Washington’da Türk dış politikası tartışıldı
Türk ve Amerikalı uzmanlar, Rethink Enstitüsü tarafından düzenlenen programda Türk dış politikasının son dönemini ele aldı. Türkiye’nin bölgedeki önemine vurgu yapılan programda Arap Baharı sonrası dış politikada yaşanan zorluklara değinildi.
Rethink Entitüsü’nün başkent Washington’daki ofisinde gerçekleşen programa Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, Amerikan İlerleme Merkezi (Center for American Progress) Uzmanı Michael Werz ve Rethink Enstitüsü Genel Müdürü Fevzi Bilgin konuşmacı olarak katıldı.
‘Türkiye’nin ‘Dış Politikada Yüzleştiği Zorluklar’ adlı seminerin ilk konuşmacısı Amerikan İlerleme Merkezi Uzmanı Michael Werz, Türkiye’nin bölgesel politikada uzun yıllardır süre gelen bir deneyimi olmamakla birlikte son dönemde bu konuda ciddi bir yol kat edildiğini dile getirdi.
1990-2000 yılları arasına bakıldığından Türkiye’de nispeten daha az düşünce kuruluşu ve dış hizmetler yetkilisi olduğuna dikkat çeken Werz, özellikle Ahmet Davutoğlu’nun dış hizmetler yetkilisi yetiştirilmesine özel önem vermesiyle bu durumun değiştiğini ifade etti.
Türkiye’nin bölgede önemli bir ülke olduğuna vurgu yapan Werz, son dönemde ABD ile Türkiye arasında yaşanan fikir ayrılıklarına değindi. Başbakan Erdoğan’ın Washington’da çok az lidere yapılan bir tören ile karşılanmasının ardından Mısır ve Gezi Parkı gibi konularda ABD hükümeti ile fikir ayrılığına düştüğünü ifade eden Türk hükümeti ile ABD’nin bir kez daha yakın ilişkiler kurması gerektiğini dile getirdi. Werz, Türkiye’nin ABD’nin bölgedeki kilit öneme sahip müttefiklerinden biri olduğunu söyledi.
STRATEJİK DERİNLİK
Rethink Enstitüsü Genel Müdürü Fevzi Bilgin, Ahmet Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik adlı kitabının son dönemde Türk dış politikasına rehberlik ettiğini ve ciddi katkılar sağladığını söyledi.
2010 yılından sonra bölgede yaşanan gelişmeler ile dengelerin değiştiğini ve komşular ile sıfır sorun politikasının tartışıldığını ifade eden Bilgin, “Komşular ile sıfır problem yaklaşımının yanlış olduğunu düşünmüyorum. Birçok kişi bu yaklaşımdan memnundu. Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyordu.” dedi.
Davutoğlu’nun kitabında insan faktörünün öneminin vurgulandığına dikkat çeken Bilgin, Türkiye’nin geçmiş dönemde yetiştirdiği diplomatların yeterliliğinin tartışılabileceğini ifade etti. Özellikle dış politikada insana yatırım yapılmasının önemine vurgu yapan Bilgin, iyi eğitimli, çalıştıkları ülkenin tarihini, kültürünü, politik ve diplomatik yapısını iyi bilen diplomatların yetiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Bilgin ayrıca Türkiye’yi çok önemli bir seçim sürecinin beklediğini ve seçimden sonra önemli değişiklikler olacağına inandığını dile getirdi.
“MISIR’DAKİ DARBE TÜRKİYE’NİN LİMİTLERİNİ ORTAYA ÇIKARDI”
Prof. Dr. İhsan Dağı ise AK Parti’nin ilk yıllarında dış politikada yaşanan sorunları en aza indirmek adına sert güç yerine yumuşak güç, güvenlik yerine ekonomi, anlaşmazlık yerine iş birliği yaklaşımını benimsediğini ifade etti. Yunanistan, Ermenistan ve Rum Kesimi ile yaşanan meselelerin çözümü adına gösterilen çabaları örnek gösterdi.
2010 yılındaki anayasal değişiklik ile AK Parti’nin önündeki yargısal ve bürokratik engelleri ortadan kaldırdığını dile getiren Dağı, “AK Parti bundan sonra ülkede tüm kontrolü eline aldı. Bu kötü bir şey değildi. Ben her zaman sivil iktidarın idareyi elinde bulundurmasını destekledim.” dedi.
Ancak bu gelişme sonrası AK Parti’de ne isterlerse yapabilecekleri düşüncesinin hakim olduğunu vurgulayan Dağı, hükümetin iç politika yaklaşımının dış politkaya yansıdığını dile getirdi.
2011’deki ‘Arap Baharı’ sonrası AK Parti’nin bölgede daha aktif olmayı istediğini ve yumuşak güç yerine sert güç yaklaşımını benimsediğini söyleyen Dağı, Mısır’da yaşanan darbenin AK Parti hükümetinin limitlerini ortaya çıkardığını söyledi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment