Pacifica Enstitüsü’nde kitap paneli
Dr. Erkan Kurt’un “So that Others May Live” (Diğerleri de Yaşasın Diye) isimli, Sayın Fethullah Gülen’in küresel bir sivil toplum kuruluşu olan Hizmet Hareketi’ne ilham veren düşüncelerini ve yaptıklarını anlayabilme imkanı sunan kitabını incelemek için 29 Ocak, Perşembe günü Pacifica Enstitüsü’nde bir panel düzenlendi.
Claremont Teoloji Fakültesi’nden Profesör Philip Clayton, Hawaii Manoa Üniversitesi’nden Profesör Tamara Albertini, Claremont Teoloji Fakültesi’nden Profesör Özgür Koca ve California Baptist Üniversitesi’nden Profesör Daniel Skubik panelin katılımcılarıydı.
İlk konuşmacı olan Dr. Özgür Koca, Dr. Kurt’un “Diğerleri de Yaşasın Diye” adlı kitabı üzerine kısa ama etkili bir açıklama yaptı. Kitapta Dr. Kurt’un Sayın Fethullah Gülen’in şiirsel ve sembolik stilini anlatabilmek amacıyla 40 yazısını derlediğini belirten Dr. Koca, “Şiirsel ve sembolik seçimleri belli bir konuda Sayın Gülen’in görüşlerini anlamayı zorlaştırsa da, bu stil aslında onun birincil amacına hizmet ediyor: manevi bir uyanma ve sosyal aktivizm” dedi.
Dr. Koca sözlerini, “Dr. Kurt’un kitabında seçtiği yazılar Sayın Gülen’in eserlerinin insanlara ilham vermekten de öte, küresel Hizmet Hareketi’nin faaliyetlerine entelektüel bir üsluba sahip prensipler inşa etmeyi hedeflediğini göstermeyi amaçlıyor. Sayın Gülen’in ilham olma konusundaki entikliği dünyanın her yerinde, okulların, yurtların, eğitim kurumlarının, dinlerarası ve kültürlerarası diyalog enstitülerinin ve insani yardım vakıflarının kurulabilmesindeki başarıya bakarak anlaşılabilir” diyerek sürdürdü.
Dr. Koca kitabındaki 6 bölümü, her bölümün içeriğinden kısaca bahsetti; “İlk bölüm Sayın Gülen’in ideal toplum ve medeniyet üzerine yazılarını sunuyor. Bu bölüm, Müslüman dünyanın eserlerdeki idealler ve gerçeklikler arasındaki boşlukları inceliyor. İkinci bölüm İslam inancını ve bu inancın nasıl inanan bir bireyi topluma dönüştürebileceğini anlatan metinlerden oluşuyor. Üçüncü bölümde Sayın Gülen’in sevgi, merhamet ve bağışlayıcılık gibi muazzam kavramlar etrafında şekillenen ahlaki görüşlerinin temellerini paylaşılıyor. Dördüncü bölümde Sayın Gülen’in eğitim üzerine olan görüşlerine odaklanıyor. Sayın Gülen din ile bilimi, gelenek ve modernizmi bir araya getirerek, ikisinin sentezini kurabilecek bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Beşinci bölüm Sufi geleneklerden etkilenmiş dinî hümanistlerin karakteristik özelliklerinden bahsediyor. Sayın Gülen’e göre Allah’a hizmet insanlara, insanlara hizmet de Allah’a hizmettir. Son olarak altıncı bölümde ise Sayın Gülen’in Müslüman bir akademisyen yönünü anlatıyor.”
Dr. Özgür Koca’nın kitabı parçalar olarak ele almasının ardından Dr. Daniel Skubik söz aldı.
Dr. Daniel Skubik sunumuna Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucularından biri olan James Madison’ı tanıtarak başladı. Madison’un anayasa konseptine ve Sayın Fethullah Gülen’in ideallerine neden ihtiyacımız olduğundan bahseden Dr. Skubik, “Melek olsaydık ve sadece melekler gibi davransaydık bir anayasaya ihtiyacımız olmazdı. Şeytan olsaydık ve sadece şeytanî şekilde davransaydık anayasa işe yaramaz olurdu. Ama en azından kuralları takip etmek gerekliliğini kabul edecek kadar melekîyiz ve bazen şeytanî şeyler yapabiliyoruz” dedi. Bu sözü Sayın Gülen’in “Bağışlama ve Hoşgörü” yazısıyla ilişkilendiren Dr. Skubik, onun şu cümlesini alıntıladı: İnsan birçok kötülüğün ve birçok erdemin birlikte var olduğu bir mahluk. Yaptıklarımız melekleri kıskandırabilir veya şeytanı bile utandıracak kadar kötü olabilir.
Dr. Skubik sözlerini, ” Sayın Gülen’in kalbi anayasası affetme ve hoşgörü üzerine kurulu. İnsanların affedilmeye ihtiyacı olduğu kadar affetmeye de ihtiyacı var, çünkü affederek affedilmiş oluyoruz. Erdem olmadan mutluluğa ulaşılamaz. Aristo’cu mutluluk gelişme kabiliyetidir. Gelişebilmek için Allah’ın verdiği tüm yönleri değerlendirmeliyiz. Sadece kendimiz için değil aynı zamanda toplum için de. Eğitim ile aydınlanmayı karıştırmak çok kolay. İhtiyacımız olan eğitilmiş değil aydınlanmış kişiler. Topluma geri verme yeteneği mutluluğun ve gelişmenin ölçüsüdür. Bu bakış açısı kişiyi hoşgörülü olmaya ve kabul etmeye yönlendirir” diyerek bitirdi.
Dr. Skubik’in ardından Profesör Tamara Albertini’nin konuşması başladı.
Profesör Tamara söze Hz. Ali bin Ebu Talip’ten alıntı yaparak başladı. “Gerçeği insanlara bakarak anlamaya çalışmayın. Gerçeğin kendisini anlamaya çalışın böylelikle onun nasıl görüneceğini de bilirsiniz”.
Profesör Albertini daha sonra seyircilerden kendisiyle birlikte bir çalışma yapmalarını istedi. Sayın Fethullah Gülen’in iletmeye çalıştığı bir mesajın, yazıdan onun adı silindikten sonra da dikkate ve takibe değer olup olmadığını incelemekten bahsetti. Profesör Albertini, bir makalede Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanife’den bahsedildiğini ve onun “İyi bir öğrenci öğrendiği hükümleri tekrarlayan değil, daha iyisini üretebilendir” sözünü hatırlattıktan sonra, yazıda “İslam evren kitabının yorumlamasıdır” dendiğini belirtti.
Ebu Hanife’nin sözü ve yazıyı karşılaştıran Profesör Albertini yorumlayıcı, yorumlama, ve yorum sözlerinin metindeki kullanma sıklığından bahsetti. Profesör Albertini konuşmasını bu kelimelerin tekrarının yazarın önceden söyledikleri tekrar etmekten öte her neslin ve her bireyin kendi yorumlarının olmasını isteyen biri olduğunu gösterdiğini vurgulayarak bitirdi.
Gecenin son konuşmacısı Profesör Philip Clayton idi. Calyton konuşmasına direk olarak kitaptan, “Kadınlar ve erkekler, gençler ve yaşlılar, ok ve yay, her biri birbirine ihtiyaç duyar. Aslında dünyadaki her şey birbirine ihtiyaç içinde” sözünü kullanarak başladı.
Dr. Clayton tüm farkılılıklara rağmen Sayın Gülen’in bir orta yol bulmaya çalıştığını söyledi. Clayton sözlerine, “Seküler modernitenin kazandığını ve iyi değerlerin kaybolduğunu düşündüğümüz noktada aslında bir seçeneğimiz daha var. Kalplerimizle dinlemeli ve Sayın Fethullah Gülen’in arabuluculuğuna açık olmalıyız” diyerek devam etti.
Profesör Clayton barışı bulabileceğimiz tek yolu da şöyle tanımladı; “Sayın Gülen’in dediği gibi, dinlerimizin derinliklerini keşfetmek ve Allah’ın dediklerini dinlemek ile mümkün. Kişinin kendisini başka ihtimallere açması, kendisini nefretten arındırmasıdır. Nefret etmek için sahip olduğunuz nedenler Allah’ın büyüklüğü sayesinde mağlup edilir.”
Profesör Philip Clayton konuşmasını kitaptan 7 kısa pasaj okuyarak bitirdi.
Panelistlerin konuşmalarının ardından program soru cevap kısmı ile bitirildi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment