[YORUM] Batı, Erdoğan ve Türkiye algısı

[YORUM] Batı, Erdoğan ve Türkiye algısı

17 Aralık yolsuzluk soruşturması Türkiye’de olduğu gibi yurt dışında da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetine yönelik algıda büyük kırılmalara yol açtı. Gezi Parkı olaylarından sonra hızlanmıştı bu algı değişimi, 17 Aralık sonrası zirve yaptı.

Aslında uluslararası arenada Tayyip Erdoğan’a yönelik olarak yükselen eleştiriler Gezi Parkı öncesine dayanıyor. Ermeni meselesinde atılan adımların kötürüm kalması, Mısır, Suriye, Libya ve Bahreyn’de gerçekleşen ayaklanmalar, basın özgürlüğünün sıkça tehdit edilmesi, ülkede artan otoriterlik eğilimi, Erdoğan hükümetine yönelik eleştirilerinin ilk aşamalarıydı. Gezi Parkı  olayları ufak ufak yanmaya başlayan bu ateşin üzerine benzin döktü. Erdoğan’ın olaylar sırasındaki tutumu batıda Türkiye’deki demokratikleşme adımlarını destekleyen herkesin elini zayıflatan sarsıcı bir gelişme oldu. 

Gezi Parkı olayları sırasında yaşanan gerginliğin ülke içinde Erdoğan’ın oylarını artırdığı, çeşitli kamuoyu şirketlerinin genel bulgusu. Ancak yurtdışında Erdoğan ve hükümete hatta Türkiye’ye yönelik büyük bir imaj kaybı da aynı dönemde hızlandı. Bu imaj kaybı 17 Aralık yolsuzluk soruşturması ve sonrasında Erdoğan’ın izlediği politikalarla zirveye çıktı. 17 Aralık, şimdiden Türk siyaset tarihinde iz bırakacak şekilde yerini aldı. Artık Erdoğan hükümetinin Türkiye’nin rotasını ne yöne çevireceği tartışılıyor. 

Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa Birliği’nden gelen üst üste uyarılara ek olarak bir çok saygın uluslararası sivil toplum kuruluşu da açıklama yapma zorunluluğu hissetti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) fiilen Adalet Bakanlığı’na bağlayacak olan yasa teklifi ise Türkiye’de demokratik gelişmeleri savunan herkeste ve her kurumda adeta soğuk duş etkisi yaptı. Washington D.C. Merkezli insan hakları kurumu Freedom House, HSYK’da yapılmak istenilen değişimi, “Yargıda ‘reform’ adı altında demokrasinin temeli oyuluyor” diyerek sert bir açıklama yaptı. Türkiye, belki de son 12-13 yıldır hiç bir uluslararası sivil toplum kuruluşunun bu denli sert bir eleştirisine muhatap olmamıştı.

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de Erdoğan’a yolsuzluk soruşturması ve sonrasında yaşanılan krizden demokratik araçlar kullanılarak çıkılmasını gerektiğini hatırlatt. CPJ, “Türk hükümetinin yolsuzluk soruşturmasından sonra bazı yasal değişikliklere gitme çabası hem çok rahatsız edici hem de kaygı verici” dedi.

ABD yönetimi 17 Aralık’tan sonra dört ayrı açıklamada yolsuzluk soruşturmasının ‘adil, şefaf ve hukuka uygun’ şekilde yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na basın önünde söyledikleri ise yenilir yutulur cinsten değildi.

Ünlü The Economist dergisi bir kaç gün önce yayınladığı ‘Going cold on Turkey’ başlıklı haberinde; “Erdoğan’ın içerdeki düşmanına kızgınlığı, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme şansını riske ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

Reuters haber ajansı abonelerine pazar günü geçtiği Türkiye haberinde yine Erdoğan hükümetinin 11 yıllık iktidarı süresince hiç bu kadar çıkmazda kalmadığı değerlendirmesine yer verdi. Haberde şöyle denildi; “Erdoğan ve hükümeti, 17 Aralık soruşturmasını kendilerine yönelik bir ‘yargı darbesi’ olarak niteliyor ancak karşı görüşte olanlar bunun tersini ileri sürüyor. Muhalifler, resmi kurumlarda yapılan tasfiyeler ile polis, yargı ve medya bağımsızlığının yok edildiğini söylüyor.”

Ünlü internet arama motoru Yahoo da AFP haber ajansından aldığı haberi okurlarına, “Türk hükümeti, ülkenin liderlerini saran geniş çaplı yolsuzluk skandalının ardından emniyet, yargı, bankacılık ile telekom sektörüyle ve devlet televizyonunda toplu tasfiyelere devam ediyor” diye duyurdu.

Yani yolsuzluk skandalı, Türkiye’de olduğu gibi dünya genelinde de büyük ses getirdi. Erdoğan ve ekibi her ne kadar bu seslere kulak tıkasa da iktidarları süresince büyük desteğini aldıkları AB ile liberal Batı kamuoyu endişelerini her geçen gün daha yüksek tonda ifade ediyor. New York Üniversitesi (NYU) uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Alen Ben Meir de bunlardan biri. Ben Meir, “Bir kaç yıl öncesine kadar kadar Arap dünyası için model olma fırsatı yakalayan Türkiye’nin bugün geldiği noktayı hayretle takip ediyorum. Son zamanlarda Türkiye’nin izlemiş olduğu politikalar 10 yılda elde edilen demokratik kazanımlarını dahi riske ediyor” demekten kendini alamıyor. 

 

Türkiye yakın zamana kadar Orta Doğu için rol model olarak gösterilirken bugün kendi demokrasisini kurtarma hesapları yapar hale geldi.

Batı kamuoyu ise İran’ın Batı’ya açıldığı bir dönemde Türkiye’nin eski İran politikalarına dönerek içe kapanmasını hayretle izliyor. 

Gezi Parkı olaylarından sonra izahında ve anlatımında zorlandığımız ‘Türkiye’de neler oluyor?’ sorusuna 17 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrasında izlenen politikalar sayesinde artık cevap bile veremiyoruz. Sual karşısında eziliyoruz sadece. “Hukuksuzluğun hukuk olduğu bir sistem” demeye dilimiz varmıyor.

Ümidimiz Başbakan Erdoğan’ın Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkeleri, Balkanlar ve Brüksel ziyaretlerinde kaygı, telaş içinde yapılan hukuksuzlukları değil atılan demokratikleşme adımlarını anlatacağı günleri yeniden yaşanması. Bu çok mu zor? Ne yazık ki evet! 

Batı’da sadece Erdoğan algısı değil, Türkiye algısı bile tamiri zor bir şekilde kırıldı.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.