Artık dünyayı şaşırtmıyorlar

Can Dündar yönetimindeki Cumhuriyet, önemli bir gazetecilik başarısına imza atarak Suriye’deki muhaliflere MİT himayesindeki TIR’larla taşınan kaçak silah ve mühimmatın resim ve görüntülerini yayınladı.

Radikal hatta terörist muhaliflerin bu sortilerden nasiplenmiş olma ihtimali çok yüksek. Ancak AKP rejiminde sadece yerel değil uluslararası hukuka uygunluğu bile tartışmalı ‘organize işler’ o kadar adiyattan hale gelmiş durumda ki, artık dünya şaşırmıyor. Washington da, ‘organize işler’e detaylarıyla vakıf olan, dolayısıyla kolay şaşırmayan başkentlerden biri.

ABD Dışişleri sözcülerinden Jeff Rathke Cumhuriyet’in haberiyle ilgili soruya, “Türk hükümetine sormanızı öneririz.” karşılığını verdi. O cümlenin diplomatik nezaket perdesi kaldırılmış meali şudur: “Oralarda neler karıştırdıklarını gidip Türk hükümetine sorun.” Suriye konusu, Türk-Amerikan ilişkilerini uzun süredir zehirliyor. İkili temaslarda, yer yer hararet derecesi de yüksek tartışmalara yol açıyor. Ancak bölgede birbirine muhtaç iki zoraki müttefik, ‘kol kırılır yen içinde kalır’ ruhuyla, gerginliği mümkün mertebe dışarıya yansıtmıyor. Özellikle Amerikan tarafı, bardağın dolu olan ya da dolma potansiyeli taşıyan taraflarına odaklanarak, hükümetin günahlarının fazla ortaya dökülmesini istemiyor. İstemiş olsalardı, Ankara’nın kendi çapında ‘organize işler’inin tüm görüntüleri, ABD’li kaynaklardan beslenen uluslararası haber merkezlerine şimdiye dek defalarca düşerdi.

Amerikalı sözcüler özellikle şu sıralar AKP idaresini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kamuoyuna açık şekilde eleştirmekten kaçınıyor. Zira işin ucunda yaklaşan seçimlerde Türkiye’de siyasi malzeme olmak var. En son isteyecekleri şey, AKP ve Erdoğan’a toplumdaki ABD karşıtlığını körükleyip oya tahvil edecek fırsatlar sunmak. Zira Türkiye halkının, Türkiye’nin komşularının ve uluslararası camianın çoğunluğu gibi, ABD hükümeti de seçimde AKP iktidarının zayıflamasını ya da makul bir alternatif çıkmasını arzuluyor. Bu da bizi, ABD başkentinin 7 Haziran genel seçimlerine nasıl baktığı bahsine getiriyor.

7 HAZİRAN ABD İÇİN DE ÖNEMLİ

Washington, seçimlerin sadece Türkiye için değil, ABD için de son derece kritik sonuçlar doğurabileceğinin farkında. Eğer AKP’nin, dolayısıyla Erdoğan’ın TBMM’deki gücü bu seçimde kırılamazsa, Türkiye’de rejimin karakteri geri döndürülmesi imkansız şekilde değişebilir. Bölgede stratejik değeri en yüksek ülkelerden biri, liberal demokrasi hedefini tamamen terk edip ‘haydut devlet’e (rogue state) dönüşebilir. (Daha şimdiden haydutlukların bini bir para. Son örnek, Bank Asya gaspı) O durumda, Türkiye’yi Batı ittifakı ve NATO’nun sırtında taşımak sürdürülemez hale gelebilir. Kamuoyundan ve ABD Kongresi’nden artarak gelen ‘Türkiye NATO’dan çıkarılsın’ çağrıları ayyuka çıkabilir. Ve ABD hükümeti hiç istemediği stratejik tercihlere zorlanabilir.

Tevekkeli değil, Washington’da tanıdığım önde gelen Türkiye uzmanlarının çoğu bu kritik seçimleri yerinde gözlemlemeye gitti. Ve belki NATO üyeliğinden sonra yoğunlaşan Türkiye-ABD ilişkiler tarihinde ilk kez Amerikalılarda Türkiye’de seçime şaibe karışabileceği ya da kargaşa çıkabileceği endişesi çok yüksek. Dr. Henri Barkey, Foreign Policy dergisindeki makalesinde ‘şu aşamada zor’ da olsa, komşularla çıkabilecek ‘şiddet içerikli’ bir kriz sonucu Erdoğan’ın başkomutan yetkilerini kullanıp seçimleri yenileme ihtimalinden bahsediyor. Spekülatif değerlendirmelerden en uzak uzmanların dahi bu tür senaryoları dillendirme ihtiyacı hissetmesi, Erdoğan’ın Türkiye’sinde artık hiçbir seçeneğin ihtimal dışı görülmediğinin delili. Başta Doğan yayın grubu, Cumhuriyet ve Hizmet olmak üzere bağımsız medyaya baskılar ve tehditler, ‘tarafsız’ Cumhurbaşkanı’nın yürüttüğü AKP yanlısı kampanya, daha şimdiden yarışa her partinin eşit şartlarda girmediğini tescilledi.

HDP, WASHINGTON’DA NEDEN ÖNE ÇIKTI?

Washington HDP’yi seçimin kilit partisi olarak görüyor. Her şeyden evvel, matematik bilimi böyle diyor. Amerikalı gözlemcilerin çoğu, Türkiye’nin Erdoğan’ın otoriter çekim alanından kurtulmasının büyük ölçüde HDP’nin yüzde 10 barajını aşıp Meclis’e girmesine bağlı olduğunu düşünüyor. Aksi takdirde sistemde denge ve kontrol mekanizması rolü oynayabilecek yasama erkini Saray yörüngesinden çıkarmak mümkün olmayabilir. HDP, özellikle IŞİD terörüne askeri mukavemetiyle Ortadoğu’da ABD’nin artan oranda saygısını kazanan Kürtlerin önderliğinde bir parti. Kadın ve azınlık haklarını ön plana çıkaran demokratik ve liberal bir siyasi programı var. Ve Selahattin Demirtaş gibi şaibesiz ve karizmatik bir lidere sahip. Bütün bunlar, Washington’da HDP’ye sempatiyi tırmandırdı. Şiddetsiz, siyasi çözüm formülünü destekleyen ABD için, Kürt hareketinin bayraktarlığının dağdan Meclis’e taşınması da çok önemli.

Havuzdaki balık beyinliler bu yazdıklarımdan komplo teorileri ve tezviratlar çıkarabilir. Mesela HDP’yi dış güçlerin maşası gibi sunabilir. Hatırlatırım: Liberal reformlar yaptığı, ekonomiyi düzgün yönettiği ve uluslararası ilişkilerde daha sorumlu bir aktör olduğu dönemlerde ABD başkentinde AKP’ye destek de çok yaygındı. Bugün azılı düşman ilan ettikleri New York Times gibi yayın organları o günlerde AKP’ye toz kondurmuyordu. Türkiye’yi takip eden Amerikalı gözlemciler ve yetkililer üzerinde yıllardır yaptığım gözlemlerde vardığım sonuç şu: Amerikalıların gönlü, Türkiye’de özgürlükçü laik ve demokrat çizgiden yana. HDP, bu özellikleri başarıyla yansıttığı için Washington’da öne çıktı.

Dünya, Türkiye’nin bir hanedan vesayetine gark olmasını arzu etmiyor. Türkiye gibi kritik bir ülkenin yolsuzluğa ve hukuksuzluğa batmış hırçın bir rejimle yönetilmesinden herkes zarar görür. Tercih, Türkiye halkının.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.