Yenilme-me ve ‘Yenilenme Cehdi’
‘Yenilenme Cehdi’ kitabı, adını Hocaefendi’nin Sızıntı Dergisi’ne 2005 yılı Mart ayında yazdığı başyazısından alıyor. Hocaefendi, bu yazıda hizmet er(en)lerine ve Türkiye’nin fedakar, hasbi insanına oradan İslam dünyasına ve oradan da yeni bir medeniyetin inşasına giden önemli bir yol haritası çiziyor, krokisini veriyor. Hocaefendi, bütün meselelerde merkeze insanı koymuş ve dünyada var olan büyük problemleri ‘hazık bir hekim edasıyla’ önce insanda çözme yolunu tercih etmiştir. Yeryüzünde problemlerin insanla başladığını ve yine insanla biteceğini çok defa ifade etmiştir. Bu manada insan endeksli bir hareketin en önemli kaynağı elbette insan ve ona yapılan yatırımdır. Tarihte medeniyetlerin oluşmasında en önemli faktör insan unsuru olmuştur. Hocaefendi’nin ‘yeni insan’ modeliyle, yeni bir medeniyet anlayışının temelinde ise ‘yaşatma ideali’ anlayışı vardır.
İnsanın dünyası ve ahireti adına en mühim meselesi ise nefsine yenilmemesi, kendisini sürekli yenilemesi, heyecanını canlı tutması, derdi davası ve idealleri uğrunda ölümsüzlük tavrı sergilemesi, beklentisiz ve pazarlıksız bir hayat yaşamasıdır. Hocaefendi, insanın himmetini ‘ulü’l-azmâne’ bir çizgide istikametle götürmesiyle beraber, ‘her zaman yüzü yerde, gözleri ufuk ötesinde, kanatları gergin ve yüksek uçma azm-ü ikdâmı içinde bulunur bu irade ve azim insanları bütün bir ömür boyu dipdiri ve canlı kalmasını bilir ve her zaman değişik ölümsüzlük tavırları sergilerler. Eşya ve hâdiseleri Nebilerin görüp değerlendirdiği gibi okur ve yorumlarlar’ diyerek bir iman, mefkure ve dava insanının önemli hasletlerine vurgu yapıyor.
İnsanın partallaşmama, devrilip gitmeme ve heyecan yorgunluğuna düşmemesi adına ise, yaşadığı hayatı farkında olarak yaşama, sahip olduğu imkan ve nimetlerin hakkını vererek şuurlu bir hayat yaşama, içinde bulunduğu çağı gerektiği gibi okuyarak her an yeni keşiflerin izini sürerek ancak kıvamı muhafaza edebilir: “Her günü yeni bir diriliş faslı, yeni bir alem keşfediyor gibi kendini derin tefekkür ve mütalalara almayanlar, insan, kainat, Allah hakkında her zaman dilimine engin mülahaza ile bakamayanların partallaşıp yaşlanmaları, neş’elerini yitirip bir ölgünlüğe girmeleri, aşk u şevklerini kaybedip bir humûdet yaşamaları ve kıvamlarını kaybetmeleri mukadderdir.”…
Bu yazıda ‘eskimemenin’ ve ‘yenilenmenin’ en ince doneleri hikmetle veriliyor. Aslında eski medeniyetlerin yıkılış sebeplerinin yanıbaşında yeniden inşa edilecek bir insanlık medeniyetinin reçetesini sunuluyor. Hocaefendi insanda, toplumda, milletlerde ve nihayet devletlerde çözülüşü başta temsilcilerin mefkuresizliğine, hedefe tam kilitlenememeye, dünyevi hesaplara ve ilk günkü safvet ve samimiyetin korunamamasına bağlayarak, “İnsan yöneleceği kapıya yürekten yönelmez, gereken ciddiyet ve gayreti gösterme, her zaman daha engin mülâhazalarla bir tekâmül peşinde bulunmaz/bulunamaz, dahası her an yeni derinliklere açılma azmi içinde olmazsa, onun için renk atma da, sararıp solma da, hatta çürüyüp dağılma ve kendi enkazı altında kalıp ezilme de kaçınılmaz olur” diyor.
“Kendini yenile(ye)meyen yenilir”. Kökten kopup özden uzaklaşmayı, bulunduğu yerde kendi değerleriyle kendi olarak var olma ve kalmayı en önemli bir istinad noktası olarak gören Hocafendi, “kendi olarak kalmanın yanında yenilenme vetiresi işletilemezse her şey künde künde üstüne devrilir; ne renk kalır ne de desen, hisler-heyecanlar söner, her yanda hazan çağlamaya başlar ve bir muhalif rüzgârla da bütün bütün yıkılır gider. Aksine, böyle bir toplum, konumunun farkında olur, durduğu yerde sağlam durur, kendi hayatî dinamikleriyle münasebetlerini korur ve sürekli kendini yenileyebilirse, bir ilâhî atâ olarak ömrünü uzatabilir ve yaşadığı süreyi hep bir gençlik neşvesi içinde geçirebilir”.
İnanan bir insanın gücünü imana ve nihayi hedefini ise İslam’a ve Allah rızasına bağlayan Hocaefendi, bir mü’min için “iman bütün güçlerin üstünde ilâhî bir güç kaynağı, İslâmiyet insanî aşkınlığın son durağı, Hak rızası da bu sönmeyen neş’enin ve bu renk atmayan canlılığın paha biçilmez armağanıdır.. ve bu donanım ve desteklerle bir mü’minin hazana yenik düşmesi, bir sürprize kurban gitmesi -Allah’ın inayetiyle- çok uzak bir ihtimaldir” diyor.
Koca bir yılı geride bırakarak yeni bir yılın eşiğinde bulunduğumuz şu günlerde, değişen, dönüşen ve başkalaşan dünyada her şeye ve herkese rağmen bizlere bir kere daha eskimeme, yenilmeme ve yenilenme cehdi adına bir ‘vira bismillah’ dedirtip ümitle, azimle, cehdle aşk-u iştiyakla, ihlas ve kararlılıkla bizi coşturup koşturacak bu enfes kitaptan derinden istifade ve istifaza recasıyla…
Kitaptan bazı konu başlıkları;
* Başkalarını diriltme hassasiyeti
* İffetin eşşiz kahramanları
* İçteki tehlike ve erken teşhis
* Şeytan ve yuva
* Kendini muhasebe ve yeniden diriliş
* Tek başımıza kalsak da,
* Kadrim bilinmedi deyip darılma
* Kalp ve ruh kahramanları,
* Rıza tek hedef
* Şeytanla başlayan hazımsızlık problemi
* Emanetin en büyüğü
* Hakikat aşıklarına muhtacız
* Kendini bilmeme küstahlığı
* Meselenin özü insana saygı
* Merak ilmin hocasıdır
* Ey insan kendini oku
* Sürekli muhasebe
* İslam kime emanet
* En büyük kusur kusurunu görmemek
* Irkçılık ve nifak
* Cennete merdiven dayasanız da
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment