Sevgi asla değişmez; Interstellar
Kabul edelim ki artık ‘Christopher Nolan Filmleri’ diye bir gerçeklik var. Yeni bir film çekeceği haberinin sadece kulislere düşmesi, aylarca konuşulup kafalarda soru işaretleri oluşturmasına yetiyor. Peki kim bu Christopher Nolan? O hepimizin bildiği Inceptıon, Memonto, The Prestıge ve The Dark Knight gibi önemli filmlerin yönetmeni.
Nolan’ın son yapımı ‘Interstellar.’ Geçtiğimiz hafta vizyona giren filmin ABD’de ilk hafta gişe hâsılatı 47.5 milyon dolar. Bir uzay filmi olan ‘Interstellar’ daha çekilmeden hakkında birçok görüş öne sürüldü. Tabi beklentiler de bir hayli yüksek tutuldu. Sebebi Nolan’ın sıkı bir Stanley Kubrick hayranı olmasıydı. Bilindiği gibi Kubrick’in ‘2001: A Space Odyssey’ filmi tüm zamanların en iyi bilim kurgu yapıtları arasında görülüyor. Durum böyle olunca Interstellar’ın 2001’i geçeceği bile iddia edildi. Nolan ise gösterimden önce verdiği röportajda film için 2001 kadar The Right Stuff’dan da etkilendiğini açıkladı.
Gelgelelim filmin hikâyesine… Cooper sahip olduğu mısır tarlaları arasında çiftçilik yaparak geçimini sağlar. Hayatını iki çocuğuna adayan Cooper’a bu konuda Büyükbaba Donald’da yardımcı olmaktadır. Cooper’ın 10 yaşındaki kızı Murph ise şaşırtıcı bir zekâya sahiptir. Teknik bilgisi ve becerisi yüksek olmasına rağmen Cooper geçmişinin tam tersine artık bilimden uzak durur. Ancak bir gün karşısına ailesinin, dahası insanlığın güvenliği açısından reddedemeyeceği bir teklif çıkar ve yol ayrımında kalır. Zor bir karar verir.
Bilim kurguların öne çıkan temalarından biridir insanlığın dünyada sonunun gelmesi. Interstellar’da bu temayı farklı bir yerden çıkış noktası yapıyor kendine. Yaşam alanları kısıtlanan insanlar uzayda başka dünyalar bulma hayalini kurar. Bu görevi Hollywood yapımlarındaki sarsılmaz kurum olan NASA üstlenir ve çalışmaları yürütür. Yönetmen konusunu bilim kurguların böyle birkaç klasikleri üzerine oturtmaktan vazgeçememiş.
Cooper’ın kızı Murph ile kurduğu sıkı bağ ve duygusal diyaloglar dikkat çekiyor. Murph filmde daha baskın bir karakter olabilir fakat Cooper’ın oğluyla olan ilişkisi neredeyse yok sayılıyor. Bu aynı zamanda bir tezatlığı da beraberinde getiriyor. Cooper ailesi için uzaya çıkmış fedakâr bir baba figürü çizerken, oğlunun bu kadar kenarda bırakılması da düşündürüyor. Hele ki film ısrarla sevgi mesajları veriyorken. Interstellar uzay yapıtı olmasının yanı sıra buram buram lirizm ve dram kokuyor. Olması gerektiğinden biraz fazla olunca film bir anda klişelere boğuluyor. Tam nefeslerimizin kesildiği yerde ‘Bu da neyin nesiydi?’ dedirten lirik diyaloglar olmasaydı daha iyi mi olurdu acaba!
Interstellar, ne yalan söyleyelim belki bir 2001 olamamış ama hakkını da teslim etmek gerekir. Görsel efektler, müziğin kullanımı ve kurgu olarak iyi etkiler bırakıyor. Son derece inandırıcı yapıda ki uzay görüntüleri, merak edilen kara delik ve diğer gezegenlerin tasviri oldukça başarılı sunuluyor. Müzikleri ise filmde başlı başına bir başarı olarak görmek mümkün. Çünkü filmin müzikleri Hans Zimmer imzası taşıyor. Nolan’ın ‘Bellek’ kavramına verdiği önem Interstellar’da da karşımıza çıkıyor. Özellikle de beşinci boyutun ele alındığı sahnede. Filmde yoğun olarak gözlemlediğimiz kuantum fiziği, görecelik kavramı, boyut-zaman ilişkisi ve solucan deliği açıklamaları ara ara veriliyor. Yönetmen bu şekilde yoğunluğu çözmeye çalışmış. Filmin epik tarafı ise daha çok boyut zaman çatışması üzerine şekilleniyor.
Nolan’ın, senaryosunu kardeşi Jonathan Nolan ile kaleme aldığı filmin oyuncu kadrosunda Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Mackenzie Foy, Matt Damon ve Bill Irwin gibi isimler yer alıyor. McConaughey ve Foy filmde güçlü ve başarılı performansları ile öne çıkıyor. Bilimkurgunun yanı sıra dramatik öğeler de içeren yapımın senaryosu Fizikçi Kip S. Thorne’nun evrendeki ‘Solucan Delikleri’ teorisinden ilham alıyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment