Japonya siyasi istikrar peşinde
Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi konumundaki Japonya’da yarın erken genel seçimler yapılacak. 3 sene önce sürpriz bir şekilde iktidara yükselen Demokrasi Partisi’nin (DP), yerini Liberal Demokrat Partisi’ne (LDP) bırakması bekleniyor. Ancak LDP’nin ülkenin sorunlarına çare olup olamayacağı ve siyasi istikrarı sağlayıp sağlayamayacağı belli değil.
Japonya, siyasi iktidar açısından en şanslı dönemini LDP lideri Junichiro Koizumi zamanında yaşadı. 2001-2006 yılları arasında başbakanlık yapan Koizumi’den sonra 2009 genel seçimlerine kadar ülkede 3 başbakan değişti. Siyasi istikrarsızlığın yükseldiği bir dönemde muhalefetteki Demokrasi Partisi, LDP’nin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana sürdürdüğü politikalarda büyük reforma gideceğini vaat etti. Bu vaatlerle sürpriz bir şekilde iktidara gelen Demokrasi Partisi’nde ise işler yolunda gitmedi. Büyük bir kamuoyu desteği ile 2009’da başbakanlık koltuğuna oturan Yukio Hatoyama, mali büyümenin düştüğü bir sırada verdiği büyük vaatlerin de altına kalarak 2 Haziran 2010’de görevinden istifa etti. Hatoyama’nın yerine Naoto Kan seçilerek başbakanlık koltuğuna oturdu. Ancak Kan’ın döneminde Japonya, tarihinin en büyük doğal afetini yaşadı. 11 Mart 2011’de ülkenin kuzeyinde meydana gelen deprem, depremin tetiklediği tsunami bölgeyi sular altında bıraktı. 15 bin kişi ölürken 6 bin kişi de yaralandı. 1 milyondan fazla ev de kullanılmaz hale geldi. Tsunami, bölgede bulunan Fukuşima Nükleer Santrali’nin jeneratörlerini de kullanılmaz hale getirmesi nedeniyle santralden radyasyon yayılmaya başlandı. Büyük bir tabii afetle boğuşan Kan, 26 Ağustos’ta görevinden istifa etti. Yerine 2 Eylül 2011’de Yoşihiko Noda seçildi. Noda’nın dönemindeki en büyük adım ise vergiler yükseltilerek kamu borcu açığının kapatılması oldu. Muhalefet partilerinin, bu yasa karşılığında erken genel seçim talebine bir süre direnen Noda, geçtiğimiz ay bu talebe boğun eğerek erken genel seçimlere karar verdi.
MECLİSİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU LDP’NİN OLACAK
Seçim kararından önce ve sonra yapılan kamuoyu yoklamaları, iktidarın üç yıl aradan sonra tekrar LDP’ye geçeceğini gösteriyor. Japonya’nın kamu haber ajansı Kyodo’nun dün yayımladığı son ankete göre Liberal Demokrasi Partisi, 480 sandalyeli mecliste 280 sandalyeye sahip olacak. Geleneksel koalisyon ortağı Yeni Komeito Partisi’yle meclisteki çoğunluğu 300’u aşacak. Demokrasi Partisi’nin ise ancak 80 sandalyeye sahip olması bekleniyor. Milliyetçi çıkışlarıyla bilinen Diriliş Partisi’nin de 40 vekil çıkarması bekleniyor.
ABE, MİLLİYETÇİ BİR LİDER
Liberal Demokrasi Partisi, 26 Eylül’de gerçekleştirdiği parti kongresinde liderliğe Şinzo Abe’yi seçti. Abe, 2006-2007 yılları arasında başbakanlık yapmış ancak sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevinden istifa eden bir isim. Milliyetçi çıkışlarıyla bilinen Abe, iktidara gelmesi halinde Merkez Bankası’na para politikasını gevşetmesi için baskı yapması bekleniyor. Bu şekilde ekonominin çarklarının tekrar hızlanmasını hedefliyor. Ayrıca uluslararası piyasalarda güçlü seyreden ulusal para birimi Yen’in değeri düşürmek için de adımlar atması bekleniyor. Bunun yanı sıra Abe seçim kampanyası sırasında yaptığı milliyetçi çıkışlarla da göze çarptı. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD’nin yazdığı anayasayı değiştirmek isteyen Abe, ayrıca ordu kurulmasını da hedefliyor. Abe, Çin’in artan askeri gücü karşısında Tokyo’nun geri kalmasını istemiyor. Bu seçimlerin en ilgi çeken tarafı ise Tokyo eski Valisi Şintaro İşihara ile Osaka Belediye Başkanı Toru Haşimoto oldu. Şintaro İşihara, seçimler ilan edilmeden önce valilikten istifa ederek siyasi arenaya döneceğini açıklamıştı. Ancak seçimlerin öne çekilmesiyle zor durumda kalan İşihara, partisini ve teşkilatını tam oluşturamadan ittifak peşine düştü. Bu çerçevede Haşimoto ile anlaştı. İkili, Japonya Diriliş Partisi’ni kurdu. Halkın ilgisini çeken bu partinin ise seçimlerde büyük bir sürpriz yapması beklenmiyor. Seçimlerin erkene çekilmesi, bu partinin halk arasında bilinmesinin önüne geçmiş oldu.
BORCU YUNANİSTAN’DAN FAZLA
Liberal Demokrasi Partisi’nin iktidara gelmesinin ardından ülkenin kronik sorunlarına çare olup olmayacağı ise net değil. Küresel ekonomik kriz ve Çin ile ada sorunu yaşayan Japonya’nın ekonomisi olumsuz sinyaller vermeye devam ediyor. Noda yönetiminin açıkladığı iki teşvik paketine karşın ekonomide kötü gidişin önüne geçilemedi. Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisinin resesyona girme ihtimali de yüksek gözüküyor. Kamu borçları ise ekonomi gemisi batan Yunanistan’dan bile fazla. Şinzo Abe’nin kesin ve net adımlar atmaması halinde yeni bir hayal kırıklığı olarak görülme ihtimali bulunuyor.
Seçimlere katılım oranı ülke genelinde yüzde 70 civarında. Ancak gençler arasında bu oran çok daha düşük. Gençlerin politikaya olan ilgisizliğinin temelinde ise karizmatik lider eksikliğinden kaynaklandığı düşünülüyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment