Related Articles
Edward Norton’dan Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteci için kampanya
Ünlü oyuncu Edward Norton ailesini kaybeden, Türkiye’de yaşayan ve Michigan’a taşınacak olan bir Suriyeli mültecinin haberini okuyunca, bu kişi için internette kampanya başlattı.
Suriyeli bilim insanı bir bombalama sonrası eşi ve kızını kaybetmiş. Diğer çocukları ise kurtulmuş. Şu an Türkiye’de yaşayan bilim insanı bombala sırasında ailesinden 7 kişiyi kaybetmiş. Şu sıralar mide kanseriyle de mücadele eden adamın yakında Michigan’a taşınacak.
Türkiye’de oturduğu dairenin kirasını bile ödeyemediğini, doktora yaptığı halde çalışma izni olmadığı için üniversitelerde kendisine görev verilmediğini anlatıyor, “Üniversitede kitabım okutuluyor ama ben ders veremiyorum” diyerek.
Kendisini ve hayatını şu şekilde anlatıyor, “Annem ev hanımı, babam çiftçiydi. Eğitimimi her zaman desteklediler ancak beni yönlendirmediler. Bilim hakkında çok fazla şey bilmezlerdi. Ancak ben bilim insanı olmaya kararlıydım. Suriye’deki tüm liseler arasında en yüksek üçüncü dereceyle mezun oldum liseden. Okul paramı ödeyebilmek için geceleri inşaatta çalıştım. Daha o yaştayken benim yönetimime bırakılan şantiyeler vardı. Üniversiteyi birincilikle bitirdim. Doktoramı yapabilmem için burs verildi. Amacıma ulaşmak için çok şey yaptım, her şeyimi verdim. 100 liram varsa, hepsini kitaplara yatırdım. Nihai amacım muhteşem bir bilim insanı olup, insanlığa sürecek bir katkıda bulunmaktı.
Eşimle görücü usulü evlenmedik, birbirimize aşık olduk. Üniversitede öğrenciyken tanıştık. O hukuk okuyordu. Birlikte bir aile kurduk. Oldukça modern bir aileydik. İyi günlerimiz, kötü günlerimiz, zengin günlerimiz, yoksul günlerimiz oldu ancak her zaman bir aradaydık. Her yemeği birlikte yedik ve çocuklarımızı iyi eğittik. Kızım doktor olacaktı. Oğlum okuldaki en zeki öğrenciydi. Yaşadığımız çevrede herkes bizi tanırdıi. Kimseyle bir problemimiz yoktu, hiçbir partiyle ya da süren rejimle bir alakamız yoktu. Gerçekten herkes bizi severdi.
Bu siteyi ailem için inşa etmiştim. Parasını biriktirdim, tasarımını kendim yaptım, inşasını takip ettim. İlk füze sarı evin içinden geçip pembe olanın içinde patladı. İnsanların yaşadığı bölgede kullanılmaması gereken bir füzeydi, içinde iğneli ve şarapnelli 116 tane küçük bomba vardı. Pembe ev ağabeyimindi, o ve tüm ailesi öldü. İkinci füze yeşil eve atıldı, ancak patlamadı. Benim evimdi orası. Eğer patlasaydı çocuklarımın hepsi ölürdü. Ama yalnızca en üst katı yerle bir etti, orada da eşim ve kızım vardı. 16 kişi öldü, 7 tanesi benim ailemdi.
Füzeler atıldığında ben şehir dışında bir projenin başındaydım. Yardım edecek kimse olmadığı için oğlum annesinin ve kız kardeşinin parçalarını kendisi taşıdı. 14 yaşındaydı. Çok zekiydi, sınıfın en iyi öğrenciyidi. Eskisi gibi değil artık. Olaydan hemen sonra defterine defalarca anne yazdı, gecelerce ağladı. İki yıl geçti ama acısı dinmedi. Hiçbir şeye odaklanamıyor, her şeyden çok çabuk sıkılıyor. Kızım da evdeydi. Onun boynunda hala şarapnel var. Hayatta kaldık ancak psikolojik olarak öldük. O gün bizim için her şey bitti. Kaderimiz, bu hayatta bize düşen de buymuş.
Evimizdeki zarar görmemiş eşyalar birkaç gün içinde yağmalandı. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Bu evin bile kirasını ödeyemiyorum. İki yıldır Türkiye’deyim. Ölü gibiyim burada. Hayatım yok, saygım yok, çocuklarım okula gidemiyor. Doktoram var ancak oturma iznim olmadığı için çalışamıyorum. Burada benim yazdığım kitabın okutulduğu bir üniversite var ancak bana iş vermiyorlar. Hayatta kalmak için tasarım yapıp Türklere veriyorum, onlar da kullandığım malzemeyi bile zar zor karşılayacak bir para veriyorlar bana. Bu yıl 270 büyük ev için büyük bir proje yaptım, bir Türkiye vatandaşının kazanacağının yüzde biri verildi bana. Burada yaptığım işe saygı yok. Yalnızca paraya saygı var.
Bombadan önce hiçbir problemim yoktu. Bana kalırsa üzüntüden ve stresten kanser oldum. Mide kanseriyim. Her geçen gün daha da ağrı veriyor. Size şu an bunları anlatabiliyorum çünkü ağrı kesici aldım. İç kanamam var. Burada beş farklı hastaneye gittim. Sigortam olmadığı için yapabilecekleri bir şey olmadığını söylüyorlar. Amerika’daki bir arkadaşım basit bir ameliyat olduğunu söyledi ancak zamanla yarışıyorum. Yayılıyor ve sanırım yakında midemden başka yerlere de sıçrayacak. Yapabileceğim hiçbir şey yok.
Bence hala dünyada bir şeyleri değiştirmek için bir şansım var. Amerika’ya ulaştığımda patentini alabileceğimi düşündüğüm icatlarım var. İcatlarımdan biri şu an İstanbul metrosunda kullanılıyor mesela. Yakıtı olmadan 48 saat uçabilen bir uçağın skeçlerini çizdim. Depremleri meydana gelmeden haftalar önce tahmin edebilecek bir cihaz üzerine çalışıyorum. Bugün Troy, Michigan’a gideceğimi öğrendim. Nasıl bir yer olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yok. Umarım güvenli ve bilime saygı duyulan bir yerdir. Yalnızca çalışmaya geri dönmek istiyorum. Yeniden bir insan olabilmek istiyorum. Dünya beni bittim sansın istemiyorum. Ben hala buradayım.”
Norton bu kişinin hikayesini “Humans of New York” sitesinde okuduğunu belirtip ardından hemen crowdrise sitesinde bir kampanya başlattı.
Şu ana kadar 429 bin dolar bağışlanan kampanya devam ediyor.
Norton konuyla ilgili yazdığı yazıda, “Bu hikayeyi okur okumaz gözyaşlarıma hakim olamadım. Bu adam pek çok kişinin ruhunu paramparça edecek, inancını yok edecek yıkımlar yaşamış. Yine de yılmadan dünyaya bir artı getirmek için bir şeyler yapmak istiyor. Burada yapacağımız her yardım onu sağlığına kavuşturmaya yardım edebilir. Yaşadığı trajedinin ardından yeni bir hayat kurmasını sağlayabilir” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Obama’nın da ilgisini çeken bu hikaye kısa sürede ülke gündemine taşındı. Obama bu kişinin hikayesini okuduktan sonra Facebook’ta şunları yazdı, “Bir baba ve eş olarak katlandığınız acıları hayal dahi edemem. Siz ve aileniz bir ilham kaynağısınız. Biliyorum ki Michigan’ın güzel insanları sizi şefkat ile kucaklayıp, hak ettiğiniz değeri verecek. Evet, hala dünyada fark yaratabilirsiniz ve bunları burada gerçekleştirirseniz gurur duyarız. Yeni evinize hoş geldiniz. Artık Amerikayı muhteşem yapan şeylerden bir parçasınız.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment