Genç ve Çocuk Edebiyatı
Kitaplarla geç tanışmış olmamdandır belki, kütüphaneye ne zaman adım atsam bir telaş dolanıyor adımlarıma. Hani haylice önemli ya da hayatî bir meseleye geç kalmışım da çaresizce ona yetişmeye çabalıyormuşum gibi. “Buradaki kitapların hepsini okumalıyım!” telaşı bu biliyorum. Peki mümkün mü? Çok zor elbette, fakat en azından bunu dilemek de bir aşama. Aynı his her başladığım yeni kitapta tedirgin edici bir şekilde yine yakalıyor beni. Bir an önce elimdeki kitabı bitirip bir diğerine geçmenin nabzı hızlandıran heyecanı. Hoş bir panik atak mı demeli, okuyuşu tempolandıran hoş bir ivme mi bilemiyorum.
Elimde Lemony Snicket serisi var bu aralar: “A Series of Unfortunate Events”. 1001 Gece Masalları’na ilgisini hiç kaybetmemiş bir okur olarak “Genç ve Çocuk Edebiyatı”na duyduğum yakınlığı es geçmem imkân dışı. Bizim memleketimizde nasıl olmuşsa hep unutulmuş ya da ihmâl edilmiş bir alan olarak “Genç ve Çocuk Edebiyatı”, aslında edebiyatçılar safında en çok ihtimam gösterilmesi gereken özel bir ehemmiyete sahip bana göre. Arada kalmış, boş bırakılmış, hatta sanki bile isteye ötelenmiş, durdurulmuş, önemsizleştirilmiş ya da. “Amerika’da Genç ve Çocuk Edebiyatı” dendiği zaman önümüze serilenler karşısında hayranlığımı gizleme ihtiyacı duymadığım için belki de bu kadar net ifâdeler kullanabiliyorum. Bir dilin şekilden şekile girerek bütün yaş gruplarını ayrı ayrı ele almasını, onun sunuluşundaki takdire değer beceriyi gözardı etmek olanaksız benim için. Bir okyanus yani yüzmekle geçilmez, gökyüzü gibi sonu nerede bilinmez.
Lemony Snicket’in “A Series of Unfortunate Events”i, bir çocuğun dilinin üst basamağa nasıl taşınabileceğinin çok güzel bir örneği. Jeannie Mobley’in daha yeni doğmuş kitabı “Katerina’s Wish”i, tarihî gerçeklerin bir çocuğun gözünde nasıl canlandırılabileceğinin çok başarılı bir örneği. Haddix’in “Shadow Children” serisi bir ütopyanın ürkütücü manzarasının bir çocuğun bakışıyla nasıl anlatılabileceğinin nefis bir örneği. Cornelia Funke’ın “Inkhart” üçlemesi bir çocuğun masalsı bir dünyaya nasıl çekilebileceğinin çok özel bir örneği. Bu örnekleri burada sayarak bitiremeyeceğim gerçeği ortada. Onları okudukça “Genç ve Çocuk Edebiyatı”nın geçmişten bugüne geçirdiği aşamaları belirgin bir şekilde farketmemek mümkün değil. Onları hayranlıkla okurken kelimelerin bir inci gibi itinayla dizilişine, olay örgüsünün pürüzsüz geçişlerle kuruluşuna, cümlelerin bir sonraki cümleye özenle bağlanışına vuruluyorum çoğu zaman ve onları okumak için ille de çocuk olmak gerekmediğini, üstelik eğer bir ülkede yabancı iseniz öğrenmeniz gerekenleri en güzel çocukların gözüyle baktığınızda öğrenebildiğinizi düşünüyorum.
Her okuduğumuz bize bir ya da birden çok noktada yeni bilgiler verdiğine göre; her kitap bizim öğrenme alanımız, her okuduğumuz yazar da bizim öğretmenimiz konumunda bulunuyor. Öyleyse yazarken bazı sorulara cevap vermek gerekiyor, doğru hedefe doğru zamanda ulaşabilmek için. Öğrencilerin, yani hedef kitlenin; kim olduğu ve onların düşünceleri hakkında ne biliyoruz meselâ? Üzerinde çalıştığımız konuda öğrencinin hayatına nasıl bir bağlantı sağlayabiliyor; onun önceki deneyimleriyle, ileriye koyduğu hedefleriyle, tutkuyla bağlandıklarıyla, korku ve ümitleriyle, dahası içinde bulundukları şimdiki güncel hayatlarıyla ilişkilendirmeyi nasıl yapabiliyoruz meselâ? Nedir meselâ, Gardner’in Çoklu Zekâ Kuramı’ndan yola çıkarsak, bu öğrencilerin zekâ özelliği? İçsel, sosyal, ritmik, sözel, matematiksel, bedensel… Hepsini geçtim, acaba yazarken okuyucu hiç geçiyor mu aklımızdan? Sokakların kıvrımlarını çizerken sağa mı dönmeli daha çok, sola mı? En çok dalgalı deniz mi hoş durur bu temaya, çarşaf gibi dümdüz bir deniz mi? Evlerin çatıları; durun bir dakika, olsun mu evlerin çatıları; yoksa Akdeniz evleri gibi dam mı kondurmalı her birine? Hangi tür ağaçlar uygun düşer bu iklime; çınar mı, kavak mı, meşe mi? Çokça gülmeli mi; nerede durup düşünmeli, düşündürmeli?
Çok açıdan bakabilmekle başlamalı belki de.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment