Ramazan ve Gurbet
Gurbette hiç birşey yaşadığınız toplumun önemli gün ve geceleri kadar sizi hüzünlendirmez. Özellikle yaşadığınız yer hem coğrafi hem de kültürel olarak memleketinizden fersah fersah uzak Amerika ise böyle günler gönlünüzdeki hicranı daha da alevlendirir. Evlerin ve sokakların rengarenk süslendiği Noel ve aile fertlerinin biraraya geldiği Şükran Günü’nde (Thanksgiving) akşam evin yolunu tutarken fırıncıdan henüz çıkmış sıcacık Ramazan pidenizi ve köşedeki bakkaldan içeceğinizi aldığınızı hayal edersiniz. Arabanın içinden seyrettiğiniz ışıl ışıl parıldayan evlerin kapısını çalmak ve kapıyı açanın nefis yemekleriyle sofrayı süslemiş iftarı bekleyen anneniz olmasını arzu edersiniz. Ama bu rüyadan uyanıp “hepsi bir hayalmiş” derken gözyaşlarınızı içinize akıtıp, “Bir gaye uğruna burdayım” ibaresinin gerçekliğine sarılır ve teselli olursunuz.
Gurbetle beslediğim hüznümü bir nebze olsun dindirmek için bu yıl Ramazan’ı Türkiye’de yaşıyorum. Evet, Amerika’daki gibi evler, sokaklar ve mağazaları ışıldamıyor. Ama minarelere asılan mahyalar, Ramazanın en güzel habercisi. Evlerin içine kadar gelen pidenin mis kokusu, evlerde ve lokantalarda iftar için hazırlanan bir birinden leziz yemekler, sevdiklerinizle yapılan iftar telaşı, iftar çadırları, teravihler ve fıtre zarfları kısacası herşey Ramazan’ı tamamlıyor. Uzun yıllar sonra ilk defa, Ramazan’da “yabancı” gibi hissetmiyorum kendimi. Tüm farklılıklarımı ve ayrıcalıklarımı bırakıyorum bir kenara. Bu yıl Ramazanla birlike sadece manevi bir yolculuk geçirmiyor, aynı zamanda çocukluk anılarımı da sürekli ziyaret edebiliyorum.
Peki ya bizim Amerikalı Türk olan çocuklarımız? Mübarek Ramazan ayı, onların belleklerinde nasıl hatıralar bırakacak? Her dini gelenekte olduğu gibi İslami gelenekte de dini ritüellerin kültürel geleneklerle yeniden yoğrulduğu ve renklendiği gerçeği Amerikalı Türk çocuklar için nasıl bir Ramazan kültürü oluşturacak? Bugünden baktığımızda şöyle bir tavsiye ve tahminde bulunabilir: Sokaklarımızı süsleyemesek de evlerimizin dışını ve içini islami motiflerle süsleyerek, sanatlı ve şaşaalı camilerde olmasa da camiyi andıran mekanlarda teravihlere icabet ederek, iftara müslim ve gayrimüslim dostlarımızı çağırarak, Türk mahalle kültürünün yerini alan Amerikan-Türk kültür merkezlerinde biraraya gelerek belki hep birlikte çocuklarımıza güzel Ramazan hatıraları bırakabiliriz. Kısacası, yavrularımızı kendi yaşadığımız gurbetin içine çekmemek için alternatif bir din kültürü sunmak ve onları yaşadıkları topluma ait hissettirmek bizim gayretlerimize muhtaç…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment