İlk defa resmi bir resepsiyona katıldım
Dün gece Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün San Francisco ziyareti münasebetiyle düzenlenen resepsiyona katılabilen Türk vatandaşlarından sadece biriydim. San Francisco’nun en güzel ve otantik otellerinden “Fairmount Otel”in civarında ciddiyetle yürütülen güvenlik tedbirleriyle geceye başladık. Resepsiyon salonuna girebilmek için yarım saat kuyrukta beklemek zorunda kalsak da, halinden kimse şikayetçi görünmüyordu. Sadece vatandaş olan bizler değil; ünlü simalarda bu kuyrukta bizlere eşlik etti. Bu esnada Ticaret ve Teknoloji bakanı, TÜBİTAK başkanı ve ismini hatırlayamadığım bir milletvekiliyle sohbet etme imkanı bulduk.
Nihayet beklenen salona eşimle birlikte eriştik. Başımız göğe erdi diyemem. Ama normal hayatta direnseniz bile, ortamı saran ve sizi içine alan “kendini gösterme halesi” geceye hakimdi. Ne işle meşgul olduğunuzu, bu toplumdaki sosyal rolünüzü anlatma ihtiyacı hissediyordunuz. Eşim ve ben, beklentinin akışına kendimizi kaptırdık ve işe koyulduk…
Benim için en faydalı ve etkili tanışma Fehmi Koru’yla oldu. AKP’nin Alevi Açılımı ile ilgili sorum karşısında verdiği cevap çok önemliydi. Aynen aktarıyorum: “Cesur adımlar atamıyorlar. Mesele bir yerde tıkanıyor”. Başka birinin, “Ama hükümetin dini kaygıları var. Alevilerin Caferiliğe yakın olanları var. Hükümet onlarla açılım yapmaya çalışıyor” gibi yaptığı yoruma ise şöyle cevap verdi: “İnsanlar kendilerini nasıl tanımlıyorsa öyle kabul etmek gerekiyor. Alevilik caferilikden çok farklı. Türkiye’deki Alevilik, şiilikten çok sünniliğe yakındır. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, başka İslami yorumların olabileceği kabul edilmemiştir.” Açıkçası alevilik çalışan bir olarak, Koru’nun meseleye olan hakimiyetine şaşırmadım, hatta hayran olmadim diyemem.
Beklenen kişi artık salano güzel ve zarif eşiyle birlikte gelmişti. Gece resmi olarak Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi’nin bürokratik tonlu konuşmasıyla başladı. Ardından San Francisco Belediye Başkanı, Lee’nin sıcak konuşmasıyla devam etti. Lee, Cumhurbaşkanına San Francisco’nun anahtarını teslim etti. Artık San Francisco bizimdi.
Gül’ün konuşması beklentilerimin çok ötesindeydi. Orda bulunamayan yakınlarımıza ve arkadaşlarımıza selam gönderecek kadar sıcacık ve samimiydi. Bir o kadar da anlamlı bir konuşmaydı. Amerikalı Türkler arasında Türkiye’deki siyasi bölünmüşlüğün uzantısı olan, merhaba bile diyebilmeyi engelleyen ayrışmanın ve kendi kabuğuna çekilme illetinin farkındalığını hissettiren bir konuşmaydı. Buna cevaben çok önemli iki mesaj verdi. Birincisi, Türkiye’nin menfaatleri konusunda Amerika’da yaşayan Türkler olarak birlik ve bebaberliğinizi bozmayın. İkincisi, yaşadığınız Amerika toplumuna faydalı olun. Amerikalı Türk olmanın gerekliliği bu kadar güzel özetlenebilirdi.
Her ne kadar bir resepsiyon da olsa, Türk siyasi durusundaki değişimin önemli bir yansımasıydı diyebilirim. Bu geceden kişisel olarak gözlemlediğim, halka tepeden bakan bir siyasi durusun yerini hiç bir ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşların devlet erkanı tarafından tanınabilirliğinin, almasıdır. Gerçek sosyal ve demokratik devlet olma yolunda atılan adımların önemli bir kanıtıdır.
Son olarak paylaşmak istediğim diğer bir mevzu; geceye Türk mühendislerinin ve bilim adamlarının damgasını vurduğu bir ortamda Gül’ün, “Dini Çalışmalarda, Alevi Buyrukları üzerine doktora yapıyorum” diyince eşiyle birlikte özel ilgi göstermesi ve hangi üniversiteden mezun olduğumu sorması çok önemli diğer bir göstergedir. Gül’ün bu tavrı, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri istikbalin sadece göklerde aranmasının ve bu yüzden yıllarca sosyal bilimlere gösterilen ilgilinin yetersizliğinin en azından devlet bazında değişmeye başladığının bir emaresi olarak düşünülebilir.
Umarım tüm bu pozitif değişiklikler sosyal, siyasi ve akademik alanlarda ilerleyerek devam eder…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment