Elimizin uzandığı yer
Geçen hafta Columbus’ta bir vesileyle Manuel Scott’ı dinleme fırsatı yakaladım. Onu dinlerken de “I have a dream!” diyen Martin Luther King Jr.’ın o ünlü konuşmasını yaptığı zaman dilimine kaymış hissine kapıldım birden. Milyonların spot cümlesi konumuna yükselen bu cümle Scott’ın da öyküsüyle birebir örtüşüyor çünkü. Aynı şehrin (Atlanta) farklı dönemlerini yaşamış bu iki insanın öyküleri birbirinden çok başka gibi görünse de, temelde birleşiyor: Umut için mücadele!
Bir tek cümlenin bir araya getirdiği insanlardan birisi Scott. Ve “I have a dream!” demeyi de öğrenmenin gerektiği vurgusuna dönüşen noktadan bakmak onunkisi. Sonuçta hiçbir şeyi olmayanın bir hayâlin peşinden koşabilecek enerjiden yoksun kaldığının bilincinde olmak da önemli. Hayâller beslendikçe kıymetlenir belki de. Onları bir besleyen çıkmadıkça karşımıza, bir el tutup elimizden göstermedikçe net olarak hengi yönde onlara ulaşabileceğimizi; görmek de o hayâli, derinlerden de olsa onun sesini duymak, oldurulabileceğini bir şekilde sezmek de neredeyse imkânsız. Biz eğitimci kadro, aşağı-yukarı sekiz yüz kişi, oturduk ve pürdikkat dinledik Scott’ı, gözümüzün önünde çizdiği manzaraları garip bir buruklukla seyrederek.
Dinleyicisini ağlarken güldürebilmesi de onun başarılarından bir tanesi sanıyorum. Hem ağladım, hem güldüm evet; ama daha çok o konuşurken her gün kendi okulumda karşılaştığım yüzlerce Scott canlandı gözümde; kendi öğrencilerim. Bundan sonra ben her gün yüzlerce Scott ile konuştuğumu düşüneceğim hangisinin eline uzanıp dokunabileceğimi, hangisinin hayatındaki bir tek kareyi bile değiştirip değiştiremeyeceğimi bilemeden; ya da manzaralarına bir tek renk ekleyip ekleyemeyeceğimden habersiz. Şu var ki, artık her gün sabahtan akşama kadar minicik ellerin uzanıp elimi tutmasını, küçücük bedenlerin koşup bana sarılmasını daha farklı hissedeceğim.
Bugünün Scott’ı şehir şehir dolaşıp umut dağıtmaya devam ediyor. “Ben neden böyleyim anne? Onlar temiz, ben neden kokuyorum anne? Onların giysileri güzel, benim ayakkabılarım neden yırtık anne?” sorularını sorduğu günlerini anlatıyor önce. O zamandan bu güne değin yaşadıklarını bir masal gibi döküyor sonra, hiç takılmadan. Çıt çıkmıyor devasa salonda. Bir tek kişi başını çevirip yanındakine bakmaya cesaret edemiyor. Bazen suçlu hissediyor insan, bazen de umut dolu. Bazen kızıyor, bazen neşeleniyor, bazen şükrediyor, bazen de utanıyor. Bazen binlerce mil derinliğindeki uçurumdan boşluğa bırakılmış gibi oluyor, bazen de çaresizlikle kıvranıyor.
Bugün Afrika kökenli Amerikalılar’ın mücadele ettikleri sorunlar kırk-elli-altmış yıl öncesinden çok da farklı değil aslında. Kanunlara yerleştirilmiş eşitlik onların hayatlarındaki eksiklikleri doldurmaya tamamen yetmiyor. Yüzlerce yıl öncesinden bu yana taşıdıkları ve içine sıkıştıkları siyahî kültürden sıyrılıp hayata bakıştaki açıyı değiştirmek için köklü reformlardan çok bireysel eğitime dayanıyor bugün çözüm. Gelişim elbette var, ancak çok yavaş. Kölelikten nasıl çıkıldıysa, renk-din-dil-ırk ayrımından nasıl eşitlik ortamına varıldıysa, bugünün sorunları da bir şekilde aşılacak, ama görevin büyük bir kısmı eğitimcilere düşüyor. Şimdiki aktivist rolünü üstlenenler öğretmenler.
Underground Railroad’un Harriet Tubman’ı, Thomas Garrett’ı, William Still’i, Frederick Douglass’ı, Susan B. Anthony’si; African-American Civil Rights mücadelesinin W. E. B. Du Bois’i, Martin Luther King Jr.’ı, Malcolm X’i, Rosa Parks’ı hangi konumda ise bugünün sorunlarını çözüme götürecek olanlar da onlarla aynı başarıya imza atmış olacaklar. Ortam farklı, uygulamalar farklı, öngörülen çözümler farklı, yöntemler farklı, kullanılan arçalar farklı, isimler ve görevler farklı belki; fakat amaç aynı. Sadece meselenin neresinde, meseleye hangi mesafede ve açıda durduğumuzu iyi belirlemek gerekiyor. O hâlde şimdi tüm yargılarınızdan sıyrılıp bakının etrafınıza ve cevap verin soruya:
Sizin elinizin uzandığı yerde kim var? Preferences Preferences Preferences § 1 2 3 4 5 6 7 8 9 0 – = Backspace Tab q w e r t y u i o p [ ] Return capslock a s d f g h j k l ; ‘ shift ` z x c v b n m , . / shift English Deutsch Español Français Italiano Português Русский alt alt Preferences
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment