Stephen Hadley; ‘‘Türkiye, Amerika için dünya da en önemli 5-6 ülkeden biri’’
CFR (Dış İlişkiler Konsey) tarafından hazırlanan Türkiye-ABD ilişkileri raporunu hazırlayan ekibin başında yer alan isimler New York’ta yaptıkları çalışmayı kamuoyuna tanıttı. CFR’da gerçekleştirilen toplantıda raporu hazırlayan ekibin eşbaşkanlarından olan ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, AB’yi sert dil ile eleştirirken, Türkiye’nin yönünü doğuya çevirdiği eleştirilerini çok yersiz bulduğunu söyledi. Beyaz Saray eski ulusal güvenlik başdanışmanlarından Stephen Hadley ise, Amerika için dünya da en önemli 5-6 ülkeden birisinin Türkiye olduğuna dikkat çekti.
Amerikan’ın en etkili düşünce kuruluşlarından olan CFR tarafından Türkiye-ABD ilişkileri konusundaki kapsamlı raporun hazırlanmasında imzası bulunanlar New York’ta iki ülke ilişkisini geliştirmesinin ne denli zaruret hale geldiğinin altını çizdi. CFR’daki konferansta raporun direktörlüğünü yapan Dr. Steven Cook, Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkinin yalnızca kişilere bağlı yürütülmemesi gerektiğini bunun kurumsallaştırılmasının şart olduğunu ifade etti. Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kurumsal hale getirilmesi durumunda yalnızca Ortadoğu da değil Orta Asya hatta Afrika’da dahi iki ülkenin ciddi ortak girişimlerinin olabileceğini belirten Dr. Cook, bundan hem ABD hem de Türklerin ciddi fayda elde edeceğini söyledi.
Raporu hazırlayan 23 kişilik ekibin eşbaşkanlığını Albright ile yürüten Beyaz Saray eski ulusal güvenlik başdanışmanlarından Stephen Hadley konuşmasında Türkiye’nin Amerika için dünyadaki en önemli 5 veya 6 ülkeden biri haline geldiğini söyledi. Hadley, ‘‘Suriye sorununda Türkiye’nin Amerika’nın desteği olmadan bu ülkedeki meselenin çözümüne ciddi katkı yapmasının mümkn olmadığı söyleniyor. Öyledir ama aynı şekilde Suriye sorununda Türkiye olmadan Amerika’nın da birşey yapması mümkün değil. İki ülkenin birbirine aynı derecede ihtiyacı var’’ dedi.
Üç konuşmacı da Türkiye’nin son 10 yılda katettiği yolun inanılmaz başarılı olduğunu ve artık AK Parti ya da hükümetin eskiden sık sık gündeme getirilen ‘‘gizli ajandası’’ olduğu yönündeki evhamlarında yersiz olduğunu satır aralarında dile getirdi. Yine konuşmacılar Avrupa Birliği (AB) ile tıkanma sürecine gelen üyelik müzakerelerinden dolayı Türkiye’yi değil daha çok AB’yi sorumlu tutukları görüldü.
‘‘AB BÜYÜK HATA YAPIYOR… TÜRKİYE HER YERDE’’
Türkiye’nin tıkanma noktasına gelen AB üyeliği müzakere görüşmelerinden umudunu keserek yönünü doğuya çevirdiği eleştirilerine Albright sert çıkıştı. Albright şöyle konuştu; ‘‘Ben dışişleri bakanıken Türkiye’nin AB üyeliğini Avrupalı meslektaşlarımla sık sık konuşurdum. Ben, Avrupa’nın Türkiye’yi Birliğe almayarak büyük hata yaptığına inanıyorum. Türkiye’nin Birliğe girmesini istemeyen bazı kesimler Türkiye’nin yönünün doğuya döndüğü gibi eleştiriler getiriyor. Peki AB ne yaptı, onlar da yüzünü Körfeze çevirdi… Türkiye herhangi bir yere sırtını çevirmiş değil. Artık Türkiye dünyanın her yerinde.’’
ABD’nin Türkiye ile olan ilişkilerini Türkiye’nin AB ile sürdürdüğü üyelik müzakerilerinden ayırması gerektiğini aktaran Hadley, ‘‘Raporumuzda da özellikle dile getirdik. AB ile yürütülen müzakere görüşmeleri kesinlikle Türkiye ile Amerika arasında kurulacak güçlü ilişkide etken olmamalı.Eğer AB ile Türkiye’nin yürüttüğü müzakere süreci donarsa bu o iki kesimi ilgilendirmeli. Bizim Türkiye ile olan ilişkimizi etkilememeli’’ dedi.
‘‘YENİ ANAYASA TÜRKİYE İÇİN BİR FIRSAT’’
Her üç konuşmacının Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin devam ettiğini ve henüz bu sürecin tamamlanmadığı konusunda da ortak görüş birliğinde oldukları görüldü. Dr. Cook, ‘‘Türkiye demokratikleşme sürecini devam ettiriyor’’ derken Hadley de ‘‘Raporumuzda üzerinde vurguda bulunduğumuz üç önemli ana başlıktan birisi Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin hala devam ettiğidir’’ dedi.
Türkiye’nin yeni anayasasını yapma arifesinde olduğunu belirten Hadley, bunun ülkedeki demokratikleşme sürecine hem pozitif katkı yapacağını hem de asker ile siviller ilişkileri de düzenleyebileceğini belirtti. Hadley, askerin konumuna saygı duyulacak konumda olduğunu ancak tüm yaptıklarının da sivillerin kontrolü altında olması gerektiğinin altını çizdi. ‘‘Yeni Anayasa AK Parti’ye şampiyon olma imkanı veriyor. Yine bu fırsat değerlendirilirse şeffaflık, ifade ettiğiniz konularda (bir dinleyici laik kesimin elinden güçlerinin alındığı iddiasına binaen) sıkıntılar giderilebilir’’ dedi.
Bir dinleyicinin laik konusunda AK Parti’yi eleştirmesine Albright, Avrupa’da Hristiyan Demokrat gibi partilerin olmasının nasıl din devlet ilişkilerinin ayrılmasında bir sıkıntıya neden olmuyor ise bunun Türkiye için de bir sorun oluşturacağına inanmadığını aktardı. Aynı konuda söz alan Cooke ise; ‘‘Bakın ülke nüfusunun yüzde 98’i Müslüman. AK Parti ve destekçileri ile konuştuğunuzda onların dini otoriter bir yönetim istemediklerini yalnızca kendi sosyal yaşamlarında inançlarını rahatça yerine getirme arzusunda olduklarını görüyorsunuz. Aynı Amerika’da olduğu gibi…’’ diye cevapladı.
Bazı kesimlerin AK Parti’nin laiklik ilkesi ile ilgili endişelerini yersiz bulan Cook şunları söyledi; ‘‘Türkiye’de AK Parti’nin son 10 yılda gerçekleştirdiklerine bakarsanız Türkiye’nin yalnızca ekonomik yönden değil demokratik yönden de daha güçlü hale geldiğini görürsünüz. Türk sekülarizmi daha demokratik ve daha açık fikirli hale geldi. Böylelikle ülkede insanların dini inançlarını yaşama isteği ve bu arzusunu dile getirmesi daha kolay oldu. AK Parti özellikle 2003-04 yıllarında ülkedeki demokratik dönüşümün sağlanambilmesi için çok çaba sarf etti. Burada ilginç bir değişim yaşandı. İslami camia daha önce Batı ve Batı değerlerine karşı iken AK Parti ve Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün liderliğinde Türkiye ile birlikte İslami kesim de Batı’ya katıldı.’’
‘‘ZAMAN ZAMAN EN YAKIN DOST VE MÜTTEFİĞİNİZ İLE TERS DÜŞMENİZ NORMAL’’
Türkiye’nin Irak dışında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde Amerika ile ters düştüğünün ve yine bu uluslar arası kuruluşa aday olmasını nasıl değerlendirdiği sorusuna Albright, ‘‘Güvenlik Konseyi’ndeki en yakın müttefiğiniz ile bile zaman zaman zıt düşebiliyorsunuz. Diplomasi de budur zaten. Bunun için iki ülkenin ulusal çıkarlarının ne ölçüde örtüştüğüne bakmak lazım. Amerika ve Türkiye’nin ulusal çıkarlaının örtüştüğü ayrı ayrıştığı konulardan kat kat fazla’’ dedi.
Bir dinleyicinin Arap Baharı’nın Türkiye’yi etkileyip etkilemediği sorusuna Cook şöyle yanıt verdi; ‘‘Arap gençlerle konuştuğunuz zaman diyorlar ki, ‘ne Suudi Arabistan ne de İran bir gelecek vaat etmiyor bize. Ancak Türkiye’ye bakarsanız ekonomik olarak başarılı ve demokratik değerlerin halk tabanına indirgemede oldukça iyi, bizde ülkemizin böyle olmasını arzuluyoruz.’… Biz Türkiye ile ortak hareket edersek ancak Arap Baharı sürecinin yumuşak şekilde geçişini sağlamış oluruz.’’
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment