): ‘Gençlerinizin fıska, günaha düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman hâliniz ne olur?’ diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle): ‘Ey Allah’ın Resûlü, yani böyle bir hâl mi gelecek?’ dediler. ‘Evet, hatta daha beteri!’ buyurdu ve devam etti: “Emr-i bi’l-ma’rufta bulunmadığınız, nehy-i ani’l-münker yapmadığınız vakit haliniz ne olur?’ diye sordu. (Yanındakiler hayretle): ‘Yani bu olacak mı?’ dediler. ‘Evet, hatta daha beteri!’ buyurdular ve sormaya devam ettiler: ‘Münkeri emredip, ma’rufu yasakladığınız zaman hâliniz ne olur?’ (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek): ‘Ey Allah’ın Resûlü! Bu mutlaka olacak mı?’ dediler. ‘Evet, hatta daha beteri!’ buyurdular ve devam ettiler: ‘Ma’rufu münker, münkeri de ma’ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?’ (Yanındaki Ashab): ‘Ey Allah’ın Resûlü! Bu mutlaka olacak mı?’ diye sordular. ‘Evet, olacak!’ buyurdular.” (Ebu Yâlâ’nın Müsned)
Bu sonuncu hadis-i şerife bakınca o günlerin içinde olduğumuzu anlıyoruz. Bir ekrandan seyreder gibi Efendimiz (sas) bu günleri görmüş ve devre devre ve teker teker olacakları anlatmış. Peki kurtuluş ne? Onu da baştaki hadis-i şerif anlatıyor ve karanlık gece parçaları gibi fitnelerden kurtuluş reçetesini veriyor.
Kıyame Sûresi’nde, Kur’an-ı Kerim’in hazinelerinin keşfi ve cevherlerinin sergilenmesinin zamanı da müjdeleniyor: “Ey Muhammed, sana vahyedileni unutmamak için tekrarlarken hemen anında bellemek için dilini hareket ettirme… Çünkü Kur’an’ı senin kalbinde toplamak ve onu okutmak Bize ait bir iştir… O halde Biz Kur’an’ı okuduğumuzda, sen de onun okunuşunu izle… Sonra onu beyan da Bize ait bir iştir.” (Kıyamet Suresi, 75/16-19)
Mektubat kitabında, Üstad Hazretleri, 1900’lerin başında mühim bir zâtın (kanaatımca Hz. Ali Efendimiz’in) kendisine “Kur’an’ın i’cazını (mucizelik yönlerini) beyan et” diye emrettiğini yazıyor… Risale-i Nurlar, Kur’an hazinelerinden çıkarılmış, çağımızı ve geleceği nurlandırıp aydınlatacak Kur’an cevherleridir. Sulh-i umumiyi temin edecek güzellikler ihtiva eden bu mübarek eserler tekrar tekrar mütalaa edilmelidir. Bedîu’l-beyan ifadelerle örgülenen bu Anadolu mahsulü güzel eserlerin ve hârika programın hayata geçirilmiş şekli olan ve dünyanın her tarafında insanlığı gayrete getiren şu hizmete de sahip çıkmak gerekir. Bizim ve bütün insanlığın geleceği buna bağlıdır… Ülkemizde ve bütün dünyada İslâmiyet’in pâk alnına sürülen yağlı karayı temizleyecek de bu hizmet ve bu temiz gayretlerdir. Onun için geri adım atmadan ve hiçbir taviz vermeden şu doğru yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Gerisini inşallah Cenab-ı Hak halledecektir…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment