Mavi fili düşünme!

Amerika’da yaşayan gençlerin yaşam tarzı üzerine konuştuğumuz yazılara kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu defa bir değişiklik yapıp mikrofonu gençlere uzatıyoruz. Bakalım anne-babaların gençlere uyuşturucu konusunda bilgilendirme çabaları onların penceresinden nasıl görünüyor? Öncelikle durumun vahametini göstermek adına kısa bir bilgi verelim.
Columbia Üniversitesi’nin 2012’de yaptığı araştırmaya göre orta ve lise okullarında uyuşturucu kullanımında ciddi bir artış var. %17 lise öğrencisi- 2.8 milyon Amerikalı genç okul zamanı sigara ve uyuşturucu kullanıyor. Araştırmacılar sosyal medyanın bunda çok büyük etkisi olduğunu savunuyor. Yapılan anketlere katılanlardan% 75’i , 12-17 yaşlarında  Facebook ve Myspace gibi sitelerdeki parti resimlerinden etkilenerek alkol ya da uyuşturucu kullanmaya başlamışlar.
İşte bu yüzden şimdi sıra gençlerde, bakalım ebeveynlerin söylemleri genç dimağlarda nasıl yankılanıyor!
Amerika’da yaşayan gençler ile yapılmış röportajların olduğu “The Teen Code” kitabından özet seçmeler sizlerle:
“Okuldan geliyorum yemek masasına oturuyorum babam alkol ve uyuşturucunun kötülüklerini anlatıyor, yediklerim boğazıma diziliyor. Hemen heryerde sinemada televizyonda de okulda herkes “sakın yapma!” diyor, niye ama “mavi fili düşünme” gibi, neyi yapmayacağım bunu mu?” deyip inadına yapası geliyor insanın. Bir şeyi yapmıyorken “yapma sakın” diye sürekli uyarılınca, yaşın 14 ise eğer neyi yapmayacağını çok iyi biliyorsun ve dolayısıyla en iyi bildiğin şeyi yaparak başlıyorsun. Bunu yapmayacaktım değil mi, böyle mi yapmayacaktım, bu nasıl?  İşte yaparak yapmıyorum!”
“…birşey hakkında konuşmak demek ikili bir konuşmadır, ama nedense annem hep kendi kendi ile konuşuyor ya da ders anlatıyor, öğüt veriyor çok sıkıcı birşey bu, kendisiyle benim aramdaki boşluk gittikçe büyüyor. Otoritesini göstermeye çalışıyor belki de ama eminim bu konu onun için hiç uygun bir zemin değil.”
“odama gidiyorum ders çalışmak için babam “seninle alkol ve madde bağımlılığı hakkında konuşacağız” deyip yanıma geliyor. Benim yapmadığım ve kullanmadığım bir şeyi gözüme gözüme sokuyor.”
“babam alkolün kötülüklerini anlatmaya ilk tren yolcuğumuzda başladı, yolculuk sekiz saatti  ve ben başımı cama dayamıştım, o konuşuyordu ama ben artık duymuyordum, sanırım babam buna hiç memnun olmadı.”
“ortaokula başladığım ilk gün annem arabayla beni okula getirdiğinde arabayı parkedip arkasını döndü ve “bugün yeni bir hayata başlıyorsun  artık büyüdün ve uyuşturucu ile ilgili sözler duyacaksın arkadaşlarından” dedi. Bu konuşmayı annemle o gün yapmayı hiç istemiyordum, ‘okula geç kalıyorum’ deyip kendimi arabadan dışarı attım.”
“Babam örnekleri hep arkadaşlarım üzerinden veriyordu ”eğer arkadaşın içerse” gibi. Ben de sürekli “hayır” diyordum ve sonunda aptalca bir şekilde ona “eğer içseler bile sana söylemezdim baba” dedim, büyük kavga çıktı evde. Ne zaman kişisel bir suçlama ya da arkadaşlar üzerinden örneklendirme olsa konuşma orada kırılıyordu. Sonra babamla birlikte parça parça olmuş kelimeleri geri kalan zamanda elimiz kanaya kanaya yapıştırmaya çalışıyorduk.”
“O gün babamla konuşmak istedim aslında ama o bana “uyuşturucu kullanmıyorsun değil mi?” diye sordu cevabım “evet” idi ama ona “hayır kullanmıyorum” dedim ve babam benim madde kullandığımı hiç bilmedi, çünkü öyle bir sordu ki oradan cevap verilmezdi konu bir daha açılmamak üzere kapandı.”
Buraya kadar okuduklarımızla yüzümüz ekşidi  sanki  biraz üzüldük  değil mi? Gelin biraz da rahatlayalım şimdi. Gerçeği önce kabul ederek ve gençler üzerinde bir denge oluşturarak konuşanları dinleyelim.
“Peki alkol şöyle kötü böyle negatif sonuçları var, zararlı falan ama neden hala insanlar onu kullanıyor, ne olur bana konu ile ilgili değişik ve bilmediğim birşey şöyle anne?” dedim bir gün. Annem de dedi ki “uyuşturucu ilk başta seni çok mutlu eder, bulutların üstünde uçar gibi olursun ama bu gerçek bir mutluluk değildir, ardından sana çok büyük acı getirir, yani bir kandırmacadır o”.
“annemle birlikte okul sonrası koltuğa uzanıp uyuşturucu kullanımının kötü sonuçlarına dair bir filim izledik. Annem benimle üçüncü tekil şahıs üzerinden konuştu, kendimi hiç kötü hissetmedim ama o gün uyuşturucunun hiçbir cazibesi kalmadı benim için.
“Kilisenin gençler için düzenlemiş olduğu uyuşturucu seminerinde öyle birşey söylediler ki durdum, sözün bittiği yerdi, ‘senin bedenin ruhunun ibadethanesi, kıymetlisidir, ona çok iyi bak!’ Bu benim için çok önemli bir bilgiydi, bedenimi ve ruhumu bütünleyen bir açıklamaydı.”
Son olarak “Mavi fili düşünme!” derken ne yaptınız, düşündünüz değil mi, işte bu yüzden “sakın yapma!” demek işe yaramıyor.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.