Argo, 444 gün rehin tutulan eski büyükelçilik çalışanlarına umut oldu

Argo, 444 gün rehin tutulan eski büyükelçilik çalışanlarına umut oldu

Amerikalı ünlü yönetmen Ben Affleck’in ödüle doymayan “Argo” filmi ile yaşadıkları tutsaklık günleri bir kez daha dünya gündemine gelen eski büyükelçilik çalışanları, filmin yıllardır devam eden mücadelelerine olumlu katkıda bulunmasını umut ediyor.


ABD’nin Tahran Büyükelçiliği’ne düzenlenen baskın sırasında rehin alınan ve 444 gün rehin tutulan 52 kişiden biri olan Steven Lauterbach, “National Journal”a yaptığı açıklamada Altın Küre ve Oscar’da “En İyi Film” ödüllerine layık görülen filmin çok güzel bir çalışma olduğunu, ancak olayların sadece bir kısmını anlattığını söyledi.
Filme konu olan, ABD büyükelçiliğinden kaçıp Kanada büyükelçisinin evine sığınan 6 Amerikalı’dan farklı olarak çok zor günler yaşadıklarını belirten Lauterbach, olaydan hiçbir zaman sorumlu tutulmayan İran’ın kendilerine tazminat ödemesi gerektiğini söyledi.

4 gün boyunca tek başına bir hücreye kapatıldığını ifade eden Lauterbach, “4 günün sonunda kendimi öylesine çaresiz hissettim ki kırdığım bir bardakla bileklerimi kestim. Beni kanlar içinde görünce hücreden çıkardılar” dedi.

Lauterbach, rehineler arasında bulunan CIA görevlisi Phillip Ward’ın yaşadıkları travmayı hiçbir zaman atlatamadığını ve Ekim ayında intihar ettiğini sözlerine ekledi. Rehin tutulan büyükelçilik görevlilerini temsil eden avukat Tom Lankford ise müvekkillerinin her biri için 4 milyon dolar tazminat talep ettiklerini söyledi. Müvekkillerinin dövüldüğünü, Rus ruleti oynamaya zorlandığını, sahte idam mangalarının karşısında yüzleri duvara dönük saatlerce bekletildiklerini ifade eden Lankford, müvekkillerinin sadece bedenen değil, ruhen de büyük zarar gördüğünü belirtti.


ABD büyükelçiliği çalışanları, 444 günlük esaretin ardından 1981 yılında İran’a dava açılmayacağına dair bir anlaşmaya varılmasının ardından serbest bırakılmıştı. Büyükelçilik çalışanları, son derece güç koşullarda imzalanan Cezayir Anlaşması’nın geçerli olmayacağını ileri sürerek, mahkemeye başvurmuştu.

Cezayir Anlaşması’nın bozulmasının ABD’nin diğer ülkelerle imzaladığı anlaşmaları da etkileyeceğini belirten Dışişleri Bakanlığı, “ABD hükümeti, hizmetleri için eski büyükelçilik çalışanlarına minnettardır. Öte yandan büyükelçilik çalışanlarını kurtarmak için rehinelerin İran’a karşı dava açmamasını öngören Cezayir Anlaşmasını imzalayan ABD, bu anlaşmanın koşullarını yerine getirmekle yükümlüdür” açıklaması yapmıştı. Dışişleri Bakanlığı açıklamasının ardından Yüksek Mahkeme, 2012’de rehinelerin başvurusunu reddetmişti.

Eski büyükelçilik çalışanları, haklarını aramak için halihazırda Kongre’de girişimde bulunuyor. Büyükelçilik çalışanları, tazminatlarının İran hükümetinden alınacak parayla değil, İran’a uygulanan yaptırımlara uymayan şirketlerden alınan para cezalarından ödenebileceğini ileri sürüyor.
        
    ARGO’NUN ANLATAMADIKLARI
        
İran’da devrim yanlısı bir grup öğrenci, 4 Kasım 1979’da Tahran’daki ABD büyükelçiliğini basmış ve büyükelçilikte bulunan 71 kişiyi rehin almıştı. İşgalciler, birkaç gün sonra 13 kadın ve siyahi rehineyi serbest bırakmıştı. Rehinelerden ciddi sağlık sorunları olan Richard Queen ise Temmuz 1980’de serbest bırakılmıştı. Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter, rehineleri “terör ve anarşi kurbanları” olarak nitelemiş, ABD’nin İran’ın şantajlarına boyun eğmeyeceğini açıklamıştı.

Rehinelerin serbest bırakılması için başlatılan görüşmelerin sonuç vermemesi üzerine, ABD ordusu, 24 Nisan 1980’de bir kurtarma operasyonu düzenlemişti. Başarısız olan operasyon, 8 Amerikalı askerin yanı sıra 1 İranlı sivilin ölümüyle sonuçlanmıştı.
İran ile ABD arasında arabulucuk görevini üstlenen Cezayir hükümetinin girişimleriyle taraflar, 19 Ocak 1981’de bir anlaşma imzalamıştı. ABD’nin İran’ın içişlerine siyasi ya da askeri olarak müdahale etmeyeceği, İran’ın ABD kurumlarına borçlarının silineceği gibi maddeler içeren Cezayir Anlaşması’nın imzalanmasından bir gün sonra 52 Amerikan vatandaşı, 444 günlük esaretin ardından serbest bırakılmış ve ülkelerine dönmelerine izin verilmişti.

Baskın sırasında büyükelçilik binasından kaçmayı başaran 6 diplomat ise üç ay boyunca Kanada ve İsveç büyükelçiliklerine sığınmıştı. Diplomatları kurtarmak için Kanada hükümeti ile ABD’nin Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) ortak operasyon düzenlemişti. Kanada pasaportu verilen diplomatlar, Kanadalı film yapımcıları olarak tanıtılarak 28 Ocak 1980’den İran’dan çıkarılmıştı.
6 diplomatın İran’dan çıkarılmasını konu alan “Argo” filmi, Altın Küre; BAFTA ve Oscar’da “En İyi Film” ödülüne layık görüldü. Bu yıl 19’uncusu düzenlenen Sinema Sanatçıları Birliği (SAG) ödül töreninde en büyük ödülü de alan film, Affleck’te Altın Küre ve BAFTA’da “En İyi Yönetmen” ödülünü kazandırmıştı.
Oscar Ödül Töreni’nde Argo’nun “En İyi Film” ödülünün Başkan Barack Obama’nın eşi Michelle Obama tarafından açıklanması, İran’ın tepkisini çekmişti.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.