TÜSİAD Başkanı Yılmaz: Enerji merkezi olmak için yönetim sistemi geliştirilmeli
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefine ulaşması için pazar ekonomisi kuruluşlarını ve yönetim sistemini geliştirmesi gerektiğini söyledi.
ABD’nin saygın düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nin düzenlediği “Türkiye’nin Enerji Güvenliği Hesabı: Arzular ve Gerçekler” başlıklı panelde Türkiye’nin enerji politikası ele alındı. Panelde konuşan uzmanlar enerji politikasının iç siyaset ve dünyada yaşanan gelişmelerden bağımsız düşünülemeyeceğine dikkat çekti. Yolsuzluk iddiaları Türkiye’nin karşı karşıya olduğu zorluklar arasında gösterildi.
Panelin açılış konuşmasını yapan Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin sadece dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri değil, ayrıca en hızlı büyüyen enerji ekonomilerinden biri olduğunu dile getirdi. Yılmaz, kişi başına enerji tüketimi OECD ülkeleri ortalamasının altında olmasına karşın Türkiye enerji piyasasının ekonominin gelişmesi, nüfusun artmasın ve şehirleşme dolayısıyla hızlı bir şekilde büyüdüğüne dikkat çekti.
Tüketim rakamlarına göre Türkiye’nin doğal gazda OECD ülkeleri listesinin en üstünde olduğunu dile getiren Yılmaz, “Ekonomik büyüme 2011 ve 2012 yıllarında yavaşlamasına rağmen, enerji ihtiyacının artmaya devam etmesi bekleniyor. Türkiye şu anda Avrupa’nın 6. büyük elektrik pazarı konumunda. 2030 yılında ilk 3’e girmeyi istiyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin dünya pertol rezervinin yüzde 68’i, doğal gaz rezervinin ise yüzde 75’inin ortasında olduğunu hatırlatan Yılmaz, Türkiye’nin global enerji sahnesinde daha büyük rol oynayabileceğini dile getirdi. Yılmaz, “Türkiye, başarılı bir enerji merkezi olma potansiyeline sahip. Bununla birlikte bu amaca ulaşmak için Türkiye’nin pazar ekonomisi kuruluşlarını ve yönetim sistemini geliştirmeli.” ifadelerini kullandı.
İÇ VE DIŞ SİYASET ENERJİ POLİTİKASINI ETKİLER
Panelde tanıtımı yapılan “Türkiye’nin Enerji Arzularını Anlamak” başlıklı raporun yazarı Gareth Winrow, Enerji politikasının iç siyaset ve dış politika kaygılarından bağımsız düşünülemeyeceğini vurguladı. Raporu yazdığı sırada Türkiye’deki gündemin yerel seçimler olduğunu ve Ukrayna ile Rusya arasında ‘Kırım’ krizinin patlak verdiğini ifade eden Winrow, bu gelişmelerin enerji meselesi noktasında Türkiye’ye etkilerini analiz etti.
Türkiye’de yolsuzluk iddiaları ortaya çıktığını ve Türkiye toplumunda tehlikeli bir şekilde kutuplaşmaların arttığına dikkat çeken Winrow, hukukun üstünlüğü ve şeffaflık gibi meselelerin etkilerine de değindi. Son olarak Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu enerjinin yüzde 75’ini dışarıdan karşıladığını hatırlatan Winrow, “Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacı büyük ölçüde Rusya’dan karşılanıyor. Türkiye’deki doğal gazın yüzde 60’ı Rusya’dan geliyor. Açıkçası bu doğal gaz bağımlılığı dolayısıyla Türkiye Ukrayna sebebiyle Rusya ile ilişkisini riske atmak istemeyecektir.” şeklinde konuştu.
Panelin bir diğer konuşmacısı Brookings Enstitüsü Enerji Güvenliği İnsiyatifi Direktörü Charles Ebinger, Türkiye gibi ekonomik anlamda hızla büyüyen bir ülkede gaz ve elektrik ihtiyacının şüphesiz ki artacağını dile getirdi. Türkiye’nin enerji noktasında bir çok fırsatı olmasının yanında zorluklarla da karşı karşıya olduğunu kaydeden Charlie, ‘yolsuzluk, yurt içi fiyat ve mevzuat düzenleme sürecini’ buna örnek gösterdi.
Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman ise Türkiye’deki enerji tüketiminin OECD ortalamasının 4’te 1’i, AB ortalamasının ise yarısı kadar olduğunu kaydetti. Türkiye’nin ekonomik gelişmesine bakıldığında enerji ihtiyacının artacağının görüleceğini ifade eden Hakman, artan enerji ihtiyacının iç kaynaklar ile karşılanamayacağına dikkat çekti. Hakman, Türkiye’nin gaz kaynakları olan ülkeler ile çevrelenmiş olmasının bir şans olduğunu belirtti.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment