ABD’de diziler sinemaya olan ilgiyi gölgede mi bırakıyor?

ABD’de diziler sinemaya olan ilgiyi gölgede mi bırakıyor?

Son yirmi yıldır ABD’de yapılan başarılı ve kaliteli televizyon dizileri Hollywood’un sinema sektörünündeki tartışmasız üstünlüğünü tehdit ediyor.

Özellikle geçtiğimiz 20 yıl içinde yapılan ve izleyenlerini ekranların başına kilitleyen başarılı dizilerin, sinema filmlerinden tanıdığımız ünlü karekterler ve ‘kahraman’lara olan bakışı değiştirdiği yorumları yapılıyor.

ABD’de televizyon dizileri, 1990’lardaki Sopranos ile yeni bir boyut kazandı. New Jersey’de yaşayan İtalyan asıllı Amerikalı gangster Tony Soprano’nun hayatını anlatan dizi, yeni televizyon dizi anlayışının da ilk versiyonu. Sinema kalitesindeki çekimler, konuların anlatımındaki üslup farkı, Soprano dizisinin bugüne kadar çekilmiş ‘en iyi dizi’ yorumlarını almasının en önemli sebebi.

Yakın tarihin en başarılı dizisi olarak görülen ve aldığı ödüllerle de bunu kanıtlayan Breaking Bad, yalnızca konusunun ilginçliği değil aynı zamanda güçlü karakterlere sahip olması başarısındaki temel nedenler olarak gösteriliyor. Oscar ödüllü dizi ABD’nin yarım asırdır gündeminden düşmeyen sağlık sigortası sorunundan yola çıkarak kanser teşhisi konulan bir lisede öğretmen kimya öğretmeni olan Walter White’ın sosyal güvenceden yoksun olması nedeniyle çare olarak bir çeşit uyuşturucu olan metamfetamin üretmeye başlamasını konu ediniyordu. White’ın hayata tutunma ve ailesine birşeyler bırakma mücadelesini anlatan Breaking Bad, çekim kalitesi bakımından da sinema tekniğini aratmayack kadar başarılıydı.

Frank Darabond’un yönettiği ve yine AMC televizyon kanalında yayınlanan ‘The Walking Dead’  (Yürüyen Ölüler) ise günümüzün en fazla izlenen dizilerinden. Hollywood abartısından nasibini fazlası ile almış olan dizi, kimi sahneleri ile insan öldürmeyi bu kadar basitleştirmesi nedeniyle de eleştiriliyor. Oscar ödüllü film yönetmeni, dizinin gördüğü ilgiyi hikayenin derinliğine ve anlatımın özgünlüğüne bağlıyor. Darabond, zombilerin ele geçirdiği bir dünyada insan olma çabasını anlatan dizide, yürüyen ölülerin aslında ölüler değil yaşayanlar olduğunu söylüyor.

Yine AMC stüdyosunu son yapımlarından biri olan “Turn” (Dönüş) dikkat çeken eserlerden. Amerika’nın bağımsızlık savaşını konu alan ancak günümüzdeki casusluk hikayelerini de senaryosuna taşıyan Turn, adından kısa sürede öz ettirmeyi başardı.  

HBO dizilerinden olan ‘Arrow’ (Ok) mecara sevenler için sinema kalitesinde çekilmiş başka bir dizi. Bir anlamda Batman’i taklid eden Arrow, senaryo bakımından başarısız olsa da film çekimi tekniği açısından oldukça başarılı.

 

Bazı sinema yorumcuları, 90 veya 120 dakikalık olan filmlerdeki kahramanlar ile insanların kendisini özdeşleştirmesinden ziyade yıllarca veya aylarca süren dizi karekterleri ile bağdaştırmalarının daha kolay olduğu görüşünde. Tabi bu işin bir de sektörü oluşmuş durumda. Sinema sektörüne taş çıkartacak kadar yeni bir pazar oluşturan diziler, birçok televizyon kanalının da büyük yatırım yapmasına imkan sağlıyor.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.