“Türkiye, ABD-İran yakınlaşmasında aktif rol oynamalı”

ABD ile İran arasındaki bir yakınlaşmanın Ortadoğu’da daha güvenli ve istikrarlı bir geleceğe doğru kaymaya yol açabileceği belirtilerek Türkiye’nin bu konuda ‘aktif rol oynaması’ isteniyor.

Demokratlara yakınlığı ile bilinen Brookings Enstitüsü’nce yayımlanan bir makalede ABD ile İran arasındaki bir yumuşamanın bölge ve Türkiye açısından taşıdığı önem vurgulanırken “Ankara, ABD-İran yakınlaşmasında aktif rol oynamalı.” deniliyor. Bu bağlamda Türkiye’nin, yakınlaşmanın nükleer alanla sınırlı kalmaması için çaba göstermesi gerektiğinin de altı çiziliyor.

“SÜRİYE KRİZİ ALTERNATİF DÜZEN KURMA ÇABALARINA MEYDAN OKUMA”

TÜSİAD’ın katkısıyla Brookings Enstitüsü’nde oluşturulan Türkiye Projesi’nin Direktörü Prof. Dr. Kemal Kirişçi ve John Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitütüsü’nden Emirhan Yorulmaz’ın kaleme aldıkları makalede son 10 yılda Türk hükümetinin Ortadoğu’da ‘köprüleri onarmayı’ hedefleyen bir dış politika izlediği ancak Arap Baharı ve özellikle Suriye krizinin Türkiye’nin ‘alternatif bir düzen’ kurma çabalarına ciddi bir meydan okuma oluşturduğu kaydediliyor.

Suriye’deki iç savaşın da, Türkiye’nin  kendisi için öngördüğü ‘köprü rolünü’ engellediği görüşünün dile getirildiği malakede Türkiye’nin bölgeyi vizyonuna uygun biçimde dönüştürememesi, El Kaide’nin artan tehditleri ve büyüyen mezheb ayrışmaları dalgasının karşısında Washington ile Tahran arasındaki doğrudan bir angajmanın oluşmasının Ankara için olumlu bir gelişme olarak karşılanması gerektiği vurgulandıktan sonra “Bu nedenli ki Ankara, bir ABD-İran detantını oluşturma çabalarına sadece sözlü değil siyasi olarak da destek sağlamalı.” deniliyor.

“ABD’NİN MÜTTEFİKLERİNİN KAYGILARINI GÖRMEZLİKTEN GELMEMESİ SAĞLANMALI”

Makalede Obama Yönetiminin İran’a yönelik girişimlerinde nükleer krize bir çözüm bulmakla yetinerek bölgedeki geleneksel müttefiklerinin kaygılarını görmezlikten gelmesi riskinin de bulunduğuna işaret edilirken bu olasılığın karşısında Türkiye’den, ABD Yönetiminin İran ile bir anlaşmanın ‘bölgesel boyutları’ nı da dikkate almasını sağlamaya öncelik vermesi isteniyor.

Bunun sadece Türkiye’nin, Suriye krizine ilişkin siyasi çıkarlarına değil aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik çıkarlarına da hizmet edeceği savunulurken de Türkiye’nin Ortadoğu ile ticaretinin gerilediğine, Suriye sınırında büyüyen El Kaide’nin öncülüğündeki terör tehdidinin Türkiye için ek ekonomik ve siyasi maliyet riski oluşturduğu, Washington’un İran’a uyguladığı yaptırımların da Türkiye’ye zarar verdiği görüşü dile getiriliyor.