[YORUM] Irak’ta iç savaş tehlikesi

[YORUM] Irak’ta iç savaş tehlikesi

Irak, ABD işgalinden on yıl sonra, Saddam Hüseyin’in devrilmesinin ardından ülkenin içine düştüğü kanlı iç savaşın en karanlık günlerine dönüldüğü kaygısını uyandıran yeni bir şiddet dalgasıyla sarsıldı.

Etnik ve mezhepsel gerilimlerin büyümesi 2011 Aralık ayında Amerikan ordu birliklerinin Irak’taki karşıtlıkların merkezinde yer alan sorunların hiçbiri çözülmeden gerçekleşen geri çekilmesiyle açıklanmaktadır. Tartışmalı topraklar, petrol kaynaklarının işlenmesi ve gelirlerinin paylaşılması, Bağdat ve diğer bölgeler arasında iktidarın dağılımı, anayasanın gözden geçirilmesi, kısa önemde nasıl çözüme kavuşturulacağı bilinmeyen yakıcı konular olarak varlıklarını sürdürmekteydi. Sünnileri radikalleştirmeye ve Şii cephenin ardında tutmak için Kürtleri zayıflatmaya çalışan Başbakan Nuri el-Maliki’nin artan otoriterliği, var olan blokajı daha da güçlendirmekte. 3 yıldan beri ilk kez 2012’de terörist ya da mezhepsel şiddet 4.500 sivilin ölümüyle gücünü artırmış oldu. Öyle ki, artık günde ortalama 12 kişi şiddet olayları nedeniyle ölmektedir.

Bağdat ile Kürt Bölgesel Yönetimi’nin başında olan Mesud Barzani arasındaki ilişkiler önemli bir gerilim nedenidir. Barzani, Kerkük’ün ve çevresindeki Bölgesel Kürt Yönetimi’nin dışında kalan yerlerin yönetimini talep etmekte direniyor. Bu sorun 2007’den önce referandumla çözülmeliydi ama o tarihten beri referandumun tarihi hep ertelenmektedir. Sorun iki boyutlu çünkü hem Kürtler, Araplar ve Türkmenler referandumda oy vereceklerin kimler olacağı hakkında anlaşamıyorlar, hem de söz konusu bölgelerdeki zengin petrol ve doğalgaz yatakları rekabeti ayrıca kızgınlaştırıyor. Petrol kaynakları anlaşmazlığın ikinci nedenini oluşturuyor çünkü Bağdat’a göre Bölgesel Kürt Yönetimi denetimi altındaki özerk bölgede işlenen petrol ve doğalgazı yasa dışı olarak ihraç etmektedir.

Kürt yetkililer hemen bu tedbiri anayasaya aykırı ve Amerikalıların himayesinde ülkeden çekilmelerinden önce imzalanan güvenlik antlaşmalarına karşıt olarak yargılayıp Peşmergeler bakanlığı ve özerk bölgenin siyasal yaşamını yapılandıran iki Kürt partisinin istihbarat örgütlerinin adamlarını bir araya getiren Harim Gücü’nü söz konusu bölgeye sevk ederek tepki verdi. Geçen yıl kasım ayından insan ölümlerine kadar giden bazı kısmi çatışmalar da yaşandı. Halen bir Arap-Kürt savaşı riski mevcuttur. Irak’taki durumu ağırlaştırıcı ikinci neden Sünni cemaat ve Nuri el-Maliki yönetimi arasındaki gerilimin yükselmesinden kaynaklanmaktadır. Uzun zamandan beri sinmiş olan, hükümeti Şii cemaatin yararına tüm erkleri tekeline almakla suçlayan muhalefet 2012 Aralık ayından beri son derece canlı hale geldi. Sünni Maliye Bakanı Rafa el-İssaoui’nin 120 koruması tutuklandı. El-İssaoui ise aynı kaderi yaşamaktan son anda kurtuldu. O zamandan beri, Sünni bölgeler kaynaşmakta ve Irak özellikle 2006-2009 arasındaki en kötü zamanları anımsatan bir şiddet sarmalı içine yuvarlandı. Bu intifada, iktidar tarafından ikinci sınıf olarak görülmeyi artık kabul etmeyen Sünni cemaatin büyük bir bölümünün sıkıntısını ifadesidir. Olayların ağırlığının ötesinde siyasi blokajların ağırlaşması ve Başbakan’ın göstericilerin ifade ettiği sıkıntılarına genel bir yanıt vermeyi reddetmesi Sünnileri daha da radikalleştirmiştir. Gitgide daha yalıtılmış bir hale gelmiş görünen Bağdat hükümeti, mezhepsel ya da etnik cemaatçilik kartını oynuyor ve ulusal toprakların geniş bölümleri güvenlik denetiminden çıktığı oranda militarizme yöneliyor. Ek bir kaygı etkeni olarak saygın Şii yönetici ve uzun zamandan beri Nuri el-Maliki’ye muhalefet eden İmam Mukteda el-Sadr, protesto hareketine katılmaya çalışıyor.

Sorunun genelleşerek derinleşmesi, Irak’ın, 30 yıldan fazladır savaşlar ve uluslararası müeyyidelerin baskısının ardından yeniden büyük bir petrol gücü haline gelmesi ve 2013’te 1979’daki üretim oranına -günde 3,5 milyon varil- ulaşması gerekmesi şoku daha da artırdı. 2017’de günde 6 ila 7 milyon varil üretime ulaşacağı teşhisi ülkenin yeniden inşa potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor, ancak bu perspektifin gerçekleşmesi iktidarın farklı muhalefet gruplarıyla uzlaşmayı kabul etme potansiyeline bağımlıdır. 2014’te gerçekleşmesi öngörülen genel seçimler çok önemli bir randevu olacak, ancak bugün için iyimser olmamızı sağlayacak bir durum söz konusu değil. Kuşkusuz ki, Amerikan işgali Irak halkının tüm birleşenleri üzerinde ölümcül etkilere neden oldu.

*Paris Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü Müdürü

 

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.