Siena’da bir ortaçağ vakti
14. yüzyılın başlarında Orta Asya’nın kervan yolları üzerindeki bir kasabasında ortaya çıkan bakteri türü, orta yaşlarda bir adamın ölümüne sebep oldu. Nasıl bulaştığı bilinemeyen bu küçük bakteri kısa zamanda kasabada salgına dönüştü. Binlerce kilometre yol kat etti, amansız bir şekilde yayıldı ve çok geçmeden Avrupa’nın ortasına, İtalya’nın zengin şehirlerine kadar ulaştı.
Milyonlarca insanın ölümüne sebep olan bu bakteri, altın çağını yaşayan Siena’yı beklemediği bir anda vurdu. Salgından önce 50 bin nüfusu olan şehrin neredeyse üçte ikisi birkaç ayda hayatını kaybetti. Tarihe ismini ‘kara veba’ olarak yazdıran bu ölümcül düşman, dünyanın en büyük katedralini inşa eden bir şehri yok ediyordu an be an. Siena’nın nüfusu eridi, şehrin ekonomisi yerle yeksan oldu. Dünyanın en büyük katedralinin inşası durmak zorunda kaldı. Bugün bu mâbet, Siena’nın küçük tepelerinden birinde, Kartal mahallesinde binlerce turisti ağırlıyor, hâlâ o bırakıldığı dönemdeki gibi yarım haliyle.
Birbirlerine rakip 17 mahallesi var bu İtalyan şehrinin. Çoğu hayvan isimlerinden oluşan mahalleler (dragon, kaz, kartal vb.), sokaklarında kendilerine has bayraklarını dalgalandırıyor gururlu bir şekilde. Lokal milliyetçiliğin üst perdede devam ettiği bu mahallelerden biri, her yıl tekrarlanan kıyasıya bir yarışın sonunda şampiyon seçiliyor ve şampiyon mahallenin bayrağı Siena’nın birçok noktasında dalgalanıyor yıl boyunca… Palio yarışları olarak bilinen bu mücadele her yıl Temmuz ve Ağustos aylarında Piazza del Campo’da (meydan) yapılıyor. Kahve-kırmızı renkli binalarla çevrili meydan tonlarca toprakla dolduruluyor yarış için, ardından binlerce turist çevresine diziliyor seyir için. Ve 17 mahallenin at üstünde kıyasıya mücadelesine sahne oluyor bu meydan, asırlardır, geleneğinden taviz vermeden.
Katedral, Siena’nın küçük tepelerinden birinde, hâlâ o bırakıldığı dönemdeki gibi yarım haliyle…
ASIRLARIN MÜTEVAZİ MEYDANI
Masal diyarı Siena’yı görmeye gelen binlerce gezginin soluklandığı hatta uyukladığı bir misafirhane bu meydan aynı zamanda. Yedi asırlık belediye binasının önünden 9 dilimli bir yelpaze gibi açılıyor. Her bir dilim, Siena’nın yönetiminde söz sahibi olan Dokuzlar Konseyi’ni temsil ediyor. Yukarı orta kısmında küçük bir havuz ile süslendirilmiş bu mütevazi meydan yüzyıllar önce kızıl kiremitlerle döşenerek oluşturulmuş ve bugün aynı renk ve görüntüsüyle hâlâ o anda. Tıpkı çevresini süsleyen kahve-kırmızı taş binalar gibi. Bir ortaçağ vaktindeymiş hissi veren bu meydanda kimileri uzanmış hûlyaya dalmış, kimisi bağdaş kurmuş, elinde kitabıyla zihnî seyahatlere yol almış. Herkes evindeymiş gibi rahat ve huzurlu bu mekânda…
Palio yarışları, her yaz Siena’nın meydanında yapılıyor… (Fotoğraf: Stefano Rellandini, Reuters)
Meydanı süsleyen görkemli belediye binasının bitişiğindeki Torre del Mangia (kule) ise yüzlerce belki de binlerce kuşa yuva olmuş. Birbirlerinin üzerine kurulu düzinelerce kuş yuvasıyla âdeta dikey bir şehre dönüşmüş, göğe uzanıyor karşımda. Asırlara meydan okuyan Palazzo Pubblico (belediye binası) ise ne tam manasıyla müzeye dönüştürülüp hayatla bağı koparılmış ne de ‘modernleştirilip’ tarihin sayfalarına gömülmüş. Ziyarete açık bir belediye binası olarak 7 asırdır yaşayan bir dünya mirası burası. Tüm Siena gibi.
Palazzo Pubblico, ziyarete açık bir belediye binası olarak 7 asırdır yaşayan bir dünya mirası…
MASALSI SAHNELER
Muhteşem fotoğraflara sahne olan Toskana’nın ihtişamlı şehirlerinden biri Siena. Nâmı bir zamanlar Floransa’yla yarışırken, bugün bu Rönesans şehrinin gölgesinde kalmış biraz. Floransa gibi nehir kıyısında bir düzlüğe kurulmak yerine, birkaç küçük tepe üzerine kurulu olması dalgalı Toskana’nın keyifli seyrine imkân sağlıyor. İnişli-yokuşlu sokakları ise âdeta sürprizler diyarına dönüştürüyor bu İtalyan’ı. Siena’ya has renkte taş evlerin gölgelendirdiği labirent sokaklarda rastgele dolaşıldığında, masalsı tablolar çıkıyor ansızın karşısına insanın. Katedrale doğru yürürken, birden kendini gösteren San Domenico manzarası gibi…
Katedrale doğru yürürken, ansızın kendini gösteren masalsı San Domenico manzarası…
ŞEHRİN RENGİ
Taş evlerden mâbetlere, meydandan surlara kadar benzer bir renge bürünmüş bu şehir. Rivayet odur ki, vakt-i evvel, Floransa Devleti Siena’yı ele geçirmiş ve Floransalı yöneticiler kendi şehirlerinin gölgesinde kalsın diye Siena’yı yerle bir edip, tek renk taşlarla yeniden inşa etmiş. Böylece Siena’nın, yüzyıllar sonra insanların hayran olacağı kendine has bir dokusu oluşturulmuş fark etmeden. Ve bu hâliyle Siena, bir renge ismini dahi veriyor bugün; Siena rengi…
Taş evlerden mâbetlere, meydandan surlara kadar aynı renge bürünmüş bu şehir…
Siena bugün, Floransa’dan daha az tanınsa da gidenlerin anılarında iz bırakan bir diyar. Aslında, ‘cümlelere sığdırmak yerine hissedilmesi gereken bir şehir’ diyerek sonlandırmalı bu Siena yazısını.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment