Elvan Aktaş
Eski Yazıları
Orhan Veli Yanılmış!
Orhan Veli’nin meşhur mısralarıdır: “Bedava yaşıyoruz, bedava…”
Üstad bugün hayatta olsa ve Yeni Türkiye’de yaşanan akıl tutulmasına şahit olsa, büyük bir ihtimalle “Gündelik yaşıyoruz, gündelik…” şeklinde yeni bir şiir yazardı.
Bir toplumun hafızası zayıfsa bundan en iyi istifade eden siyasilerdir. Tabii bir de, herşeyi en iyi bilen “gazete entellektüeli” bir toplumsa bu…
Bu yazdığım iki özelliği toplayın. Karşınıza, tek-tip medyanın algı operasyonlarıyla toplumu istediği yöne kolayca çevirdiği ve maalesef, herşeyden pek bir emin, ama nedense her gün şok üstüne şok yaşayan bir ülke çıkacaktır.
Belki de bu tezin en acı örneği Ağustos 1999 depremi ve yıllar içinde, 45 saniyede 20 bin insanımızı birdenbire kaybettiğimizi nasıl da yavaş yavaş unuttuğumuzdur. Hayır düzeltiyorum, daha da acısı: bugün aynı deprem olsa daha fazla insanımızı kaybedeceğimizden emin olduğumuz halde “gündelik” hayatın devam edip gidebilmesidir.
Efendim, konumuz sismografya değil tabii ki, zaten o konuda uzmanlık da iddia etmiyorum.
Birşeyler bildiğimi sandığım konu: yatırım analizi ve risk yönetimi. Daha dar dairede ise: tahvil piyasaları ve vadeli işlemler, yani esprili bir yaklaşımla “matematiğin para kazanan kısmı”. Akademisyenlik ve danışmanlığın yanısıra (2008-2009 krizinden beri yaptığım konuşmalar ve yazdığım yazılar şahittir), son iki buçuk yılda TV ve köşe yazıları ile dillendirdiğim dolar tahmini sayesinde, insanımız ve ülkemiz hakkında bir hayli ilginç şeyler öğrenme fırsatım oldu.
Gerek yayınlarda, gerekse köşe yazılarımda temennilerimi dile getirmediğimi (zaten bunun ne anlamı olur hala anlayabilmiş değilim), müneccimlik de yapmadığımı belirtsem de -özellikle sosyal medya üzerinden- çok ilginç tepki/veri/öneri/suçlamalarla karşılaştım.
Bu uzun hasb-i halden sonra hemen sadede geleyim:
Dolar 1.80 kusur iken yapmaya başladığım bu Ekim 2016-dolar 4.29 uyarısı “gündelik” yaşayan/düşünen/yatırım yapan/tepki veren/unutan bir toplumda tabii ki biraz garip karşılandı. Hatta tüm uyarılarıma rağmen, bunun orta/uzun vadeli trendlerle ilgili olduğunu, global piyasalardaki (bazılarını satın aldığımız) verilerin ve Yeni TR’ye has bir takım gelişmelerin ışığında bu tahmini yaptığımı anlatmaya çalışsam da, çoğu zaman beni tebessüm ettiren “hocam, ama dolar düşüyor şimdi”, “kaçtan alıp kaçtan satalım”, “haftaya dolar ne olur” gibi sorular bir türlü bitmedi.
Hadi öyleyse sizi biraz eğlendireyim (maalesef lafın gelişi, eğlenecek bir durum yok ortada): Ekim 2016 dolar 4.29 tahminimde bir değişiklik yok, değişen tek şey sapmanın biraz daha büyümüş olması. Sıkışan durgun fay hatları misali, sarsıntının etkisi daha kötü olabilir. Ekimde olmaz (tahvil piyasalarına dikkat!) gecikirse, borç ve enflasyon yükü doksanlı yılların ilk yarısına dönebilir.
Teknik verileri daha önce defalarca yazdığım ve canlı yayınlarda anlattığım içim, burada daha pragmatik bir bahse geçeyim:
Bugün ve perşembe günkü FED toplantıları ve sonunda gelecek açıklama ile ilgili genel beklenti: FED’in faizleri Mart ayında arttırmayacağı fakat yılın kalan kısmı için ihtiyatlı bir artırım eğilimine devam edeceği yönünde. Öyleyse buyrun:
1- ABD’de çalışan bir akademisyen olarak: Yaklaşık iki yıldır FED’in aslında faiz artırımında çok geç kaldığını, ve hatta politika aracını etkisizleştirmemek adına bir merkez bankası olarak bir an önce sorumlu para politikasına dönmesi gerektiğini ve bu sorumsuz sübvanse ekonomiden bir an önce –özellikle bir seçim yılında- vaz geçmesi gerektiğini, FED’in öncelikli sorumluluğunun global ekonomi değil iç piyasa olduğunu… belirtmeliyim (bu işin teorik ve temenni kısmı).
2- Bir danışman ve yatırım analizi uzmanı olarak: Negatif faiz politikasının ve kur savaşlarının ayyuka çıktığı bu dönemde, Mart veya Nisan, haydi sizin hatırınız için Haziran ayında bile olsa, faiz artırımını geciktirmenin sadece faturayı kabartacağını, ve FED’in ABD’li dev bankalarında isteği ile, her an bir sürpriz yapabileceğini… belirtmeliyim (daha sıra kainatın merkezi “gündelik” Yeni Türkiye’ye henüz gelebildi, maalesef…
3- 2010 yılından bu yana (siyasi laf ü guzafı boşverin, orta gelir tuzağı ve inşaat balonunun sonuna gelinen nokta olarak) Yeni Türkiye’nin ekonomik, siyasi, dış politika, ticaret (özellikle komşularla), bütçe disiplini, sosyoljik (toplumsal barış, huzur ve birliktelik), istikrar vb konularda iyiye giden nesi var? (Hamasi naraları ve nutukları duyar gibiyim, maalesef dünya hiçbirine kanmıyor)
4- TÜİK verileri, kayıtsız para girişi, BM ambargosunun delinmesi ve buna bağlı sınır ticareti, devlet verilerinin güvensizliği, AB negatif faize geçmişken vatandaşın sırtından bankaların ve kamu ihalelerini alan şirketlerin hazine garantili yüzde 14 faizle zengin edilmesi, borsa spekülatörlerinin dünyaca duyulması,… liste çok daha uzun, sanırım yeter. Sadece Çin’in başını yakan birkaç faktörün çok daha fazlası…
5- İç siyasi kavgalar, belirsizlikler, hukuksuzluklar…
“Gündelik” yaşayan/düşünen/yatırım yapanlara söyleyecek bir sözüm yok. Orta/uzun vadeli plan yapanlar: Ekim 2016, dolar 4,29, maalesef…
Fay hatlarının uzun süre durgun kalması hayra alamet değildir, sadece bir sonraki depremin şiddetini arttırır… Fakat endişeye gerek yok! “Gündelik” saadete mani değildir…
Prof. Dr. Elvan Aktaş
Valdosta Eyalet Üniversitesi
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment