[Haber Yorum] Film provokasyonu Obama’yı vurdu
4 Kasım 1979 günü İran’daki ABD elçiliği öfkeli protesto göstericilerince basıldı ve 52 Amerikalı rehin alındı.
Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’ın, ikinci dönem başkanlığı kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak beklenmeyen bir şey oldu. İranlılar, 52 Amerikalıyı bırakmadı. Amerikan özel kuvvetlerinin rehineleri kurtarma operasyonu ise Carter’ın anılarında ‘hâlâ şüphelendiğim yönleri var’ dediği bir fiyaskoyla sonuçlandı.
Kriz derinleşti ve 6 ay sonra Carter, pek şans verilmeyen Ronald Reagan’a karşı kaybetti. ABD’de Neocon kadro ilk defa olarak tam kadro iktidara geldi. Başkanlık seçimine bu etkisi nedeniyle krizin, “İran ve İsrail yanlısı Neocon ortak yapımı” bir komplo olduğu iddiası hiç eksilmedi. Carter 2010’da Brian Till ile mülakatında, İranlılardan rehineleri bırakmamalarını isteyenlerin Neoconlar olduğuna dair somut bilgiye sahip olmadığını söyledi ancak İranlıların rehineleri başkanlığı devrettiği saate kadar tutup sonra da hiçbir şey talep etmeden bırakmalarına izah bulamadığını söyledi.
Libya ve Mısır’da ABD elçiliklerinin basılmasından hemen sonra Amerikan medyasında Carter’ın adının ölen büyükelçiden bile çok geçmesinin sebebi bu. Yaşananların görünen yüzüne bakıldığında, bir Amerikalı yönetmen Peygamber Efendimiz’e (sas) hakaret eden bir film yaptı. ‘Radikal İslamcılar’ ayaklandı. Zavallı masum yönetmen de can güvenliği nedeniyle bilinmeyen bir yerde saklanıyor. Ancak bu ‘görünen hikâye’nin arkasında kafa karıştırıcı bazı detaylar var.
Her şeyden önce ‘Müslümanların Masumiyeti’ adlı sözde film için ortada bir yapım ve dağıtım şirketi yok. Sektörel yönüyle ne amatör ne de profesyonel sayılabilecek bir ‘film’ de yok. Kaynağı belirsiz, sponsorları gizli sözde bir yapımın sadece internette paylaşılmış 13 dakikalık bir fragmanı var. İnternette paylaşılan ‘yapım’da, herhangi bir mantık örgüsü yok. Hollandalı aşırı sağcı Geert Wilders’ın bile yanında ‘entelektüel’ kalacağı bu hakaret videosu ‘Batılılara’ bir şey anlatmak için çekilmemiş. Açık şekilde ‘Doğudakileri nasıl öfkelendiririm’ çalışması.
Zaten Bacile de, Associated Press’e yaptığı açıklamada, “İslam bir kanserdir. Ben de bunu ortaya koyacak provokatif bir beyan olsun diye yaptım.” diyor. Dahası, film yeni değil, 2011 yılı yaz aylarında bitirilmiş. Fragman olduğu söylenen şey, aylarca önce internette yayınlanmış. Kim olduğu bilinmeyen biri tarafından Arapça seslendirmesiyle bile temmuz ayı başında yüklenmiş. Ancak protesto gösterisi nedense ’11 Eylül’ günü gerçekleşiyor.
Bacile’in ‘hedefim İslam’ diye üstüne basa basa tekrarlaması ve ona yakın olabilecek çevrelerin de sık sık filmin amacının bu olduğuna özel vurgu yapması boşuna değil. Çünkü çok sayıda kişinin aklına başka hedefler geliyor. En başta da sonuçları itibarı ile bu film en büyük darbeyi yiyenlerden biri olan Obama yönetimi. Seçime bir buçuk ay kala, yönetim İslam dünyası ile Yahudi lobisi arasında sıkıştırıldı. Bin Ladin’i öldürmekle kazanılan ‘sıkı adam’ imajı elçiliklerin basılabilmesiyle yerle bir oldu. ‘Alın size Arap Baharı’ yorumları da seçmende makes buluyor.
1980 fotoğrafında şimdilik bir tek İran eksik. Oradan da Amerikan kamuoyunu daha da tahrik edecek bir ‘tepki’ gelirse, artık Amerikalıların da ‘biz bu filmi görmüştük’ diyebileceği bir ‘dejavu’ları olacak.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment