Ebru sanatçısı Bingül Sevimli’ye PII’dan üstün sanatçı ödülü
Geçtiğimiz Pazar günü, PII (Peace Island Institue) ve JFK Pastoral Care’in lojistik desteğiyle düzenlenen ‘Toplumumuzda Kadın ve Sanat’ ve ‘Kadınların Görsel Sanatlara Katkıları’ temalı programda New Jersey’de seramik ve kil üzerinde çalışan Linda La Stella, Metuchen ve Ebru sanatçısı Bingül Sevimli ödüllerini aldı.
Ödül töreni sırasında, ekrana yansıtılan kamerayla Ebru sanatını seyirciler önünde icra eden Bingül Sevimli, katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü.
Konuşması sırasında Ebru sanatının bir sevgi ve sabır sanatı olduğunu söyleyen Bingül Sevimli, Türkiye’den uzakta da bu sanatla ilgili faaliyetler yapabildiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Ona bu imkanı ilk kez veren New Jersey Türk Kültür Merkezi’ne (TCCNJ) yetkililerine teşekkür eden Sevimli, ödül töreninin ardından Zaman Amerika’ya verdiği özel röportajda, ebru tutkusunu ve ABD’deki ebru serüvenini anlattı.
1. Bu ödülü almaya hak kazandığınızı duyduğunuzda neler hissettiniz?
Takdir edilmek, hatırlanmak mükemmel bir duygu. Sanatıma ve şahsıma verilen her ödül benim icin büyük anlamlar ifade etmektedir. Ayrıca beni bu ödüle layık gören herkese teşekkür ediyorum. Bunu bir vefa örneği olarak kabul ediyorum. Toplumun her kesiminde başarı sahibi, yapmış olduğu işin bilincindeki bireylerin ödüllendirilmesinin toplumsal gelişimimiz açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizdeki değerli sanatçıların hatırlanması ödüllendirilmesi kadar yurt dışında zor şartlarda emek veren sanatçılarımızın da unutulmamasını diliyorum. Bu konuda yurt dışında görevli olan diplomatlarımızın sanatçılarımızı takip etmeleri onların çalışmalarına destek olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ülkemiz adına yapılan her değerli katkının bir gün ülkemizin menfaatlerine katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Bu ödülü benim bu günlere gelmemi sağlayan aileme öncelikle anneme, babama, ablama sonra eşim, kızım ve destek veren tüm dostlarımın adına aldığımı söylemek isterim.
2. Ebru sanatıyla nasıl tanıştınız?
Lise öğrencisiydim, resim öğretmenimiz gazlı su üzerine hazır boyalarla taraklı Ebru yaptırmıştı. Çok eski bir tarihi olduğunu anlatmıştı .Çok etkilenmiştim. Resim dosyalarımızı kaplamıştık herkesin deseni farklı olduğundan üzerine isim yazma gereği duymamıştık. Aynı deseni bir kez yapabileceğiniz bir sanat olduğunu bu şekilde anlamıştım. Lise bittikten sonra Uludağ Üniversitesi’nde grafik ve resim okudum, burada Ebru sanatı ile ilgili teknik uygulama yapma şansım olmadı. Sadece teorik olarak bazı bilgiler aldığımızı hatırlıyorum. Aslında suyun içine damlattığınız zeytinyağının su üstünde oluşturduğu dairesel hareketler birer battal ebru örneğiydi. Ebrunun karakterini yaşamın her köşesinde görebiliyordum. Bulutlarda, deniz kıyısında, mikroskop görüntülerinde, uzaydan çekilmiş fotoğraflarda…Daha sonra öğretmenliğim süresince öğrencilerimle birlikte çalıştık ve Uludağ Üniversitesi Onkoloji Bölümü hastaları ile terapi amaçlı dersler yaptık.
Önceleri bu sanatı öğrenmek için bir ustadan ders almak fikri ağırbasıyordu. Çevremde böyle bir usta yoktu, olsa bile ustaların kaprisli ve gizemli dünyalarını paylaşamıyacağımı, usta- çırak sürecini yaşamak için çok geç olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden Ebru’yu kendi kendime yapmaya karar verdim ve deneme yanılma yolu ile geliştim. Üniversitede aldığım renk, teknik ve estetik öğretilerin birleşimi ile ortaya çıkan sonucun mükemmeliğini yaşadım. Kendimi okuduğum kitaplarla, yaptığım araştırmalarla geliştirdim, örnek aldığım Sn.Hikmet Barutçugil bu sanatta etkilendiğim ve kendime yakın gördüğüm üstad olmuştur. Sanatın evrenselliğine ve görsel sonsuzluğuna inanıyorum. Ebru da görsel bir sanattır, bir şablon içinde kalmadan diğer soyut resim anlayışı ile ilişkilendirilmelidir. Geleneklere saygılı kalarak Ebru’ya modern ve çağdaş bir görünüm kazandırmak çalışmalarıma ayrı bir özellik kattığına inanıyorum.
3. ABD’ye geldiğinizden beri Ebru sanatına ilişkin neler yaptınız?
Amerika’da, bir misafirimin ve şimdi de dostum Tülay öğretmenin oğlu Ebru sanatını duvarımda görmesi üzerine “Niye burda yapmıyorsunuz?” sorusunu sorunca ben de istek olursa yaparım demiştim. Bunun üzerine 10 kişilik bir bayan grubu ile ilk derslerimize başladık. Daha sonra ikinci tur ve yeni gruplar derken Ebru Sanatı Amerika’da New York ve çevresinde yayılmaya ve duyulmaya başladı.
Daha sonra Türk akademisyenlerin ve öğrencilerimizin bulunduğu çeşitli üniversitelerde, ana okulundan liseye farklı okullarda, kimi şehir kütüphanelerinde ve New York Queens Müzesi’nde 8 haftalık Ebru dersleri verdim. Sokak fuarlarına katıldım. 2009 yılında ilk kişisel sergimi açtım. New York Tenis Kulübü’ne ve yardım amaçlı bir çok kuruma ebrularımı bağışladım. Böylece hem sosyal sorumluluklarımı yerine getirdim hem de ABD’de Ebru sanatını Türk sanatımız olarak tanıtma fırsatı buldum.
3. Geleneksel Türk sanatlarının ABD’de yeterince tanıtıldığına inanıyor musunuz? Neler yapılıyor daha başka neler yapılabilir?
Amerika’nın doğusundan batısına kuzeyinden güneye geniş bir coğrafyada çok farklı eyaletlerde tanıtım faaliyetlerine katıldım. Amerika’da Ebru sanatının benzer uygulamalarını otantiğine uygun olmadan yapıldığını ve hatta sektör olarak ticari metalara uygulanıp satıldığına şahit oluyorum. Sonuçları tabi ki aynı değil, dolayısıyla taş yerinde ağırdır sözünü burada hatırlamak gerekir. Kullandığım tüm malzemeleri Türkiye’den getiriyorum. Doğal malzameden yapılması gerektiğini herkese anlatıyorum. Dolayısıyla bunların tanıtıma katkısı çok büyük oluyor. Ebru sanatının layık olduğu gibi ehli ellerde gerçek karakterinde tanıtılması gerektiğini düşünüyorum. Bazen yetersiz, fedekarlıkla ve gönüllü yapılan tanıtımların sanata olan bakışı negatif etkileyen düşüncelerin oluşmasına sebebiyet verdiğini görüyorum. Tabiki üzülüyorum. Ebruda, uzun yıllar tecrübe ile yapılan bir sanat olarak hergün öğrenecek birşeylerin olduğunun bilinmesi gerekir. Elimden geldiğince doğru yapılması adına Amerika’nın farklı eyaletlerinden aldığım e-postalara cevap verip gerek teknik gerekse malzeme konusunda yardımcı olmaya çalışıyorum. Ebru sanatına daha fazla tanıtım imkanı daha fazla destek olunması gerekiyor. Atölye çalışması yapılması gerekiyor. Evimde mutfakta, radyomun stüdyosunda Ebru dersleri vermeye çalışıyorum.
Hatta evimin mutfağında yapmış olduğum bir ebruya “aşure” adını verdim. Birgün yine mutfakta ebru yaparken bir yandanda düdüklü tencerede aşure yapıyordum. Düdüklü tencereden sular fışkırmaya başlayınca fıskiye gibi ebru teknesine geldi. Bozuldu diye üzülürken kâğıda bir aldım o kadar mumtazam bir şekilde noktasal boşluklar olmuş ki isteseniz yapamazsınız. İşte siyah-beyaz gelincik Ebrusu’nun adı da ‘AŞURE’ olmuştu.
5. Eminim, ABD’de bir çok kişi Ebru sanatıyla sizin vasıtanızla tanışıyor. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
William Paterson University, New York University, Cornell Üniversity, Üniversity of Pennsylivania, Marywood Üniversity gibi ve diğer College çalışmalarımın başarılı olduğunu düşünüyorum çünkü aynı okullar her yıl yeniden etkinliklerine davet etmekteler. Akademik personelin dışında öğrenci etkinlikleri de benim için önem taşıyor. Çünkü bir öğrencinin sanatın bir dalı ile ilgilenmesi onun öğrenciliği döneminde artı puanlar almasına neden oluyor. Dolayısıyla Tıp fakültesine giden bir öğrencinin de sanatın herhangi bir dalı ile uğraşması onun aynı zamanda iyi bir sanatsever olarak yetişmesine hatta iyi bir sanatçı olmasına sebep olabilir. Çok ilgilerini çekiyor. Gectiğimiz hafta New York’ta bulunan Washington Market School’da 20 öğretmene ders verdim ve ayda bir derslere devam edecekler.
Amerika sanat ve sanatçılarla dolu bir ülke olmasına rağmen Ebru sanatına ve bana gösterdikleri ilgi ve alakadan çok memnunum. Mesela, bir Amerikalı resim öğretmeni benden ders alıyor. Teknik öğreniyor ve bunun Türk sanatı olduğunu da öğrencilerine anlatıyor. Bu çok hoşuma gitti…Bir gün yine orta okul öğrencileri ile yaptık. Çok keyif aldılar. Öğretmenlerine “bu ders hergün olsa” dediler ve şimdi o öğretmen benden ders alıyor. Önce merak ediyorlar deneyince etkisini daha iyi anlıyorlar: Seyrederken bile insan dinleniyor.
Yine New York Long Island ‘Sunquam Elementry School’da 650 öğrenciyle günboyu tek tek Ebru yaptık ve hala konuşulduğunu, bölgenin eğitim müdürünün yine davet etmek istediğini duyuyorum. Amerikalı bir bayanın iki gün ders alabilmek için Florida’dan New York’a gelmesi benim için çok özel anektotlar arasında yer alır. Katıldığım onlarca sokak fuarlarında standımın önünün hiç boş kalmaması, gün boyu sürekli Ebru yapmaya çalışmam bütün yorgunluklarımı unutmama sebep oluyor. Çünkü sevgiyle yaptığınız herşey size keyif verir. İnanıyorum ki, bu sevgi sanatımda güzel sonuçlara sebep olmakta.
6. Ebru sanatı içinde birçok farklı teknik kullanılıyor, eserlerinizdeki doku çeşitliliğine bakılırsa siz de farklı tekniklerden yararlanıyorsunuz. Biraz bu teknikleri anlatır mısınız?
Tabi ki, öncelikle geleneksel karakterine sadık kalıyorum. Fakat sanatın modern düşünceyle gelişimine de önem veriyorum. Özellikle Amerika gibi bir ülkede böyle yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü malzeme zenginliğimiz ve doğallığı buna etken oluyor. Sanatın tablonun uzun yıllar aynı tonda kalabilmesi çok önemlidir. Mesela Van Gogh’un bir resmi taraklı Ebru’ya uyarlanabilir. Bu şekilde Modern çalışmaların yapılmasını destekliyorum.
7. Ebru sanatına ilişkin geleceğe dönük projeleriniz neler?
Aslında Ebru’ya dair o kadar çok şey düşünüyorm ki, bazen özel yaşamıma ait planları ertelemek durumunda kalıyorum. Çünkü ‘Ebru Sanatı’ benim bir parçam, ailemden biri gibi, sanırım bunu gerçek bir sevgi ve yaşamımın renkleri olarak görüyorum. Amatör ruh ile başladığım bu trendi gelecekte, inanıyorum ki; daha üslubu düzgün, kurallı ve içeriği zengin çalışmalara yansıtacağım. Ebru sanatını bir Türk Kültürü ve Sanatı olarak çağdaş ve modern bir görsellikte doğal malzemeler kullanarak Amerika Birleşik Devletleri’nde tanıtmak ve yaşatmak düşüncesindeyim. Uluslararası katılımlı Ebru sergisi, fuar ve festivaller organize etmek istiyorum. Yaşlılara yönelik Ebru programları, kanser hastalarına yönelik terapi amaçlı dersler, engelli insanlara yönelik çalışmalar yapmak, yardım amaçlı “Ebru Greeting Card” organizasyonu kurmak, “Ebru Magazin” adlı sanatsal vizyonu olan bir dergiyi yaşama geçirmek, projelerim arasında yer alıyor.
Okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine yönelik devam eden çalışmalarımın içeriğini zenginleştirmek, ortaokul ve liselerde Ebru Club’lar kurulmasına destek vermek, farklı seviyelerde renk, teknik, malzemenin doğallığı gibi teorik bilgi ve dokümanları çocuklarımızla paylaşmak istiyorum.
‘Ebru’ ya kurumsal kimlik kazandırma çalışmalarını projelendirmek, kaynak yaratmak ve Ebru’ya kalıcı nitelikler kazandırmak istiyorum. Moda ve ev tekstili konularında özel kreasyonlar hazırlamak, seramik ve porselen baskılarıyla ‘Ebru’ ile yeni formlar yaratmak üzerinde çalışıyorum.
Ekonomik kaygıların ön plana çıktığı bu günlerde proje üretmek çok zor gibi gözükse de imkansız değil . Toplumumuzda sanata duyarlı insanlar var ve bu misyonu onlarla birlikte paylaşmak ve yaşatmak istiyorum. Örneğin Manhattan’da onlarca Türk restorantı var, bu restoranları her gün yüzlerce insan yemek yemek için ziyaret etmekte… Bu restoranlarda ‘Ebru Sanatı’nı tanıtmak ve sergilemek, müşterilerine giderken yanlarında götürebileceği bir hatıra verebilmek hatta menüsünde bir Ebru tasarımı bulundurmak imkansız düşünceler olmamalıdır. İnanıyorum ki, bilgi paylaştıkça güzelleşir ve çoğalır.
Ebru Sanatı için bütün projelerime kaynak yaratacağını düşündüğüm ve hedef kitlesine daha yakın olacak Manhattan’da ‘Ebru Art Store & Cafe’ atölye, galeri, sanat malzemeleri ve içinde insanların kahvelerini içip sohbet edebilecekleri hatta öğle tatilinde bir saat bağımsız olarak ebru yapabileceği bir formatta otantik bir mekana sahip olmak istiyorum. Bunu başardığım takdirde hem diğer projelerime kaynak yaratmış hem bu sanatın ABD’deki vizyonunu geliştirmiş olacağım.
Ayrıca en büyük dileğim Times Square’de dünyanın en büyük Ebru baskısını yapmak ve bu baskının ünlü bir modacı ya da moda evine verip kostüm ya da aksesuarlarda yaşamasını sağlamak istiyorum.
8. Ebru sanatına ilgi duyanlara yeni başlayanlara neler tavsiye edersiniz?
Ebru sevginizle güzelleşen, sizi anlayan, ruh halinize yanıt ve huzur veren, yaşamınıza renk katan, fakat sabrınızı da ölçen bir sanat olduğunu hatırlatarak her yaşta herkesin denemesini tavsiye ederim. Belki doğal malzemeler ile çalışmanın vereceği zorluklar olacaktır. Suyun yoğunluğunun ayarlanması, boyaların karışım oranları gibi sorunları deneyerek çözebilirsiniz fakat umudu ve sabrı yitirmemelisiniz demek, ebruya yeni başlayanlara vereceğim en önemli anafikir olacaktır. Doğru bilgilere ulaşmalı, doğru malzemeye sahip olmalısınız, içinizde saklı olan düşünce ve yeteneği mutlaka onunla paylaşmalısınız, sanatın içinde bulacağınız nitelikleri kendi mantığınızla yorumlamalısınız. Önce geleneksel yöntemleri ve kuralları kavrayıp daha sonra kendi karakteristik özelliğinizdeki ayrıntıları ebruya yansıtmayı deneyebilirsiniz.
9. Ebru dışında da oldukça aktifsiniz neler yaptığınızı bize kısaca anlatır mısınız?
New York’tan yayın yapan Radyo Türküm’ün yayın akışını sağlıyorum. Programlar, bunlara uygun konuklar, etkinlikler günümü doldurmaya yeterli oluyor. Bazen evimi özlüyor olmama rağmen bütün bunları çok seviyorum. Anne olduğumu, evimi, eşimi hatta minik kedimi ihmal etmemek için büyük çaba sarfediyorum. Böyle yaşamak hoşuma gidiyor, zamanı hissetmiyorum. Amerika’da günler benim için çok hızlı geçiyor. Ayrıca cumartesi günleri Atatürk Okulu’nda öğretmenlik yapıyorum. Sabahtan velilere Ebru dersleri veriyorum, sonra da çocukların resim dersi…
Ayrıca bir yıldır kurucusu olduğum Halk Dansları Toplulugumuz’un başarılı çalışmalarının bir parçası olmaktan büyük onur duyuyorum. Arkadaşlarıma emekleri için gönülden teşekkür ediyorum.
10. ABD’de yaşayan Türk hanımlarının sosyal hayatta yeterince aktif olduklarına inanıyor musunuz? Sizin buradaki Türk toplumu ile ilişkileriniz nasıl?
Amerika’da yaşam oldukça zor. Hanımların yaşam yüklerinin oldukça ağır olduğunu tahmin ediyorum. Buna rağmen hanımların sosyal projelerde varolmalarını görmekten de çok mutlu oluyorum. Yeterli mi diye sorarsanız? Daha fazla aktif olmaları gerektiğine inanıyorum. Ayrıca ilgi alanlarında bir çok başarılı Türk hanımına rastlamak mümkün oluyor. Bundan da gurur duyuyorum. Radyo programlarımızda hanımlarımıza özel yayınlar yapmak onları bilinçlendirmek, başarılarını paylaşmaktan da keyif alıyorum.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment