Telefon çalıyor!
“O” seninle konuşuyor, şimdi, yani tam olarak “right now!”
O bizimle konuştu, onu biliyorum da O benimle hem de hali hazırda konuşuyor(muş) ama ben bunu bilmiyorum yani aslında “hissetmiyorum” demek daha doğru olur. Ne büyük gaflet!;
Ben de diyorum kendimle neden hala birbirimize yabancıyız. Ben de diyorum neden içimdeki köprülerde sürekli tamirat var. Bir kendimden geçemiyorum diye…
Bağlantılarım zayıflıyor, O’ndan uzaklaşıp sanki dünya(lık) oldukça kayboluyorum, ruhumdaki telefonlar sürekli ziiiiiiir ziiiiiir ama ben çok meşgulum. Ne çok işim var çünkü hep bir yere yetişiyorum, hayat kaçıyor, zaten bir yakalayamadım gitti. Tam tutacak gibi oluyorum bazen fakat o da ne, parmaklarımın arasından süzülüp gidiyor sanki bir su gibi, yok yok bu düpedüz duman gibi…
Nereye gitsem, nerede dursam elimde bir telefon, onsuz hayat eksik, yarım ve sanki zavallı. Avuçlarıma çok bakar oldum bu aralar işte sırf bu yüzden ‘dış dünya ile bağlantı kurabilmek’ için, eş dostla halleşebilmek, yaşamı anlamak ve anlamlandırmak için. ‘Dış dünya’ ile kurduğum işte bu bağlantılar benim için önemli, hatta olmazsa olmazdı fakat ya ‘iç dünya’ ile yani ruhumla kuramadığım o bağlantılar?
Adeta bir ‘cevapsız aramalar yumağı’ olmuş ruhumun telefonları. Sanki o çalmış çalmış durmuş ve ben onları duymazlıktan gelmişim, hatta sesini kısmışım çoğu zaman, fakat ne olmuş sonra esas benim sesim kısılmış. Kendimi duymayalı çok zaman olmuş!
Bağlantılarımız koptuğunda bağlarımız da kopar, dosdoğru bağlanamazsak eğer yıkılır ruhumuz ile aramızdaki tüm köprüler. Kırık köprülerde yaşam asılı kalır ve ben ‘hayatı’ yakalayacağım diye koşarken o benimle birlikte boşlukta sallanmayı seçer, ama kainat boşluk kabul etmez. Lüzumsuz ve anlamsız ne varsa boca eder o benim boş bıraktığım yerlere. Öyle ki “ama ama orası benim yerimdi” diyecek bir hal bile bırakmaz adamda.
Bak bakalım o deve kuşu gibi başını kuma sokmuş adam kim, hani şu asıl kendinden saklanan, içinden gelen telefonlara “ben evde yokum” dedirten adam!
“God’s number is not in your phone book” (Hamza Yusuf)
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment