Psikopatlar galerisi

Psikopatlar galerisi

Kısa filmi Six Shooter ile 2005’te Oscar heykelciğine sahip olan İrlandalı yazar ve yönetmen Martin McDonagh asıl çıkışını senaryosunu da yazdığı In Bruges ile 2008’de yapmıştı.


İlk uzun metrajlı filmiyle kayda değer bir hayran kitlesi yakalayan yönetmen ikinci işinde sevenlerini aynı oranda mutlu edemiyor.


Seyrin girizgâhında genel plan çekilen Hollywood tepesini görmemiz boşuna değil. Muhatap olacağımız film, tıkanma dönemini aşmaya çalışan bir yazarın senaryosunu kaleme alma sürecini bizlerle paylaşıyor. Yer yer klişelere göz kırpan, bir yerde bu kalıplarla dalga geçmeyi denerken bir taraftan da bu lâlettayin formüllerin tuzağına düşen, kimi diyaloglarda Amerikan sinemasının ezberlerini eleştirirken kendisi de yeni bir şey söyleyemeyen filmin senaristinin bu sıkışmış halini Hollywood’un bir türlü güncelleyemeyen, kendini tekrar eden ruh haliyle de özdeşleştirebiliriz.


Marty (Colin Farrell), Yedi Psikopat isimli senaryosu üzerinde çalışmaktadır. Yakın arkadaşı, susmak bilmeyen Billy (Sam Rockwell) hem onun baş belası hem de en önemli ilham kaynağıdır. İşsiz bir aktördür Billy ve köpek hırsızlığı yaparak hayatını sürdürmektedir, ortağı Hans (Christopher Walken) ise hızlı ve bir o kadar da enteresan geçmişinin ardından dine sığınmayı tercih etmiştir. Daha çok zengin insanların köpeklerini kaçıran ikili bir gün sert kayaya çarpar, Chralie (Woody Harrelson) isimli dengesiz bir katilin küçük köpeğini çalar. Köpeğine kavuşmak için her şeyi göze alacaktır Chralie. Senaristimiz için oldukça mümbit bir ortam söz konusudur. Adeta belaya ve psikopatlara karşı bir çekim kuvveti uygulayan Marty kendini çatışmaların ortasında senaryosunu yazarken bulur.


Daha açılıştan itibaren silahla kafa patlatma sahnelerine maruz kaldığımız ve handiyse dakika başına üç cinayetin işlendiği, kanın gövdeyi götürdüğü filmin tutarsız pozisyonu şiddeti konu etme biçiminde de kendini ele veriyor. Hayatı onarma iddiasında olan bir senaryo yazmak niyetinde Marty ve şiddet içermeyen bir son için senaryoyu birlikte yazdığı arkadaşlarına karşı mücadele vermekte. Her ne kadar seyir boyunca bu söylem pekiştirilmeye çalışılsa da cinayetler de art arda işlenmeye devam ediyor hem de oldukça pornografik bir sunumla. Sadece kanlı sahneler değil, filmin genel mantığı da Tarantino sinemasını akıllara getiriyor.


Komedi, drama, gerilim, suç gibi türler arasında gezinen film en çok da kara mizah sularında ilerliyor. Senaristin hem yazdığı hem de aynı anda bize izlettiği filmin kurgusunda, yazı yazma sürecini akıllara getiren parçalı bir anlatım söz konusu. Her bir psikopatı tanıma aşamamız, zaman zaman bazı sahnelerin hayal edilmesi ya da silinip yerine yenilerin yazılmasına görsel bir şahitlik izleyiciye düşen. Bu tercihin bir sonucu filmin parçalı bir dile sahip olması, hikâyelerin birbirine tam manasıyla bağlanamaması. İlginç karakterler ve hikâyeler söz konusu ama hiçbiri tam manasıyla derinleşemiyor. Psikopatların resmigeçit yaptığı filmde ünlü simaların başarılı oyunculuklarına ise diyecek yok. Özellikle Tom Waits’in canlandırdığı, elinde tavşanıyla gezinen Zachariah ve cinayete doymayan esrarengiz karısı filmin en kayda değer simaları.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.