Gül: Orta Doğu’da İran ve İsrail dahil kitle imha silahı olmayan bölge istiyoruz

Gül: Orta Doğu’da İran ve İsrail dahil kitle imha silahı olmayan bölge istiyoruz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin hem İran, hem de İsrail dâhil olmak üzere Orta Doğu’da kitle imha silahı bulunmayan bir bölgenin oluşturulması için uzun süredir çağrıda bulunduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Gül, ABD temasları çerçevesinde Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’nde, “Türkiye’nin Ekonomik ve Dış Politika Öncelikleri” konulu bir konuşma yaptı. Gül konuşmasında küresel gündemde en üst sıralarında yer alan İran’ın nükleer programı konusuna da değindi. Türkiye’nin bölgesinde kitle imha silahlarına karşı olduğunu belirten Gül, “Bu bağlamda, nükleer silahların yaygınlaşma ihtimaliyle ilgili olarak Türkiye elbette büyük endişe taşıyan ülkeler arasındadır. Bölgemizde, hiçbir şekilde kitle imha silahı görmek istemiyoruz ve bu silahların elde bulundurulmasına da kesinlikle karşıyız. Bu tür silahların edinilmesi veya geliştirilmesine yönelik teşebbüsler, bunlara sahip olmak için bölgesel bir yarışı tetikleyebilir ve bu da uluslar arası barış ve güvenliği tehdit eden daha büyük bir dengesizliği ortaya çıkarır. Bu nedenledir ki, hem İran hem de İsrail dâhil olmak üzere Orta Doğu’da kitle imha silahı bulunmayan bir serbest bölgenin oluşturulması için uzun süredir çağrıda bulunmaktayız. Bölgemizde hali hazırda yeterli miktarda çatışma kaynağı mevcut ve bizim için bu husus öncelik taşıyan bir sorun teşkil etmektedir.”

Cumhurbaşkanı Gül ayrıca Türkiye’nin İran’ın nükleer programı ile ilgili görüşlerini özetle şöyle aktardı: “Barış amaçlı olarak nükleer enerji kullanma haklarını destekliyoruz. Ama İran’ın şeffaf bir politika izlemesini ve programlarının doğasının askeri amaçlı olmadığına dair gerekli veri ölçümleri ile birlikte uluslararası topluma teminat vermesini istiyoruz.”

“TÜRKİYE İRAN KONUSUNDA DİYALOG İÇİN AKTİF ÇALIŞIYOR”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin İran’ın nükleer programı çerçevesinde taraflar arasındaki güven boşluğunun kapatılması ve anlamlı bir diyalog süreci yolunun açılması için aktif bir şekilde çalıştığını da hatırlattı. Gül, “Mayıs 2010 Tahran Deklarasyonu ile örneğin Türkiye ve Brezilya’nın İran’ın zenginleştirilmiş uranyum kaynaklarının yarısından çoğunu kendi ülkeleri dışına transfer etmeleri için ikna etmesi, güven tesisi yönünde önemli bir unsur olmuştur. Benzer bir uzlaşı arayışlarının hala söz konusu olması göz önünde bulunduracak olursa, o dönemde böyle bir fırsatın kaçırılmış olması çok büyük talihsizliktir. Her koşulda, alternatifleri göz önünde bulundurduğumuzda, diyalogu kolaylaştırmak ve sağlamaya çalışmak dışında bir seçeneğimiz olmadığını düşünüyoruz. Çünkü bu soruna askeri bir çözüm bulunması imkânsızdır. Bu tür bir hareket, eldeki sorunun daha da büyümesine yol açar ama aynı zamanda bölgemizde ve ötesinde yeni çatışma alanlarının oluşmasına neden olur. Bu sebeple, geçen Nisan ayında İstanbul’da İran ve P5+1 arasında yakın geçmişteki müzakerelere ev sahipliği yaptık.” şeklinde konuştu.

Abdullah Gül, Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’nde konuşması İran ile ilgili sözlerini şöyle tamamladı: “Tarafların, soruna odaklı bir gündem ile tarafların diyaloglarını sürdürmek için İstanbul’da karar kılınmasından dolayı mutluyuz. Şimdi de yarın düzenlenecek olan Bağdat toplantısının bu kararları her iki tarafın da pratik adımlara dönüştüreceğini umut ediyoruz.”

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.