Almadovar annesiyle ilişkisini anlattı
Pedro Almadovar, Cannes’dan sonra en saygın organizasyon olarak gösterilen Lumiere Film Festivali’nde ödüle değer görüldü.
Yönetmen, 2006’da Cannes’da, başrolünü Penelope Cruz’a verdiği “Volver” adlı filmiyle Altın Palmiye’yi kazanmaya çok yaklaşmıştı… Yönetmen, Cannes’a gönderme yaparak; Lumiere Ödülü için “Bu benim Altın Palmiyem” dedi. “All About My Mother”, filmiyle 1999’da En İyi Yabancı Dilde Film Oscar’ını ve 2002’de yönettiği “Talk To Her”, En İyi Senaryo Oscar’ını evine götürmeyi başaran Almadovar, ‘sinemanın evi’ Lyon’da Lumiere Film Festivali’nde duygusal bir konuşma yaptı…
“Ben sinemanın iyi dönemi sayılan 1950’lerde doğdum. Fakat ne yazık ki bu dönem, İspanya’da politik açıdan korku hâkimdi, şayet Amerika’da doğmuş olsaydım; Steven Spielberg bana telefon açar, süper 8 kamerasını oynamam için ödünç verirdi. Lakin İspanya İçsavaş’ı sonrası yapabileceğim tek şey, ailem ve benim hayatımı hayal dünyasına sürüklemek oldu. Bu dönemde, kurgusal dünyamı besleyen etkinlikler çok çeşitliydi; evimizin avlusu, komşular, kız kardeşlerimin arkadaşlarıyla olan ilişkileri, kediler, Çingeneler, Ağustos Fuarı’na gelen flamenko şarkıcıları, dönemin Twist dansı, sarkan kanlı tavşanların derilerini soyma işlemi, uzun ve serin yaz gecelerinde annemin kapı komşularıyla intihar ve ensest konuları üzerine çene çalması veya hep birlikte söylenen o şarkılar…
Kurgu benim için açık sinemanın dev ekranında, duvarda yani bir fetiş objenin içinde ve dışında oluşan her şeydi. Ekrandaki oyuncular mitolojik ve fizyolojik olarak yaşadıklarımızı bizlere tekrar tekrar yaşattılar. Annem her zaman olayların merkezinde olan bir kadındı. Anneme 1987’de, Women on the Verge of a Nervous Breakdown adlı filmimde rol almasını istemiştim. Kostüm sorumlumuz, ona uygun birkaç elbise bakarken, birden annemin ona, şöyle dediğini duydum: ‘Siyah renkli elbiseler istemiyorum. B ana daha açık, renkli bir şeyler verin’. Akabinde bana daha önce hiç duymadığım, siyah renkle olan uzun ilişkisini anlatmaya koyuldu. Annem, bana hamileyken yasta olduğu için hep siyah giymiş… Yaşamının ilk 30 yılı süresince sadece siyahlar giyen annem, daha sonra o rengi giymeyi hep reddetmiş. İnsanlar bana sıkça, filmlerimde kullandığım renklerle ilgili sorular yöneltirler. Galiba ben, hep çocukluğumdaki renkleri kullanıyorum.
Bahsetteğim 1980’li yılların laboratuarlarında -göz alıcı renkleri-teknikolor elde etmek çok zordu. Annemi kaybettikten sonra filmlerimdeki renklerin esas kaynağını neyin oluşturduğunu düşünmeye başladım. Kanımca, benim renklere olan tutkum; annemin yasından ötürü giymek zorunda kaldığı siyah renkten kaynaklanıyordu. Beni dünyaya getirdiği andan itibaren köhne gelenekler yüzünden siyah giymek zorunda olan annemin öc almasına yardımcı olan figür bendim. Ümit ederim, sayemde en iyi şekilde intikamını alabilmişimdir. Çünkü ben, 35 yıldır bütün kalbimle, bunun için uğraş vermekteyim.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment