Ve perde…
Ve bir perde kapanıyor şimdi yeni bir perde açılsın diye.
Güzel bitti oyun ve güzeldi hikaye.
Oyuncular, sahne, dekor, replikler şahane.
Her bitişte koltuktan kalkarken yaşadığım hüzün var şimdi omuzlarımda. Hani gitmesek diyorum…Hani gitmesek diyorum!
“Kimse kıpırdamasın” diyen ben, işte şimdi kıpırdıyorum. Gidiyorum merdivenli, kırmızı köprülü şehirden. Gülüşü güzel sohbeti özel dostların içinden geçerek ve onları da canıma sararak huzurla… Anlıyorum ki, hayatın sahibi bize bir hediye verdi şimdi. Hem de ömür boyu saklanacak bir hediye. Bir kocaman kalp oldu Kaliforniya benim haritamda; yaşadığım sürece bana dost kanı pompalayacak bir kalp. Annelerin karnındaki bebek kalbini hissetmesi gibi her anımda varlığı ile beni gülümsetecek, aynı gökyüzüne baktığım, aynı güneşin Rabbi’ne hayran olduğum yerde, biliyorum uzakta ama bana en yakın yerde canımda kalbimde hayatın attığı yerde.
Dünyanın en özel duygusuymuş meğer “insan biriktirmek!” ‘Dahasına ihtiyacım yok’ dediğin anda yanıldığını anlayıp yine yeniden başka gözlerde kendini keşfetmek. Büyümek sonra onlarla birlikte yeni yeni fikirler devşirmek! Yaşlarına şahit kılmak birilerini yenilenirken ve değişirken her yıl sana bakan gözlerin çemberinde durmak ortada, merkezde. Sonra dönmek onlarla birlikte bir dünya gibi el ele güneşin çevresinde, gece gündüz olmak, gülmek ve ağlamak birlikte.
Koku hafızama kaydoldu Kaliforniya; Sümbül kokusuna, yağmur sonrası toprak kokusuna, taze demlenmiş tomurcuklu çay kokusuna, dost kokusuna sarıldı çoktan.
Sizi hatırlamak için çok sebebim var, işte bu yüzden kalabalık gidiyorum Florida’ya. Küçük bir insane, büyük bir eyaleti ancak kalbinde taşıyabilir. Bir nefes kadar büyük ve onun kadar (an)lamlı.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment