ABD Düşünce Kuruluşları ve TBMM Darbe Araştırma Komisyonu raporları
Son yıllarda Amerika ve Avrupa’da önemli araştırma merkezleri, dünyada referans sayılabilecek gazeteler, haber dergileri ve düşünce kuruluşları Türkiye hakkında çok müspet haberler ve araştırmalar ortaya koydular. Bütün bu araştırmalar, haberler ve yorumlar ilk bakışta çok hoş geliyor insana. Ancak son yıllarda art arda bu kadar iyi haberin pek hayra alamet olmadığı kanaatindeyim.
Amerika merkezli düşünce kuruluşları German Marshall Fund (GMF) ve Center for a New American Security kuruluşlarından Daniel Kliman ve Richard Fontaine ortak hazırladığı raporda içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu dört ülkeyi küresel ülkeler olarak tanımladı. Türkiye büyüyen ekonomisi, gelişen demokrasisi, bölgede ve dünyada sürekli artan gücüyle önemli bir ülke olarak nazara verildi. Raporun hedefi Amerika ve Avrupa’nın uluslararası düzeni güçlendirmek için ‘küresel salıncak ülkelerle’ yapılması gereken ortaklıklar ve müşterek projeler için öneriler sunmak.
Bahsi geçen bu rapor tam da TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonunun raporunu tamamlayıp çok önemli önerileri sundukları zamana denk geldi. Amerika ve Avrupa’da Türkiye’den sitayişle bahsedilmesine çoğu zaman kuşku ile baktım. Çünkü bu haberler bir anlamda Türkiye`ye ‘süpersiniz, muhteşemsiniz, ekonominiz baş döndürüyor, demokrasiniz fevkelade, özgürlükler, hak ve eşitlikler tam süper ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi’…vs. manasını veriyor gibi geliyor bana. Dolayısıyla ‘siz böylece devam edin. Sizin başka bir şeye, mesela yeni anayasaya, profesyonel orduya, AB`ye ihtiyacınız kalmadı’. Esasen bütün bunlar Türkiye`yi ‘sistem tıkanıklığına’ ve ‘hakimiyet körlüğüne’ itiyor.
Türkiye merkezli TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, Türkiye’nin ‘Küresel bir güç’ olmasının önündeki engelleri bir bir sıralanmış bu tarihi raporda. Türkiye’nin amudi olarak yükselişine mani asırlık problemler şöyle. “Sivil bir anayasa yapılmalı, TBMM çatısı altında daimi bir darbe komisyonu kurularak, 1 Mayıs 1977, Çorum, Maraş olayları, siyasi cinayetler, Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Dairesi ve JİTEM araştırılmalı. Darbe mağdurlarının mağduriyetini giderecek bir komisyon kurulmalı, MGK bir danışma kurulu haline getirilmeli, Genelkurmay Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı, Jandarma kolluk kuvveti olmalı, Profesyonel orduya geçilmeli, MİT dış istihbarata yoğunlaşmalı, fişlemeler imha edilmeli, iç tehdidin tanımı yeniden yapılmalı, devlet sırrı ve ticari sır yeniden düzenlenmeli, 35’inci madde kaldırılmalı, darbeyi çağrıştıran tüm mevzuat ayıklanmalı, el konulan vakıf malları iade edilmeli, Adnan Menderes dahil darbe mağdurlarına iade-i itibar yapılmalı, AYİM kaldırılmalı, OYAK’ın ayrıcalıkları kaldırılmalı, darbe dönemi yargılamaları yenilenmeli, okul, hastane, sosyal tesislerden darbeci isimleri kaldırılmalı, AB reformları devam etmeli”..
Türkiye Küresel Bir Güç Olabilir(mi)
Daniel Kliman ve Richard Fontaine, Türkiye’nin analizini inceden ve derinden yapıyor ve gelecekte uluslararası arenada önemli yeryüzü aktörlerinden biri olarak Türkiye’yi işaret ederek bu ülke ile her alanda iyi ilişkileri tavsiye ediyor. Ancak TBMM Darbe ve Muhtıra Komisyonunun raporuna bakınca Türkiye’nin küresel aktör olması için çok ciddi engellerin varolduğu görülüyor. Türkiye’nin bölgesel ve onun da ötesinde küresel bir güç olması Osmanlı’dan kalan sahip olduğu çok önemli bir hazine olan bölgenin ‘şuurlatı kredisini’ çok iyi kullanmaktan geçiyor. Bu Osmanlı’nın bakiyesi bir garip dünyaya ‘ağabeylik’ yapmaktan geçiyor. ‘Ağalık’ yapmaktan değil.
Peki Türkiye`nin kendi bölgesinde ve dünyada böyle bir güç olmasını kim(ler) ister? ‘Küresel Ergenekon’ bölgede denge unsuru bir Türkiye istermi? İslam dünyasının gözünü açacak ve bu coğrafyaya diriliş adına ümit olacak bir Türkiye istermi? Örneğin, İran böyle bir Türkiye’yi yanıbaşında görmek ister mi?
Mesela Türkiye’deki asırlık vesayet ister mi? Ergenekon ile el ele gönül gönüle vermiş bazı yargı mensupları, darbeci askerler ister mi? Yıllarca Türkiye’yi darbecilerin ve vesayetin mahkumu haline getiren medya ister mi? Vaktiyle ‘Tunus’ta öfke pişer Türkiye’ye de düşer’ diyecek kadar pişkinleşenler ister mi? Türkiye’nin asırlık ‘mürteci mühendis ağaları’ ister mi? Kürt meselesinin yıllarca Türkiye’ye iradi olarak
çözdürmeyenler , Alevi meselesini körükleyenler, milliyetçilikten nemalananlar, Ergenekon’un avukatlığını yapanlar, yeni Anayasa’dan öcüden korkar gibi korkanlar, kast sisteminin çöküşü karşısında uykuları kaçanlar, demokratikleşmenin önünde heyula gibi dikilenler, özgürlükler ve eşitlikler karşısında eriyip gidenler, Türkiye`nin dünyada küresel bir güç olmasını isterler mi?
Hasılı kelam, Türkiye ekonomisiyle, demokrasisiyle, eğitimiyle, kültürüyle, bölgede cazibe merkezi bir ülke haline gelirse, yeni ve sivil bir anayasa yaparsa, profesyonel orduya geçerse, AB reformlarına taviz vermeden devam ederse, terör sorununu çözerse, küresel bir aktör olabilir.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment